Rosenbergler suçluydular

İrtica kampanyası ile birlikte bazı kalemler bir dönem Amerika'yı sarsan McCarthy kampanyası ile buradaki irtica kampanyası arasında birtakım paralellikler kurdular ve doğruları ile yanlışlarıyla McCarthy kampanyasına atıfta bulundular. Bunu yaparken de McCarthy döneminin çok bilinen, kamuoyuna mal olmuş önemli bir olayını sık sık dile getirdiler. Bu olay ya da dava, ünlü Rosenbergler davası. Bizdeki bazı kalemler beş-altı yıl önce bu davayla ile ilgili ortaya çıkan yeni gerçeklerden bîhaber oldukları için habire Rosenbergler'in suçsuzluklarından dem vurdular durdular... Rosenbergler davası oldukça karmaşık bir dava; o yüzden önce size bu davayı kısaca özetleyeyim isterseniz: "Elektrik mühendisi olan Julius, 1939 yılında Amerikan Komünist Partisi'nin faal bir üyesiydi. 1940'ta Amerikan Kara Kuvvetleri Muhabere Alayı'nda görev yaptı. Bu görevi sırasında, eline geçen bazı gizli askerî bilgileri, eşi Ethel (Greenglass) ile birlikte Sovyetler Birliği'ne aktarmaya teşebbüs etti. Amerika'nın, New Mexico eyaletinin Los Alamos bölgesinde yürüttüğü Manhattan Projesi adı verilen atom bombası imal projesinde teknisyen olarak çalışan Ethel'in kardeşi çavuş David Greenglass da Rosenbergler'e atom bombası ile ilgili bilgiler verdi. Bu bilgiler, Sovyetler'in Amerika'daki casusluk şebekesinde kurye olarak çalışan İsviçre asıllı Harry Gold'un aracılığı ile New York'taki Sovyet Konsolos Yardımcısı Anatoli Yakovlev'e iletildi. Gold 1950'de tutuklandı. Kısa bir süre sonra da Rosenbergler ve Greenglass da gözaltına alındılar. Haklarında açılan davada baş kamu şahidi olarak Rosenbergler'in aleyhine ifade veren Greenglass 15 yıl hapisle cezalandırılırken New York'ta yargılanan Rosenbergler ise 1917 tarihli, casusluk kanunu uyarınca suçlu bulunarak ölüme mahkûm edildiler. Bundan sonra da adeta kıyamet koptu. Rosenbergler'in suçsuz olduklarına inanan ve davayı McCarthy döneminin suçlu avı olarak gören çeşitli sol gruplar verilen cezanın hafifletilmesi için hem milli hem de milletlerarası platformlarda büyük bir kampanya başlattılar. Ne var ki, bütün bunlar sonuç vermedi ve Rosenbergler California açıklarındaki ünlü Sing Sing adası hapishanesinde idam edildiler. Amerikan tarihinde casusluk suçuyla idam edilen ilk ve son siviller olan Rosenbergler, 1953'te öldüler ama davaları uzun süre yaşadı. Haklarında yazılan bir yığın kitapla, çevrilen filmlerle, belgesellerle Rosenbergler davası Amerika'da hep canlı tutulmaya çalışıldı yıllarca. Üstelik dava sadece Amerika'da canlı tutulmaya çalışılmadı; mesela Türkiye de birtakım sol gruplar, solcu yazarlar Rosenbergler ve davalarına yıllarca sahip çıktılar. Hatta onların adına şiirler yazan ünlü şairlerimiz de oldu. Televizyonda yıllarca önce Rosenbergler ile ilgili filmleri, belgeselleri izlediğimi, hatta onlara acıdığımı ben bugün bile hatırlıyorum söz gelimi... Sonuçta yazılanların, söylenenlerin, çevrilenlerin ve sol grupların ısrarlı çabalarıyla Amerika ve dünya Rosenbergler'in suçsuzluğuna, onların haksız yere idam edildiklerine inandı ve bu konuyu tartışmaya bile gerek görmedi muazzam sol propaganda karşısında. Ne var ki, Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle birlikte pek çok önemli konuda olduğu gibi Rosenbergler konusunda da gerçekler aniden, kimsenin tahmin edemeyeceği tarzda ortaya çıktı, dava aydınlandı. Bu konuyu üç yıl kadar önce burada yazmıştım ama güncelliği sebebiyle bir kere daha tekrarlayayım: 1996 yılında CIA ve NSA tarafından açıklanan Moskova'nın New York ve Washington'daki casusları arasındaki haberleşmeyi sağlayan kripto mesajları Rosenbergler'in, Sovyet gizli servisi KGB için çalıştıklarını ispatladı. NSA tarihçisi David Kahn bununla ilgili olarak mesela, 'Bir Soğuk Savaş dönemi tartışmasının da böylece sona erdiğini, deşifre edilen kriptoların Rosenbergler'in Sovyetler adına casusluk yaptıklarını şüphe kalmayacak şekilde gösterdiğini' açıklamıştı o zamanlar. Rosenbergler'in suçlu olduklarını gösteren ve Venona mesajları (ya da Venona dosyası) olarak bilinen bu önemli kriptolardaki gerçekleri umulmadık bir önemli kişi de doğruladı daha sonraları. Bu umulmadık, önemli kişi eski KGB görevlisi Aleksandr Feklisov'du. Rosenbergler'in casusluk faaliyetleri sırasında doğrudan temas kurdukları, yani onların bir tür amiri olan Feklisov, Moskova'da apartmanında gazetecilere Rosenbergler'in Sovyet casusları olduklarını teyit ederken, onların atom casusluğu yapmadıklarını ama birtakım askerî sırları KGB'ye verdiklerini itiraf etti. Ve böylece Amerika'da yıllarca, 'Rosenbergler suçsuzdular; onlar kasıtlı bir şekilde yargılandılar; onlar adlî değil siyasî olarak suçlandılar; onlar haksız yere mahkum ve idam edildiler' diye bağırıp çağıranlar sonunda Venona kriptoların çözülmesi ve Feklisov'un ifşaatıyla mahcup oldular; bir daha bu konuyu açmadılar. Ne var ki, Amerika'yı gecikmeli ve eksik izleyen bizdeki bazı kalemler hâlâ 'Rosenbergler suçsuzdular' diyorlar. Onlara ne diyelim bilmem ki? Not: Bu yazı bu köşede 7 Şubat 2000 tarihinde çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın 'Rosenbergler Ölmemeli' adlı oyunu mart ayı programına alması ve daha sonra gerçeklerin ortaya çıkması ve gösterilen tepkiler sebebiyle kaldırması sırasında yaşanan tartışmalarda değerli yazarlar Hadi Uluengin ve Engin Ardıç'ın benden ve yazımdan söz etmeleri ve bazı okurların ne yazdığımı merak etmeleri üzerine 12 yıl kadar önce yazılan bu yazıyı ilgisi ve güncelliği sebebiyle yıllarca sonra bir kere daha aynen köşeye koyma lüzumunu hissettim. Ben Rosenbergler konusuna 12 yıl önce son noktayı koymuştum; ama bazıları ne yazık ki hâlâ koyamamışlar. Bu arada yıllarca önce çıkan yazımı unutmayan Hadi Uluengin ve Engin Ardıç'a teşekkür ederim.
27 Şubat 2012 08:32
DİĞER HABERLER