Rusya elde ettiği asimetrik avantajın farkında

Samanyoluhaber.com yazarı, Rusya Uzmanı Arif Asalıoğlu'nun yazısı

ARİF ASALIOĞLU

Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaş, bölgesel olmaktan çoktan çıktı ve küresel yıkımlara devam ediyor. En başından beri gerilimin en az üç sacayağı var: Rusya, Ukrayna ve Batı. 
Geçtiğimiz hafta, savaşın Batı ayağından yine bir haber sızdı. Reuters haber ajansı, dört güvenilir kaynağına göre, Putin'in "Ukrayna'daki çatışmaları, mevcut savaş hatlarını tanıyan müzakere edilmiş bir ateşkesle durdurmaya hazır olduğunu" yazıyor. 
Bu bilgi Kremlin tarafından da sızdırılmış olabilir. Çünkü bu şekliyle savaşın sonlandırılması zaten Moskova’nın istediği format. Buna bir de Ukrayna’nın NATO üyesi olmaması garantisi eklenirse, şekil tam da Moskova’nın müzakere şartlarına dönüşmüş oluyor. Ayrıca Moskova artık Ukrayna’nın NATO üyeliği kısmını çokta kendine dert etmiyor. Ve hatta kulislere göre, Batı ile pazarlık esnasında, o bölgeler karşılığında Ukrayna’nın NATO üyeliğine göz yumuyor.
Putin’in, Kiev ve Batı'nın buna onay vermemesi halinde ise ülkesinin savaşmaya devam edeceğini söylediği de aktarıldı. Ki, ülke ekonomisi ve yeni bakanlar kurulu buna göre dizayn edildi. Silah sanayii ve insan kaynakları belli seviyede temin edildi.

Tarafların örtüşmeyen yaklaşımları
Bu habere göre sacayağından en az bir tanesi artık savaşın bitmesini istiyor. Bu şartlar altında Kiev savaşı bitirmek istemez. Topraklarının yaklaşık %20’sini kaybetti ve Kırım, Donetsk gibi çok sayıda stratejik ve sanayileşmiş bölgeleri elinden çıktı. Nüfusunun ve birikimi olan insan kaynaklarının en az üçte birini kaybetti.
Sacayağının diğeri Moskova ise alınan yerleri muhafaza etme şartıyla razı olur. Haliyle savaş bıkkınlığı ve yorgunluğu Rusya’da var. Ve bundan dolayı bu haberin Kremlin tarafından sızdırılması ihtimali var. Şu an itibarıyla NATO ve BATI'ya karşı da psikolojik üstünlük sağlamış oldu ve iç kamuoyu açısından bir kabul yönü var. Hem toprak kazanıldı hem de tarihsel rakip NATO, Rusya karşısında çaresiz kaldı. Ayrıca Çin, İran ve Brezilya gibi partnerler edindi.
Sacayağının üçüncüsü olan Batıyı ise ikiye ayırmak gerekiyor. AB ve Anglosaksonlar. Bu iki tarafın en başından beri savaşa refleksleri farklıydı. AB ülkeleri ve özellikle Almanya çoktan savaşın bitmesini istiyor. Ukrayna savaşı patlak verince kıta Avrupa’sı için soğuk savaş dönemi refleksleri tekrar gözükmeye başladı. Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması’nın işlerliği tartışıldı. 
Çok sayıda ülke askeri-sanayi kompleksinin tam olarak etkinleştirilmeyi tekrar düşünmeye başladı. Hem Ukrayna'yı hem de Kiev’e silah veren diğer müttefik ordularını desteklemek için Avrupa'da silah ve mühimmat üretiminde acil artış kararı alındı. Ama bir taraftan da savaşan tarafları bir araya getirmeye çalıştılar.
Bundan dolayı Çekya Cumhurbaşkanı Petr Pavel, 'Gerçekçi olmak zorundayız. Ukrayna’nın öngörülebilir bir zaman içerisinde işgal altındaki topraklarını geri alabileceğini söylemek naiflik olur' dedi. Petr Pavel, 'Rusya, işgal ettiği toprakları öylece bırakacak değil. Savaşı durdurmamız ve geleceğe yönelik düzenlemeleri tartışmaya başlamamız gerekiyor. Belirli bir taviz söz konusu olabilir. Fakat bu Ukrayna, Rusya ve bu anlaşmanın garantörleri olacak ülkelerin izni olmadan mümkün değil' dedi.
Fakat Washington ve Londra’nın tutumu farklı. Her ne kadar en fazla nakit  ve silah desteği onlardan gelmiş olsa bile küresel anlamda kazançları ölçüsüz. İstanbul’da gerçekleşen ilk müzakerenin uygulanmaması konusunda, sürekli Londra’nın önlediğine dair bir spekülasyon var… Ve benzer reflekslerden dolayı da ABD Başkanı Joe Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris, 15-16 Haziran'da İsviçre'de yapılacak Ukrayna konulu barış zirvesine katılmayacaklar. Biden, Kaliforniya'da düzenlenecek bir bağış toplama etkinliğine katılacak.

İsviçre’de Ukrayna zirvesi
İsviçre’de gelecek ay Ukrayna’nın inisiyatifiyle uluslararası bir toplantı yapılacak. Rusya’nın davetli olmadığı toplantıda, savaşın nasıl sona erebileceğinin masaya yatırılması bekleniyor, ancak Moskova bu toplantının Rusya’nın katılımı olmadan bir anlamı olmadığını söylüyor.Rusya şu ana kadar İsviçrede düzenlenen zirveye davet edilmedi. Kremlin, davet edilse bile zirveye katılmayacağını defalarca açıkladı. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İsviçre'nin Ukrayna konusundaki müzakereler için uygun bir yer olmadığını ve tarafsızlığını kaybettiğini söyledi. Ayrıca, konferansın Ukrayna'nın barış planına odaklanacağını ve bu planın Rusya tarafından kabul edilemez bulunduğunu belirtti. Ukrayna'nın barış formülü, Rus birliklerinin geri çekilmesi ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün yeniden sağlanması gibi maddeleri içeriyor.
Reuters haber ajansının bu haberi Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov’a soruldu. Peskov, Putin’in Rusya'nın hedeflerine ulaşmak için diyaloğa açık olduğunu defalarca açıkladığını ve ülkenin "ebedi bir savaş" istemediğini söylediğini belirtti. Reuters’a konuşan kaynaklar, altı yıllık görev süresine yeni başlayan Putin’in bu dönemi savaşı geride bırakmak için tercih edebileceğini ve şimdiye kadar elde edinilen kazanımların Putin’in "Rus halkına zafer satmak için yeterli olduğu" görüşünü paylaştı.

Mevcut bölgesel gerçekleri gözünde bulundurarak müzakere

Reuters’in gizemli gibi verdiği bu bilgiyi aslında Putin, Minsk’te Lukaşenko ile basın açıklaması esnasında da dile getirdi. Ukrayna ile müzakerelere dönme şartlarını açıkladı. Putin, Moskova ve Kiev'in 2022 anlaşmaları temelinde ve mevcut bölgesel gerçekleri dikkate alarak diyaloğa dönebileceğini söyledi. Putin, Kiev'deki yetkililerin müzakerelere dönmek istemesi halinde buna açık olduklarını belirtti. Ancak, müzakerelerin Belarus ve Türkiye'deki zorlu müzakereler sırasında varılan temel nitelikteki anlaşmalar ve bugünün yeryüzünde gelişen gerçekleri temel alınarak yapılması gerektiğini vurguladı. Putin, "Biz buna hazırız" dedi.

Gelinen noktada Batı’nın ve NATO’nun bir çıkmaza girdiğini kabul ediyorum. Daha önceden, “Ukrayna yenilirse NATO yenilmiş olur” gibi dillendirilen bazı cümleler sonuç olarak NATO üyesi liderlerin karşısına gelmiş oldu. Bundan dolayı Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, The Economist'e verdiği röportajda Ukrayna'nın tedarik edilen silahlarla Rusya topraklarını vurma hakkına sahip olmasında ısrarcı oldu. 

Stoltenberg, “Ukrayna’nın kendini savunma hakkı var. Ve buna Rusya topraklarındaki hedeflere yönelik saldırılar da dahil” dedi. The Economist, Jens Stoltenberg'in, ABD'nin bu konudaki tutumu nedeniyle Rusya'nın elde ettiği "asimetrik avantajın çok iyi farkında olduğunu" belirtiyor. Yani sonuç olarak Ukrayna savaşı konusunda Batı bir çıkmaza girmiş oldu. En makul (onurlu) çıkışı bulmaya çalışıyor.
27 Mayıs 2024 16:18
DİĞER HABERLER