9 Ağustos’ta biraraya gelecek Erdoğan ve Putin, geniş kapsamlı ekonomik işbirliği ve Suriye’nin geleceği konusunda ortak bir yol haritası çizecek. Putin Erdoğan'dan Esad yönetimi ile ilişki kurulmasını talep edebilir.
Türkiye özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ABD ve AB’den giderek uzaklaşırken, yaklaşık 1 yıldır siyasi ve ekonomik ilişkilerini askıya aldığı Rusya ile yeniden yakınlaşıyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in darbe girişiminin hemen sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak desteklerini sunması, 24 Kasım 2015’te Türkiye’nin Suriye sınırında bir Rus savaş uçağını düşürmesinden sonra kopan diplomatik ve ticari ilişkilerde yeni bir dönem başlatmış oldu.
ABD ve AB liderlerinin darbeye karşı kendisini ve seçilmiş hükümeti yeterince desteklemediğini her fırsatta dile getiren Erdoğan, Rusya ile gerek Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesinde gerekse bölgede yeni bir enerji ortaklığı kurmak için hazır görünüyor.
Uçak krizi sonrasında ilk kez 9 Ağustos’ta St. Petersburg’da bir araya gelecek olan Putin ve Erdoğan, Ankara-Moskova arasındaki yeni dönemin de rotasını çizecek. Peki St. Petersburg’a doğru uçarken Erdoğan’ın çantasında hangi dosyalar olacak? Son dönemde batılı müttefikleri ile yıldızı bir türlü barışmayan Erdoğan, Rusya ile yeni bir ittifaka adım atmak için Putin’den hangi taleplerde bulunacak?
'Eski güzel günler'e dönüş
Kuşkusuz, Erdoğan’ın talep listesinin başında ekonomik ve ticari ilişkilerde bir yıl öncesindeki duruma geri dönülmesi var. Uçak krizi sonrasında Rusya’nın Türk vatandaşlarına vize zorunluluğu getirmesi, Türk malllarının ithalatını yasaklaması, Türk şirketlerin Rusya’daki faaliyetlerini kısıtlaması ve Rusların Türkiye’de tatil yapmasını engellemesi, Türk ekonomisine önemli bir darbe vurdu.
Rusya krizi ile birlikte gerek ülkenin doğusunda PKK ve Türk ordusu arasındaki çatışmaların kentlere kayması, gerekse IŞİD’in İstanbul ve Ankara gibi ülkenin merkezi sayılan kentlerde gerçekleştirdiği canlı bomba eylemleri, 2016’nın ilk yarısında Türkiye’nin yıllık ortalama 30 milyar dolar olan turizm gelirlerini yüzde 35, gelen turist sayısını ise yüzde 30 düşürdü. Bu dönemde Rusya’dan gelen turist sayısı ise yüzde 90’dan fazla geriledi. Her yıl ortalama 4 milyon Rus turisti ağırlayan Türkiye için bu ekonomik açıdan ağır bir darbe oldu. Türkiye’nin guney sahilleri yaz sezonunda hiç alışık olmadığı şekilde boş kaldı.
Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy, 9 Ağustos’taki zirve ile birlikte Rusya ile kısa sürede ‘eski güzel günlere’ geri dönmeyi umduklarını söylüyor. Rusya’nın bir an önce Rus turistleri Türkiye'ye taşıyan 30 bin charter uçuşa koyduğu yasağı kaldırmasını ve Türk tur operatörlerinin ülkede yeniden satış yapmasına izin vermesini beklediklerini ifade eden Ulusoy, “Erdoğan ve Putin’in başta turizm olmak üzere ekonomide yeni bir sayfa açacağını umuyoruz. Türkiye iş dünyası olarak ilk beklentimiz bu” diyor. Rus tarafından yapılan olumlu açıklamalar ise, 9 Ağustos sonrasında atılacak ilk adımlardan birinin bu olacağını doğruluyor.
Ticaret yasakları kalkacak mı?
Erdoğan’ın çantasındaki bir diğer önemli konu da uçak krizi sonrasında iki ülke arasında yüzde 60’tan fazla gerileyen mal ve hizmet ticaretinin yeniden canlandırılması. İki ülke arasında 2010 yılında varılan mutabakatta
karşılıklı ticaretin 100 milyar dolara çıkarılması öngörülüyordu. Ancak Rusya’nın batı ambargosu ve düşen petrol fiyatları nedeniyle ekonomik durgunluğa girmesi ve ardından uçak krizi nedeni ile dış ticarette 30-35 milyar dolarlık hacmin üzerine çıkılamadı. Şimdi, Erdoğan Putin’den başta inşaat, enerji, tekstil ve gıda olmak üzere geniş kapsamlı bir ticari işbirliğinin önünün açılmasını talep edecek.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye-Rusya ilişkilerinin tekrar rayına oturmasının hem ekonomi hem de bölgesel siyasi dinamikler açısından önemli olduğuna işaret ediyor. Yeni dönemde iki ülke arasında “ortak fon” kurulması ve Suriye’deki iç savaşa ortak bir çözüm bulunmasının mümkün olabileceğini dile getiren Büyükekşi, ”İhracatçılar olarak Rusya ile bozulan ilişkilerden önemli ölçüde zarar gördük. Her ne kadar Rus ekonomisi düşük seyreden petrol fiyatları ve AB’nin uyguladığı ambargolar sebebiyle küçülme yaşasa da, ilişkilerimizin düzelmesi ile birlikte ilk 7 ayda yaşadığımız ihracat kaybının önümüzdeki aylarda çok daha düşük seviyelere gerileyeceğini, 2017 yılında ise iki ülke arasındaki dış ticaret hacminin tekrar yükselişe geçeceğini bekliyoruz” diye konuşuyor.
Rusya 'vize'de ısrarlı
Türkiye bir iyi niyet göstergesi olarak, Rusya’nın Türk vatandaşlarına uyguladığı vize şartını hemen kaldırılmasını istiyor. Ancak Kremlin’in vize konusunda Türkiye’nin isteğine kısa dönemde olumlu yanıt vermesi beklenmiyor. Zira Rusya, Türkiye’den yapılacak girişlerde güvenlik gerekçesini öne sürerek, vize şartının bir süre daha devam ettirileceği sinyalini veriyor. Ülkede çalışan ve vizelerinin uzatılmasını bekleyen Türk işçi sayısının 10 bin civarında olduğuna dikkat çeken Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Mithat Yenigün, imza aşamasındaki pek çok projenin bu dönemde askıya alındığını söylüyor. Yenigün, “9 Ağustos’taki zirve ile birlikte sektörün önündeki engellerin kaldırılmasını bekliyoruz. Şu ana kadar Rus tarafı 53 Türk firmasını yasak dışı bıraktı ama pek çok firmamızın işleri iptal edildi. Erdoğan ve Putin görüşmesinden çıkacak kararlar, Rus bürokrasisinde hemen kendini gösterecektir” diyor.
İki ülke arasında önümüzdeki dönemde çözülmeyi bekleyen en önemli konu başlıklarından biri de enerji alanındaki işbirliğinin nasıl devam edeceği. Enerji ithalatçısı olan Türkiye açısından Rusya’nın önemi büyük. Türkiye ihtiyacı olan doğalgazının yüzde 55’ini, petrolün yüzde 15’ini ve kömürün yüzde 40’ını Rusya’dan temin ediyor. Mersin Akkuyu’daki Nükleer Enerji Santrali’nin devreye girmesi halinde, nükleer enerjide de yüzde 100 oranında Rusya’ya bağımlı hale gelecek. Rus doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya aktarılmasını öngören Türk Akımı projesi ile de Türkiye kendi bölgesinde transit bir merkez haline gelecek. Bu her iki proje de uçak krizi sonrasında durmuştu. Şimdi her iki projenin de tamamlanmasına dönük açıklamalar yapılıyor.
"Erdoğan Batı'ya küs gidiyor"
Elbette, Erdoğan’ın çantasında ekonominin yanında siyasi talepler de mevcut. Şimdilik 9 Ağustos zirvesinin ana gündem maddesini ticari ilişkilerin yeniden tesis edilmesi oluştursa da özellikle Suriye’nin geleceği için nasıl ortak hareket edileceği ve Erdoğan-Esad ilişkisinin yeniden başlayıp başlamayacağı bölgesel dengeler açısından büyük önemde.
Türkiye-Rusya ilişkileri uzmanı Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, Türkiye’nin ABD, NATO ve AB’den oluşan batı ittifakı ile ilişkilerinin giderek kötüleştiğine dikkat çekiyor. Erdoğan’ın batı dünyasındaki algısının bozulması ile birlikte, Türk devletinin AB üyelik sürecinden ve ABD ile stratejik işbirliğinden uzaklaşmaya başladığını hatırlatan Caşın, “Türkiye mülteci geri kabul anlaşmasına karşı AB’den vize serbestisi talep etti. Ancak bu şimdiye kadar gerçekleşmedi. 15 Temmuz sonrasında Avrupa başkentlerindeki sessizlik de buna eklenince Türkiye, AB ile ilişkilerini gözden geçirme ihtiyacı hissetti” diyor.
"Esad ile ilişki kurulabilir"
Bu arada Putin’in 15 Temmuz sonrasında Erdoğan’ı arayarak desteğini sunması ile birlikte batıya karşı Türk-Rus ilişkisinin yeniden güçlenmesinin önünün açtığını belirten Caşın, “Türkiye, en önemli müttefiki olan ABD ile tarihinin en büyük güven krizini yaşıyor. Türkiye’nin şimdilik NATO’dan çıkması ya da çıkarılması söz konusu değil. Ama şu bir gerçek ki Erdoğan, Putin’in yanına batıya küs bir şekilde gidiyor” şeklinde konuşuyor.
9 Ağustos sonrasında Esad’ın geleceği ve Suriye’deki savaşın nasıl sona erdirileceğine ilişkin olarak Ankara-Moskova arasında ortak bir yol haritası için düğmeye basılacağını dile getiren Caşın’a göre Rusya, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgesine ilişkin itirazlarını da dikkate alacak. Dolayısıyla 9 Ağustos sonrasında Kürtlerin Suriye’deki konumu hakkında Türkiye-Rusya arasında ortak bir dil oluşturulması yüksek ihtimal. Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda garantör ülkelerden biri olduğunun altını çizen Prof. Caşın, “Erdoğan, kendi sınırında PKK-PYD kontrolünde ve kendi güvenliğini tehdit eden bir siyasi oluşuma kesinlikle karşı. Putin ise Erdoğan ile Esad yönetiminin yeniden diyaloga geçmesini istiyor. Suriye’nin geleceği, 9 Ağustos’taki zirvede ekonomide atılacak tüm olumlu adımların yanında, iki ülke arasındaki en ciddi müzakere konusu olacak” diye konuşuyor.