2015 eylül ayında, Şam yönetiminin davetiyle Suriye’de askeri operasyonlara başlayan Rusya, Türkiye-Suriye sınırında bulunan ve Şam yönetimi ile YPG’nin birlikte yönettiği Kamışlı’da yeni bir hava üssü kurmaya hazırlanıyor.

İddianın sahibi Suriye İnsan Hakları Gözlemevi. 

İndependent Türkçe'de yer alan habere göre Rusya, ülkedeki askeri harekatları şimdiye kadar hep Lazkiye’deki Hmeymim ve Tartus üslerinden yönetti. 

Şam kırsalı, Der’a, Lazkiye kırsalı, Halep ve İdlib’i muhaliflerden geri almak için gerçekleştirilen operasyonlarda kullanılan uçaklar Hmeymim’den kalktı.

Rusya’nın kurmayı planladığı ikinci hava üssü stratejik bir noktada. Kamışlı,  Suriye iç savaşında, Şam rejimine mensup askerlerin ülkenin kuzeyinde çekilmediği tek nokta.

Şam’ın askeri varlığını devam ettirdiği Kamışlı’nın idari yönetimi PKK’nın Suriye yapılanması YPG’de. 

Şehir, Türkiye ile Rusya arasında yapılan Soçi Mutabakatı’nda, Türk ve Rus askerlerin devriye sahasına da dahil edilmemişti.

SOHR’un duyurduğuna göre Rusya, Kamışlı’daki “Al Nadi al Zerai üssünü 49 yıllığına kiralayacak. 

Kurulacağı öne sürülen hava üssü, ABD’nin askeri devriyelerini devam ettirdiği ve ek kuvvet gönderdiği petrol bölgelerine de yakın bir konumda.

Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, Rusya’nın bu hamlesinin bölgedeki yansımasını Independent Türkçe’ye değerlendirdi.

“Rusya, etki ürettiği alanların her birinde imkan, kabiliyet ve niyetleri çerçevesinde hem hava hem kara hem de deniz üssü kurabilir” diyen Ağar, “Bunu zaten Hmeymim ve Tartus’ta başardı. Şimdi Suriye’nin rejime ait unsurları üzerindeki nüfuzunu genişletiyor. Bunu genişlemeyi de üsler üzerinden sağlıyor” şeklinde konuştu.

“Rejim unsurlarının en başından bu yana var olduğu Kamışlı’da Rusların bir üs kurmasını yadırgamıyorum” ifadelerini kullanan Ağar söz konusu üssün Rusya-ABD ilişkilerini nasıl etkileyceğine ilişkin şunları söyledi:

Kimse ABD’yi Suriye’ye davet etmedi. ABD, ülkedeki varlığını önce DAEŞ’le gerekçelendirdi, daha sonra İran’la gerekçelendirmeye başladı. Rejim, Rusya ve İran’ı kendisini desteklemesi için davet etmişti. Uluslararası hukuk açısından Rusya’nın oradaki varlığı ABD’nin varlığına nazaran meşru.

Öte yandan Rusya ile ABD arasında bir işbirliği olduğuna yönelik emareler var. En azından birbirilerinin ayaklarına basmamak, sahadaki kuvvetlerinin karşı karşıya gelmesiyle daha büyük bir krize meydan verilmesini önlemek üzerine kurulan bir ilişki bu. Bu konuda iki ülke arasında bir takım mekanizmalar olduğu da aşikar. Bu durumun anlaşmalarla desteklenmiş olduğuna yönelik de güçlü emareler var. Fırat’ın batısında Rusya’nın, Fırat’ın doğusunda ABD’nin olması ama en son süreçte Türkiye’nin harekatıyla nüfuz alanını genişletmesine imkan vermeden Resulayn ve Tel Abyad dışında kalan bölgelerin Rusya’ya bırakılması bunun göstergesi. Bunun hangi seviyede bir işbirliği olduğuna yönelik sorunun cevabını bulmak gerekiyor.