Samanyoluhaber.com yazarlarından Arif Asalıoğlu Rusya-Kazakistan ilişkileri üzerine dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Kazakistan'ın dış ilişkilerinde denge politikası, büyük güçler arasındaki eşit mesafeyi ve tarafsızlığını koruyarak; Moskova, Pekin ve Washington gibi küresel merkezlerle, ekonomik ve siyasi pragmatizme odaklıdır. Bu strateji, bölgesel ve küresel gelişmeleri aktif olarak izleyen ve ulusal çıkarlarını gözeterek bağımsız bir dış politika izleyen realist bir yaklaşımdır. Yarım yüzyıllık bir süreye bakıldığında başarılı uygulandığı görülmektedir. Bu politikanın temelinde, küresel ticaret ve finans sisteminde rahat hareket edebilme adına Batı ile ekonomik ilişkilerini geliştirme yatarken, Rusya ile de tarihi ve konjonktürel perspektifli seyretmektedir.
Kazakistan, yeterli insan kaynakları, coğrafi büyüklüğü, zengin enerji kaynakları ve ulaşım koridorları üzerindeki stratejik konumuyla bölgesel ve küresel aktörlerin dikkatini çeken kilit bir pozisyondadır. Özellikle Çin ile Rusya arasındaki rekabetin farklı boyutlarda yoğunlaştığı Orta Asya’da, Kazakistan hem ekonomik projelerin geçiş güzergâhı hem de güvenlik stratejilerinin odak noktası olarak öne çıkmaktadır. Kazakistan, Orta Asya’nın yüzölçümü bakımından en büyük ülkesi olarak, bahsi geçen bu iki ülke ile uzun kara sınırına sahip olması dolayısıyla Avrasya jeopolitiğinde merkezi bir konuma da sahiptir. Özellikle Çin ve Rusya arasındaki rekabetin giderek belirginleştiği bir dönemde bu önem daha da artmaktadır.
Kazakistan, Rusya'nın stratejik ortağı
Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'in Moskova'ya geçen haftaki iki günlük ziyareti, iki ülke arasındaki ilişkileri yeni bir seviyeye taşıdı. Rusya ve Kazakistan, ilişkilerini "Kapsamlı Stratejik Ortaklık ve İttifak" seviyesine yükselten bir anlaşmaya imza atıldı. Bu hamle, Kazakistan'ı Rusya'nın Çin ve İran gibi diğer kilit stratejik ortaklarıyla aynı seviyeye getirdi.
Tokayev’in ifadesine göre, Moskova ve Astana arasında iş birliği yapılmayan tek bir alan yok ve iki ülke arasında herhangi bir ciddi sorun da bulunmuyor. Transit taşımacılık, uzay projeleri ve Kazakistan'ın ilk nükleer santralinin inşası için Rus devlet şirketi Rosatom ile iş birliği bu ziyarette öne çıkan konular arasında. Ayrıca, 2024'te karşılıklı ticaret hacmi, 27 milyar doları aştı ve ticaretin neredeyse tamamı ulusal para birimleriyle yapıldı.
Tokayev, Putin ile buluşmasından önce ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya gelmişti. Trump'a yönelik "büyük lider", "gönderilmiş devlet adamı" ve Amerika'ya "altın çağını" yaşatacak kişi gibi son derece övgü dolu ifadeler kullanan Tokayev'in, bu yaklaşımıyla Trump nezdinde anlaşılmaya çalıştığı gözlemlendi. Ancak, Tokayev'in bu sözleri kişisel bir inançtan ziyade, Beyaz Saray'a giden birçok liderin benimsediği bir diplomatik nezaket diliydi. Kazakistan ve Amerika Birleşik Devletleri, kritik mineraller ve nadir toprak elementleri alanında iş birliğini öngören bir mutabakat zaptı imzaladı. Bu iş birliği, iki ülke arasındaki ekonomik ve stratejik ortaklığın önemli bir adımı olarak değerlendiriliyor.
Nadir toprak elementleri, yüksek teknoloji ürünlerinden savunma sanayisine kadar birçok stratejik sektör için hayati öneme sahip.
Bu anlaşma, ABD'nin nadir toprak metalleri tedarikinde Çin'e olan bağımlılığını azaltma stratejisinin bir parçası olarak görülüyor.
Kazakistan ise bu iş birliği ile sahip olduğu zengin doğal kaynakları küresel pazarda değerlendirme ve ekonomisini çeşitlendirme fırsatı buluyor.
Astana Washington ile temasta ancak Moskova ile bir adım önde
Tokayev’in bu iki ziyareti, Kazakistan'ın denge politikasının bir yansıması olarak görülebilir. Bir yanda ABD gibi küresel bir güçle ilişkilerini sıcak tutarken, diğer yanda Rusya ile stratejik komşuluk bağlarını ve kişisel diplomatik kanalları güçlendirmeye özen gösteriyor. Moskova ziyaretinde, iki ülke arasında "ciddi bir sorun" olmadığının altı çizilirken, ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkların liderler düzeyindeki doğrudan diyalogla çözülebileceği mesajı da verildi.
Ayrıca Kremlin'deki samimi görüntüler, devletlerarası ilişkilerde kişisel diplomasinin ve protokolün ötesindeki yakın temasların önemini bir kez daha vurguladı. Bu buluşma, iki komşu ülke arasındaki yakın diplomatik bağları ve liderler düzeyindeki kişisel ilişkilerin stratejik ortaklıktaki önemini gösterdi. Putin, Tokayev'e iki gün ayırarak bire bir görüşme fırsatı sundu, uçağının Rus hava sahasına girişinde onu Su-35 savaş uçaklarıyla karşıladı ve resmi olmayan bir ortamda samimi bir sohbet için kendisini özel davet etti. Bu yaklaşım, Trump'ın resmi protokolüne kıyasla daha kişisel ve derin bir ilişki vurgusu taşıyordu. Tokayev, Putin ile olan görüşmesinde, ABD ziyaretinde kullandığı abartılı övgü dilinden kaçındı. Bunun yerine, Putin'i "deneyimli ve üst düzey bir dost" olarak nitelendirerek, ona bazı gözlemlerini paylaşmak istediğini belirtti. Bu ifade, iki ülke arasındaki ilişkilerin resmiyetten öte bir güvene dayandığını ima etti.
Tokayev'in Moskova ziyaretinden bir hafta önce ABD Başkanı Donald Trump ve diğer Orta Asya liderleriyle Washington'da bir araya gelmesi, Kazakistan'ın çok yönlü dış politikasının bir yansıması. Rusya bu durumu Astana'nın egemenliğini güçlendirme ve büyük ortakların çıkarlarını dengeleme çabası olarak görüyor ve bu durum iki ülke arasındaki derin iş birliğine gölge düşürmüyor. Sonuç olarak, Moskova’dan sonra da hemen Taşkent’te gitmesi, bir bütün olarak bu ziyaretler zinciri ve varılan anlaşmalar, değişen küresel jeopolitik dengeler içinde Rusya ve Kazakistan'ın birbirine stratejik bağlılığını pekiştirirken, Astana'nın denge siyasetinde başarılı bir hamle olarak kayıtlara geçti.
Rusya için Kazakistan, Sovyet sonrası coğrafyada yakın çevre doktrininin merkezinde yer alıyor. Avrasya Ekonomik Birliği, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü gibi kurumlar aracılığıyla Moskova, Kazakistan’la olan tarihsel, dilsel ve kültürel bağları kurumsallaştırmakta ve bölgede nüfuzunu sürdürmeye çalışmaktadır. Ancak Çin’in ekonomik yükselişi, bu geleneksel etkiyi zayıflatma potansiyeline sahiptir. Bu nedenle Rusya, Çin ile stratejik iş birliği yürütürken, arka planda sessiz bir rekabeti de sürdürmektedir. Çin’in bölgedeki yatırım projeleri ve altyapı girişimleri, Moskova tarafından dikkatle izlenmekte; Rusya ise güvenlik odaklı iş birlikleriyle Kazakistan üzerindeki kontrolünü muhafaza etmeyi amaçlamaktadır.