Dr. Ahmet Yılmaz, Müslümanların her yıl ihtilaf yaşadıkları Ru'yet-i Hilal yani Hilalin görülmesi ve metodu ile ilgili bilimsel çalışmalarını paylaşmaya devam ediyor. Serinin 6. yazısı...
Ahmet Yılmaz / samanyoluhaber.com
Ru'yet-i Hilal (Hilalin Görülmesi) Meselesi - 6
Bir önceki yazımızda Küreyb hadisindeki ilmi verilerden hareketle 1 Ramazan 24 / 1 Temmuz 645 Cuma, 1 Ramazan 27 / 30 Mayıs 648 Cuma ve 1 Ramazan 32 / 5 Nisan 653 Cuma) tarihlerinin bizim için önem arz ettiğini söylemiştik.
Şimdi bu üç günün astronomik verileri üzerinde durmaya çalışalım:
1 Ramazan 24 / 1 Temmuz 645 Cuma:
Hilalin 30.06.645 tarihinde görünmesi neticesinde kameri aybaşı 1 Temmuz 645 olarak gerçekleşmektedir. Hicri 24 senesinin 1 Ramazan’ının kavuşumu 29.06.645 Çarşamba günü olmuştur.
29.06.645 Medine’de ay batış zamanı -> 19:48
29.06.645 Medine’de güneş batış zamanı -> 19:16
29.06.645 Şam’da ay batış zamanı -> 19:29
29.06.645 Şam’da güneş batış zamanı -> 18:51
30.06.645 Medine’de ay batış zamanı -> 20:45
30.06.645 Medine’de güneş batış zamanı -> 19:16
30.06.648 Şam’da ay batış zamanı -> 20:22
30.06.648 Şam’da ay batış zamanı -> 18:51
Muhammed Şevket Avde’ye ait 29.06.645 tarihli görülebilirlik haritasında Medine ve Şam’ı da kapsayan mavi renk ile belirtilmiş bölgelerde ancak optik aletler marifetiyle görebilmiştir.
Muhammed Şevket Avde’ye ait 30.06.645 tarihli görülebilirlik haritasında Medine ve Şam’ı da kapsayan yeşil renk ile belirtilmiş bölgelerde hilal çıplak gözle görülebilmiştir.
1 Ramazan 27 / 30 Mayıs 648 Cuma:
Hilalin 29.05.648 tarihinde görünmesi ile Kameri aybaşı 30 Mayıs 648 olarak gerçekleşmektedir. Hicri 27 senesinin 1 Ramazan’ının kavuşumu 28.05.648 Çarşamba günü olmuştur.
28.05.648 Medine’de ay batış zamanı -> 19:42
28.05.648 Medine’de güneş batış zamanı -> 19:07
28.05.648 Şam’da ay batış zamanı -> 19:23
28.05.648 Şam’da güneş batış zamanı -> 18:41
29.05.648 Medine’de ay batış zamanı -> 20:43
29.05.648 Medine’de güneş batış zamanı -> 19:07
29.05.648 Şam’da ay batış zamanı -> 20:25
29.05.648 Şam’da güneş batış zamanı -> 18:41
Muhammed Şevket Avde’ye ait 28.05.648 tarihli görülebilirlik haritasında Medine ve Şam’ı da kapsayan mavi renkle belirtilmiş bölgelerde hilal ancak optik aletler marifetiyle görebilmiştir.
Muhammed Şevket Avde’ye ait 29.05.648 tarihli görülebilirlik haritasında Medine ve Şam’ı da kapsayan yeşil renk ile belirtilmiş bölgelerde hilal çıplak gözle görülebilmiştir.
1 Ramazan 32 / 5 Nisan 653 Cuma:
Kameri aybaşının 5 Nisan 653 olması hilalin 04.04.653 tarihinde görünmesi ile mümkün olmaktadır. Hicri 32 senesinin 1 Ramazan’ının kavuşumu 03.04.653 Çarşamba günü olmuştur.
03.04.653 Medine’de ay batış zamanı -> 18:41
03.04.653 Medine’de güneş batış zamanı ->18:42
03.04.653 Şam’da ay batış zamanı ->18:05
03.04.653 Şam’da güneş batış zamanı ->18:02
04.04.653 Medine’de ay batış zamanı -> 19:49
04.04.653 Medine’de güneş batış zamanı -> 18:43
04.04.653 Şam’da ay batış zamanı -> 19:17
04.04.653 Şam’da güneş batış zamanı -> 18:03
Muhammed Şevket Avde’ye ait 03.04.653 tarihli görülebilirlik haritasında Medine ve Şam’ı da kapsayan eflatun renk ile belirtilmiş bölgede ay batış zamanı ile güneş batış zamanı birbirine çok yakın olduğundan hilalin görülme ihtimali çok azdır.
Muhammed Şevket Avde’ye ait 04.04.653 tarihli görülebilirlik haritasında Medine ve Şam’ı da kapsayan yeşil renk ile belirtilmiş bölgelerde çıplak gözle görülebilmiştir.
Bu üç yıl için çizilen harita ve ay-güneş değerlerine bakıldığında Medine ve Şam bölgesinde hilalin aynı zamanda görülebileceği anlaşılmaktadır. Bu durumda “söz konusu üç sene özelinde” Medine-Şam arasında kozmik anlamda zaten ihtilâf-ı metâli‘ söz konusu olmamış demektir. Özellikle Medineliler, Şamlılardan bir gün sonra oruca başladıklarına göre, bunun gerekçesi olarak havanın kapalı olma ihtimali üzerinde de durulabilir. Normalde h. 24, 27 ve 32 senelerinde, üç haritada da Cuma gecesi dünyanın büyük bir bölümünden hilalin görülme ihtimali çok yüksektir. Bununla birlikte atmosfer kirliği gibi etkilerin neredeyse hiç olmadığı bir dönemde hakkında astronomlar tarafından hazırlanan haritaların birebir görülebilirliği yansıttığını söylemek de zor olacaktır.
Yukarıda “söz konusu üç sene özelinde” kaydı düşülmüştür. Zira ihtilâf-ı metâli‘in beldelerin bölgesel olarak birbirleriyle uzaklık-yakınlıklarıyla ilgisinin bulunmadığını belirtmek gerekir.
Medine Şam’dan daha doğuda olup 24.46 enleminde ve 39.62 boylamındadır. Şam ise 33.52 enleminde ve 36.29 boylamındadır. İki şehir arasında boylam olarak 39.62-36.29= 3.33 boylam farkı bulunmaktadır. İki şehir arasında yerel saat farkı 3.33 X 4 = 13.32 dakika olmaktadır. Yani yerel saat olarak Medine 13.32 dakika daha ileridir. İki şehir arasında enlem olarak ise 33.52-24.46= 9.06 enlem farkı bulunmaktadır. Bu durumu harita üzerinde şu şekilde göstermek mümkündür:
Hilalin, ru’yetin gerçekleştiği bölgelerdeki iz düşümü, yay şeklindedir. Bu, yayın içinde kalanların hilali görebilecekleri anlamına gelmektedir. Bazen bir belde bu yayın iç tarafının tam ucunda, başka bir belde de dış tarafının tam ucunda olabilir. Dolayısıyla bu iki beldenin arasındaki mesafe az olmasına rağmen bu beldelerde hilalin doğuşu farklı olabilir. Aynı şekilde aralarındaki mesafe binlerce kilometre olsa da yayın içinde olan beldelerin doğuşu aynı olabilir.
Mesela 2017 Mart’ına denk gelen 1438 yılı Receb ayının başlangıcını gösteren ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan hilal gözlem haritasını buna örnek olarak göstermek mümkündür:
Haritaya göre A noktası Bağdat şehridir. B noktası ise Mekke’dir. Bu iki nokta arasındaki mesafe küresel ölçekte çok az olmasına rağmen Bağdat’ta hilal görülmezken Mekke’de görülebilmiştir. Öte yandan Amerika kıtasında yaşayanlar, B noktasına on binlerce kilometre uzak olmalarına rağmen yine de hilali müşahede etmişlerdir.
Buna göre, birbirlerine yakın oldukları söylenebilecek Şam ve Medine şehirleri arasında kozmik manada ihtilâf-ı metâli‘ söz konusu olabilir, bu ihtimal dâhilindedir. Ancak üzerinde durulan yıllarda böyle bir durum gerçekleşmemiş görünmektedir.
Sonuç olarak, Küreyb hadisinin ihtilâf-ı metâli‘ tartışmaları ekseninde ve hadis ilmi kıstasları açısından değerlendirilmesi neticesinde ulaşılan sonuçları şu şekilde sıralamak mümkündür.
1. Tâbiûndan Küreyb’in muttasıl bir isnâd ile rivâyet ettiği hadis, metninde yer alan İbn Abbâs’a ait “Hayır, Allah Resûlü bize böyle emretti” cümlesi sebebiyle muhaddislerce merfû kabul edilmiştir. İbn Abbâs’a isnâd edilen konuşma ve davranışlar itibariyle ise mevkuf bir rivâyettir.
2. Küreyb hadisi, Müslim başta olmak üzere Buhârî ve İbn Mâce dışındaki kütüb-i sitte kaynaklarında muhtelif İsmâîl b. Ca‘fer tarîkleri olarak yer almıştır. Bunlardan başka önemli hadis kaynaklarında zikredilen hadisin isnâdı sahîhtir.
3. Öteden beri ihtilâf-ı metâli‘e fıkhî sonuçları bakımından muteber olduğunu ve her belde için kendi ru’yetlerinin geçerli olduğunu söyleyenler, bu hadisi delil olarak öne sürmüşlerdir. Onlar; Şam’da Medine’den bir gün önce Ramazan orucuna başlanıldığını, bunu öğrenen İbn Abbâs’ın Küreyb’in bu konudaki sorusuna, “Hayır, Allah Resûlü bize böyle emretti” şeklinde cevap vererek bu durumu onayladığını iddia etmişlerdir.
4. Metninde yer alan bilgilerden hareketle, Küreyb hadisinin ihtilâf-ı metâli‘e itibar edilmesi gerektiğine delâlet etmesi mümkün görünmemektedir.
5. İbn Abbâs’ın “Hayır, Allah Resûlü bize böyle emretti” derken, Hz. Peygamber’den işittiği hadis veya hadisleri kastettiği ve kendisinin o hadislerin gereğince hareket ettiğini vurguladığı anlaşılmaktadır. Makalede zikredilen ve kısa değerlendirmesi de yapılan bu hadislerin, ihtilâf-ı metâli‘e itibar etmeyi değil, bilakis itibar etmemeyi desteklediği düşünülmektedir.
6. Kaynaklarda, İbn Abbâs’ın söz konusu ifadesi, fıkhî bağlamda “şehâdetler” bahsi bağlamında ele alıp tartışılmıştır. Kimi âlimler, Küreyb kendisine Şamlıların oruca bir gün erken başladıklarını haber verdiğinde, İbn Abbâs’ın bu haberi, haber-i vâhid olması sebebiyle kabul etmediğini iddia etmişlerdir. Kimi âlimler de buna cevap olarak zaten sahih şehadetle sübut bulmuş bir hâdisede haber-i vâhidin sahih şehâdetin yerini tutacağını söylemişlerdir. Bu konuda lehte ve aleyhte görüş beyan edenler, farklı şekillerde istidlalde bulunanlar olmuştur. Ancak konuya hadisin ihtilâf-ı metâli‘e delâleti açısından bakıldığında aslında bunun pek önemi kalmamaktadır. Zira bir beldede ru’yet-i hilal gerçekleştiğinde diğer beldelerin buna itibar edip etmemeleri aynı şer‘î gecede verilebilecek bir karardır. O günün şartlarında bir yerde ru’yet gerçekleştiğinde diğer beldelerdeki Müslümanların bundan haberdar olmaları o kadar da kolay olmuyordu. İbn Abbâs’ın bile Ramazan ayının sonuna doğru Şamlıların ru’yetinden haberdar olduğu düşünülecek olursa, Medineliler açısından aslında olmuş bitmiş bir durum söz konusudur.
7. Hadisin metninde yer alan bilgilerin değerlendirilmesi neticesinde Küreyb’in naklettiği hâdisenin 23/644-32/653 yılları arasında bir Ramazan ayında gerçekleştiği kanaatine ulaşılmıştır. Bu tarihi süreç içinde Ramazan’ın ilk günü cumaya denk gelenler h. 24, 27 ve 32 tarihleridir. Bu tarihler, miladi olarak 1 Temmuz 645, 30 Mayıs 648 ve 5 Nisan 653 günlerine tekabül etmektedir.
8. 1 Temmuz 645, 30 Mayıs 648 ve 5 Nisan 653 yılları için çizilen haritalara ve ay-güneş değerlerine bakıldığında Medine ve Şam bölgesinde hilalin aynı zamanda görülebileceği anlaşılmaktadır. Bu durumda zikri geçen yıllar açısından düşünüldüğünde zaten Medine-Şam arasında kozmik manada ihtilâf-ı metâli‘ söz konusu olmamış demektir.