Havuz medyasının amiral gemilerinden Sabah gazetesi yazarı Ayşe Özyılmazel, bugünkü yazısında, Pazar akşamı Ankara'da yaşanan patlamadan sonra verilen yayın yasağı kararlarını ve hükümetin patlama sonrası tavrını eleştirerek "Televizyonda ve basında yayın yasakları varken, hükümet yetkilileri her defasında aynı klişe cümleleri kurmaktan bıkmıyorken(...) enayi gibi durup ekrana bakmaktan tükenmişken neden haber izleyelim" diye yazdı.
Bombanın patladığı akşam reytinglerde "Survivor" yarışmasının haber bültenlerini sollaması ile ilgili tartışmaya değinen Özyılmazel, "habercilik 'izin verildiği' kadarken biz niçin televizyon karşısına geçip haber izleyelim" dedi.
"Terörle yaşamaya alışmamız lazım" diyen Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi'ye de göndermede bulunan Özyılmazel, "Alışırsınız canım alışırsınız diyorlar, diyebiliyorlar. Derken de bir halt dediklerini zannediyorlar. En fenası da bu" ifadelerini kullandı.
İşte Özyılmazel'in yazısının ilgili bölümü:
"(...)Vay efendim bu nasıl bir halkmış. İşte böyle başa, böyle tarakmış. Memleketinde yaşananlara, teröre, ölümlere bu kadar ilgisiz bir milletin başına bunlar elbette gelirmiş.
Ben de bu sözlere varsa eğer, gereken hakkı teslim ettikten sonra şunu sormadan edemeyeceğim doğrusu: İyi de neden haber izleyelim ki?
İnternetten ve sosyal medyadan en azından anında, bir şekilde kesintisiz haberleri alabiliyorken, televizyonda ve basında yayın yasakları varken, hükümet yetkilileri her defasında aynı klişe cümleleri kurmaktan bıkmıyorken, kınamalardan, ağız dalaşlarından, kavgalardan başka bi'şey duymuyorken, gerçeğin bizden gitgide uzaklaştırıldığını hissediyorken, enayi gibi durup ekrana bakmaktan tükenmişken neden haber izleyelim?
Haberler bize ne veriyor da biz haber izleyelim?
Haber internetteyken, haber sosyal medyadayken, habercilik 'izin verildiği' kadarken biz niçin televizyon karşısına geçip haber izleyelim?
BİR HALT DEDİKLERİNİ ZANNEDİYORLAR
"Alışırsınız canım alışırsınız" diyorlar, diyebiliyorlar. Derken de bir halt dediklerini zannediyorlar. En fenası da bu. Çünkü bu kadarlar. Bakışları, bildikleri, görebildikleri, anlayabildikleri bu kadar.
"Böyle yaşamaya alışacaksınız. Bombalarla, ölümlerle, canınız her an tehlikede, yarın hatta birkaç dakika sonra bile başınıza ne geleceğini bilmeden yaşamaya alışacaksınız. Teröre, katliama, kana, gözyaşına alışacaksınız!" buyuruyorlar.
Durum bu!
Ya kabulleneceksiniz, ya kabulleneceksiniz şekli. Ya, öyle mi?
Değil kardeşim, değil ağam, değil paşam! O iş öyle değil.
Alışmayacağız. Teröre, kana, gözyaşına, ölümlere, korkuya, güvensizliğe, endişeye, ezilmeye, kenarda beklemeye, sıramızın gelmesini beklemeye alışmayacağız."