Sağlık Bakan Yardımcısı ile tepki çeken koronavirüs araştırmasını ‘özel izinle’ yürüten Oğuz Güvenmez’in doktor olmadığı ortaya çıktı. Yönetmelik ise bu araştırmaları yapabilmek için doktor olmayı zorunlu kılıyor.
Sağlık Bakanlığı’nın özel izniyle ve bakanlık bürokratlarının imzasıyla yapılan koronavirüs araştırmalarında yeni bir skandal ortaya çıktı. 16 Covid-19 hastasında ‘açıklanmayan bir tedavi’ uygulandığını belirten araştırmada Sağlık Bakan Yardımcısı ile imzası olan Oğuz Güvenmez adlı kişinin doktor bile olmadığı ortaya çıktı. Oysa yönetmelik, yalnızca meslek mensuplarına araştırma yapma izni veriyor.
Halk sağlığı uzmanı Doktor Nuriye Ortaylı, Türkiye'de bazı Covid hastalarına bitkilerle deneysel tedavi uygulandığını yazan makaleyi mercek altına aldı. Makalenin yazarı olan Oğuz Güvenmez'in doktor bile olmadığını ama bakan yardımcısıyla aynı araştırma grubunda adının geçtiğini belirten Ortaylı, Güvenmez'in 'kariyerindeki' çelişkili durumları ele aldı.
YetkinReport'taki yazısında Oğuz Güvenmez’in ‘kariyerine’ dikkat çeken Dr. Ortaylı, şu dikkat çekici bilgileri verdi:
ÇALIŞTIĞI KLİNİĞİN KAYDI DA, SİSTEMDE ADI DA YOK
Şubat-Mart, pardon Mart-Nisan aylarında Tarsus’da, pardon Mersin ve İstanbul’da yapılan çalışmanın da esas araştırmacısıydı. O zaman bağımsız araştırmacıydı. Aynı tarihlerde yapılan bu çalışmada, konu öyle gerektirdiği için İç Hastalıkları, ayrıca Geleneksel Tedaviler konusunda bağımsız araştırmacı olmuş. İnsan bu şahsı merak ediyor. Zira göz hastalıklarından, kulak burun boğaza, otizmden, çocuklarda depresyona, oradan temel bilimlere atlayıp virüs genomlarına, derken Covid zatürresi tedavisine yirmiden fazla yayın yapmış son iki yıl içinde. Bu iki yıllık süre içinde nerede, hangi kurumda çalışmış? Makalelerden bir kaçında Adana’da özel bir klinikte çalıştığını yazmış, bir tanesinde de ismini vermiş, Sözü Hikmet Kliniği. Arayıp tarıyoruz. Adana’da kayıtlı böyle bir klinik yok. Türkiye’de kamuda ya da özel sektörde çalışan doktorların kayıtlı olduğu sorgulama sistemine girip Oğuz Güvenmez adını yazıyoruz. Türkiye Sağlık Sistemi tarafından doktor olarak tanınmıyor. Kısacası, reçete yazsa, yazdığı reçeteyle eczaneden ilaç alamazsınız.
BAKANLIK DENEYSEL ÇALIŞMAYA İZİN VERMİŞ
Bu reçete yazma yetkisi bile olmayan “doktor”, araştırma yönetmeliğinde açıkça “Türkiye’de mesleğini icra etme yetkisine sahip olma” şartı olmasına rağmen, Bakan Yardımcısıyla birlikte bir sürü makalenin yazarı, ve deneysel bir çalışmanın esas araştırmacısı olarak Sağlık Bakanlığından gerekli izinleri almış. Makalede öyle yazıyor, numarasını bile veriyor araştırma izninin: 2020-04-29T23. Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Etik Kurulu da izin vermiş. İzin başvurusu numarası 2020.07.2.14.115. Eğer numaralardaki kodlamalara bakarsak bu çalışmaya önce 29 Nisan’da Bakanlıktan izin alınmış, ondan iki buçuk ay sonra 2 Temmuz’da Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Etik Kuruluna izin için başvurulmuş. Çalışma ise 1 Mayıs ve 1 Haziran tarihleri arasında yürütülmüş. Yani Bağcılar Hastanesindeki hastalarla çalışma yapılıp bittikten bir ay sonra hastane etik kuruluna çalışma yapılabilir mi diye izin için başvurulmuş. Üstelik süreç de ters çevrilmiş. Yeni ilaçların deneneceği çalışmalarda önce araştırmanın yapılacağı kurumun etik kurulundan izin alınır, onların onayı alındıktan sonra Bakanlığa bildirilir. Tarsus’daki merkez için ise Mersin’de Etik kurul izni alındığına ilişkin bir ibare yok.
NERESİNDEN BAKARSANIZ SKANDAL
Olayın neresinden baksanız skandal. Doktorluk mesleği icra etme yetkisi olmayan, ama ada ülkelerindeki hayalet yayın evlerinde kitap bastırmaktan, dünya üzerinde para karşılığı yayın yapıyormuş havası veren naylon dergiler hakkında engin bir bilgiye sahip olan bir becerikli Bay Oğuz’un bitmeyen uygunsuz işleri. İş burada kalsa, haber üçüncü sayfaya, Bay Oğuz da muhtemelen mahkeme kapılarına düşer. Ama başka sorular var.
İZİNLERİ NASIL ALIYOR? BİRİNCİ İLE İLİŞKİSİ NE?
Bay Oğuz, Sağlık Bakanlığından, ve hiç bir kurumsal ilişkisi olmayan çeşitli Bakanlık Hastanelerinden (bir önceki makale de Adana Şehir Hastanesi Etik Kurulundan izin almıştı) bu izinleri nasıl alıyor? Kim kendisine referans oluyor?
İkinci ve daha önemli soru, Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci’nin Oğuz Güvenmez’le ilişkisi nedir? İki önemli çalışmayı, üstelik bunlardan birisi ruhsatsız bir (geleneksel) ilacın denenmesi gibi hassas bir çalışmayı birlikte planlamışlar, kotarmışlar, yazmışlar, basılsın diye dergilere göndermişler. Salgının verilerinin, yalnız onların da değil, hepimizin kimlik ve kişisel sağlık verilerinin yer aldığı bilişim sisteminin Sağlık Bakanlığındaki en üst düzey sorumlusu, görünüşe bakılırsa Güvenmez ile yakın mesai içinde.