Sağlık çalışanları neden şiddete maruz kalıyor?

Doktorlara göre, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin nedenlerinden biri de Sağlıkta Dönüşüm Programı. Sistem hasta ile hekimi karşı karşıya getirdiği için şiddet vakalarının önüne geçilemediği düşünülüyor.
DW'den Burcu Karakaş'ın haberine göre, Sağlık Bakanlığı, Türkiye'de daha nitelikli ve ulaşılabilir sağlık hizmeti sunmak amacıyla 2003 yılında "Sağlıkta Dönüşüm Programı" adlı bir proje başlatmıştı. Ancak gelinen noktada, sağlıkta şiddet vakalarının dönüştürülen sistem nedeniyle engellenemediği kanaati yaygın.

Konya Şehir Hastanesi'nde görevli Kardiyolog Dr. Ekrem Karakaya'nın ölümü sonrası başlayan sağlıkta şiddet tartışmalarını DW Türkçe'ye değerlendiren Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, sağlıkta şiddetin genellikle güvenlik politikaları üzerinden ele alındığını, ancak sorunun köküne inmek gerektiği kanaatinde. "Hastaneye X-Ray cihazı koyarak şiddeti önleyemezsiniz" diyen Pala'ya göre yanıtı verilmesi gereken en önemli sorulardan biri Sağlıkta Dönüşüm Programı ile şiddetin neden bu kadar çok arttığı.

Dr. Pala, sağlıkta dönüşüm ile beraber sağlık hizmetlerinin ticarileştiğini, sağlık hizmetlerine yönelik talebin ise artış gösterdiğine dikkat çekiyor. Pala, "Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla yalnızca özelde değil, kamuda da taşeronlar aracılığıyla özele kaynak aktarma girişimi oldu. OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) ülkeleri içinde nüfus başına en az hemşire ve hekim düşen ülkelerden biriyiz. Talep artıyor ama karşılayacak emek gücünüz yok" diyor.

Hekimlerin artan talep nedeniyle polikliniğe birden fazla hasta almak zorunda kaldıklarını, zorlanan koşullar nedeniyle hasta-hekim ilişkisinin bozulduğunu dile getiren Pala, bu süreçte hekimlerin hem hastalarına hem de meslektaşlarına yabancılaştığını söylüyor.

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi'nde iki doktorun geçtiğimiz Haziran ayında hasta yakınlarının saldırısına uğramasının ardından Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Dr. Halis Yerlikaya da yaptığı açıklamada "Sağlıkta şiddetin ancak sağlıkta dönüşüm politikalarının yarattığı bu yıkımın bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılmasıyla önleneceğini biliyoruz" değerlendirmesini yapmıştı.

"Devlet kamuda çalışan sağlıkçıyı korumak zorunda"

Uğradığı saldırı sonucu öldürülen bir başka doktor da göğüs cerrahisi uzmanı Dr. Kamil Furtun. Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 29 Mayıs 2015 tarihinde görevi başında uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Furtun'un kendi gibi doktor olan eşi Funda Furtun da sağlık sisteminde yaşanan sorunlara dikkat çekiyor.

Dr. Furtun, bir dönem aynı hastanenin kantininde çalışan İsmail Koyun tarafından öldürülmüş ve fail Koyun, "tasarlayarak öldürme" suçundan ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırılmıştı. Cinayette hastane idaresinin de ihmali olduğu gerekçesiyle savcılığa şikâyette bulunan Funda Furtun'un açtığı dava cezasızlıkla sonuçlandı. DW Türkçe'ye konuşan Samsun Tabip Odası eski başkanı enfeksiyon hastalıkları uzmanı Dr. Funda Furtun, "İş yeri güvenliği önemli. Yönetimlerin sorumluluğu var. Eşimin cinayetinde sanık, hastanede insanları tehdit eden bir pozisyondaydı. Bu kişi hastaneden uzaklaştırılabilmeliydi" diyor.

Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın getirdiklerinden biri de performansa dayalı yaklaşım. Dr. Funda Furtun, "Doktorlar değersizleştirildi ve köleleştirildi. Performansa dayalı sistem ile sağlık hizmeti 'ne kadar çok iş yaparsan ödemen o kadar fazla olur'a getirildi. Hastalar müşteri oldu" diyor. Dr. Furtun, "beyaz kod" olarak bilinen hastanelerde acil durumlarda kullanılan çağrı verilerinin Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanmadığını vurgulayarak "Ancak Türk Tabipler Birliği'nin araştırmasına göre, sağlıkçıların yüzde 84'ü bir şekilde şiddete maruz kalıyor ve bu rakamlar giderek artıyor. Artış, devletin meseleyi sahiplenmemesinden kaynaklanıyor. Siz devletsiniz, kamu çalışanı sağlıkçıyı korumak zorundasınız. Güvensiz ortamlarda çalışıyoruz" diye ekliyor.

Furtun'a göre, doktorlara yönelik kullanılan olumsuz söylem de şiddeti körüklüyor. Bu nedenle hukuki adımların yetersiz kaldığını belirterek "Şiddet dilinin yönetim katında bitirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde şiddet normalleştiriliyor. Değişen sağlık sistemiyle vatandaşa cennet vadedildi ve bunu bulamayan vatandaş da öfkesini karşısında kim varsa ondan çıkarmaya başladı" diye konuşuyor.

"Bakanlık sorunun kökenini bildiği için seyirci kalmayı tercih ediyor"

Dr. Kayıhan Pala, genel sağlık sigortası içerisinde yer alamayan önemli bir kesim içim sağlık hizmetine erişiminde engeller oluşmaya başladığına da dikkat çekiyor.

"İnsanlar acil olmadığı halde acile gitmeye başladı. Bunlar acil vakalar değil, sağlık hizmetlerine erişemediği için acile gelen vakalar. Acil olmadığı halde acile gelenlere bakılamayınca sorunlar yaşanmaya başladı" şeklinde yaşanan sorunları aktaran Pala'ya göre, sağlık hizmetine erişmeyen vatandaş yaratılan algı sebebiyle sorumluyu sağlık çalışanları olarak görüyor.

"Sağlık Bakanlığı sorunun kökeninin sağlıkta dönüşüm olduğunu bildiği için şiddet vakalarına seyirci kalmayı tercih ediyor. Geldiğimiz noktada yasa çıkmış olmasına rağmen azalma olmadı çünkü başından beri sorunun tek başına güvenlik önlemleriyle çözülemeyeceği söylüyoruz" diyen Pala, sağlıkta şiddet vakalarının devam etmesi halinde hastaların nitelikli sağlık hizmetine erişiminde sorunlar yaşanacağını söylüyor.

Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla ilgili araştırma

Süleyman Demirel Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü dergisinde yayınlanan 2016 tarihli "Sağlıkta Dönüşüm Programı Uygulamalarının Hastane Hizmetleri Üzerindeki Değişim Etkisi: Sağlık Çalışanlarının Görüşleri" başlıklı araştırmada da Dönüşüm Programı'na ilişkin endişeler dile getirilmişti.

Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık hizmetlerinin sunumu, örgütlenmesi ve finansmanı alanında önemli değişiklikler yaşandığı belirtilen araştırmada, "Sağlık çalışanları program uygulamalarını kendileri açısından yeterince pozitif bulmamaktadır. Sağlık hizmetlerinin mevcut personelle yürütüleceği düşünüldüğünde sürdürülebilirlik için sağlık çalışanlarının dönüşümün sonuçlarını kendileri içinde olumlu algılamalarını sağlayacak düzenleme ve uygulamalara ihtiyaç duyulduğu söylenebilir" deniliyordu.
09 Temmuz 2022 11:02
DİĞER HABERLER