Samanyoluhaber.com yazarı Akademisyen Esra Büyükcombak bu haftaki yazısında sağlıklı yaşamak için önemli uyarılarda bulundu
ESRA BÜYÜKCOMBAK
Akademisyen (Genetik ve Biyoloji Mühendisliği)
Birkaç gün, hafta, hatta yıllar süren kronik ağrılarla başa çıkmak, sadece günlük hayatı değil, aynı zamanda duygu durumlarını da şekillendirebilir. Kronik ağrılar, sıklıkla vücudunuzun uzun süreli inflamasyonla mücadele ettiği bir belirti olabilir. İnflamasyon, genellikle vücutta doku hasarı, enfeksiyon veya diğer zararlı etkenlere karşı bir savunma mekanizması olarak ortaya çıkar. Ancak, inflamasyon sürekli hale geldiğinde, vücut kendi dokularına zarar verebilir ve bu da zamanla kronik ağrılara neden olabilir. Bu durum, sadece fiziksel sağlığı değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel sağlığı da etkileyebilir, çünkü sürekli ağrıyla başa çıkmak hayat kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu nedenle, kronik ağrıları olan bireylerde inflamasyonun kontrol altına alınması ve azaltılması, genel sağlığın iyileştirilmesi açısından önemli bir hedef haline gelir.
İnflamasyon, daha kolay anlaşılır ifadeyle iltihaplanma; vücudunuzun bakteri, virüs ve toksinler gibi sağlığı olumsuz yönde etkileyen, yaralanma ve enfeksiyonlara karşı koruyan doğal savunmasının bir parçasıdır. Örneğin, bir böcek sizi ısırdığında, hemen şişme ve kaşınma hissedersiniz çünkü bağışıklık sistemi savunmaya geçmek için aktif hale gelmiştir. Herhangi bir yeriniz kesildiğinde veya bir yere çarptığınızda başlayan ağrı, sıcaklık hissi, kızarma veya şişme gibi inflamasyon belirtilerinin hepsi dokularda tamiratı gerçekleştirmek içindir. Bu gibi ani durumlarla ilişkili inflamasyon, hayatımızı kurtaran bir tepki olduğu halde süreklilik gösterdiğinde, yani kronikleştiğinde pek çok hastalığı tetikler.
Bağışıklık sistemimiz karmaşıktır ve işleyişi bazen belirli gıdalar da dahil olmak üzere beklenmedik şeyler tarafından tetiklenebilir. Sürekli olarak sağlıksız yiyecek seçimlerinin sonucunu hepimiz biliyoruz; en başta ve en bariz olanı kilo alımı… Farkına varamadığımız şey, fazla kilolu olmanın vücutta inflamasyon seviyelerini arttırmış olmasıdır. Yani yanlış yemek yeme (dengesiz beslenme) alışkanlıklarımız iltihaplanmalara yol açabiliyor.
Hangi gıdalar iltihaplanmaya neden olur?
- Salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş etler ve fast foodlar
- Beyaz ekmek, beyaz pirinç, makarna ve kahvaltılık gevrekler dahil rafine tahıllar
- Cips, kurabiye, kraker ve hamur işleri dahil atıştırmalık yiyecekler
- Şekerli içecekler
- Kızarmış yiyecekler
- Bu gıdaların hepsinin ortak noktası ilave şeker, doymuş yağ ve/veya trans yağ içermeleridir.
Bu gıdalar neden iltihaba neden oluyor?
Vücudunuz sebzelerin, meyvelerin ve tam tahılların sağladığı besinleri, vitaminleri ve mineralleri kullanacak şekilde yaratılmıştır. Aslında bu besinlere ihtiyacımız vardır. Paketli işlenmiş gıdalarda rafine şeker, yağ ve tahıl formları zararlı bileşenleri içerir ve vücudumuz için toksiktir. Çeşitli şekilde doğrudan veya dolaylı yollarla iltihaplanmalara neden olur. Ayrıca, birçok işlenmiş gıdada bol miktarda bulunan ilave şeker ve rafine tahıllar, kan şekerinizi ani yükseltir. Kan şekerinin sürekli yükselmesi, eninde sonunda insülin direncine ve diyabete yol açabilir, bunlar da iltihaplanmayla bağlantılıdır. Kilomuz arttıkça yağ hücrelerinin miktarı da artar. Bu hücreler, bazıları vücudu iltihabi bir duruma sokan birçok hormon ve madde salgılar. Kontrol edilmediğinde iltihaplanma ve oksidatif stresin (atık maddelerin birikmesi) neden olduğu hasar, yüksek tansiyon, diyabet, kalp hastalığı, karaciğer ve böbrek hastalıkları, kanser dahil olmak üzere ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca tüm bu durumlarla bağlantılı olarak yaşlanma hızlanır.
İltihaplanmaya neden olan yiyeceklerin kalıcı hasarlara yol açmaya başladığının işaretlerini çoğu insan fark edemez. Kronik yorgunluk, sık veya tekrarlayan enfeksiyonlar, eklem ve kas ağrısı, uykusuzluk, reflü, kabızlık ve ishal gibi gastrointestinal hastalıklar, endişe ve depresyon kalıcı inflamasyonun habercisi olabilir. Beslenme uzmanları ve doktorlar, oksidatif strese karşı koyan ve anti inflamatuar diyetin temel taşını oluşturan antioksidanlar açısından zengin besinleri yemeyi tavsiye ediyor.
İnflamasyonu azaltmak için diyetinizi nasıl ayarlayabilirsiniz?
Beslenmede en önemli ve öncelikli olan, iltihabı teşvik eden gıdaları sınırlamaktır. İdeal olarak, meyveler, sebzeler, tam tahıllar, baklagiller ve kuruyemişler, bol miktarda yağlı balık ve zeytin dahil olmak üzere ihtiyacımız olan protein ve lifi de içeren, sağlıklı doğal karbonhidrat ve yağ kaynaklarından oluşan bir diyete sahip olmamız gerekiyor. Orman meyveleri gibi mor sebze ve meyveler, yeşil çay, turşu gibi fermente gıdalar, soğan, sarımsak, elma sirkesi, kemik suyu, zerdeçal, kimyon, sumak, zencefil gibi baharatlar, limon, hindistan cevizi yağı, natural sızma yağı beslenmede çok tüketilebilecek inflamasyonu azaltan besinlerdir.
Sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmek genel sağlığınızı iyileştirmek için önemli bir adımdır. Unutmayın ki sağlıklı bir yaşam tarzı, sadece fiziksel sağlığınızı değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel refahınızı da olumlu yönde etkiler. İyi beslenmeye, düzenli egzersize ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarına odaklanarak, her gün daha iyi hissedebilir ve enerjinizi artırabilirsiniz. Sağlıkla yaşamanız dileğiyle!