''Öngördüklerim hemen harfiyen gerçekleşti: Ağustos 2014'te halk tarfından Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan, “kendisine fazladan (anayasada yazılı olandan fazla) güç vehmediyor, üstüne vazife olmayan işlere” karışıyor. ''
(...)
Bunun kararı 7 Haziran'da verildi! Halk “başkanlık istemiyoruz...” dediği gibi Erdoğan'a değil 400 milletvekilliği, tek başına iktidar imkanı dahi vermedi. Peki, nasıl oluyor da Erdoğan aynı iddiayı şimdi yeniden tekrarlayabiliyor? Erdoğan, fütursuzca, hiç çekinmeden anayasayı fiilen rafa kaldırdığını söylemeye devam ediyor, çünkü ona “hayır, bunu yapamazsın” diyen yok. Güvendiği de şu: Cumhurbaşkanı ancak vatana ihanet ile suçlanabilir...
Otoritesini ve saygınlığını korumak isteyen bir Anayasa Mahkemesi (AYM) pekala Türkiye'nin hükümet sisteminin parlamenter demokrasi olduğunu herkese hatırlatabilir. Ne var ki AYM'yi de dinleyen yok. AYM, AKP'nin çıkardığı anayasayla çelişen kanunların bazılarını, bu arada dershanelerin kapatılmasına ilişkin kanunu iptal etti, ama Erdoğan'ın güdümündeki hükümet, kararı uygulamayı reddediyor. Öte yandan şu da sorulabilir: Hukuk devletinin temel kurallarından doğal yargıç ilkesini ihlal eden Sulh Ceza Hakimlikleri'ni anayasaya uygun bulan bir AYM'nin saygınlığı kaldı mı?
Görünen o ki Erdoğan'ın anayasa ihlallerine ancak ve ancak halk “dur!” diyebilir ve diyecektir.