Tam üç yıl boyunca 16 özel hastane, bir ambulans firması, üç devlet hastanesi ile üniversite hastanelerinde doktorluk yaptı. Hep istediği çocukluk hayaline kavuşmuştu... Kalp ameliyatlarına girdi, acil servislerde nöbet tuttu. Ta ki, TUS sınavı açıklanıp son çalıştığı Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki oyunu bozulana kadar...
Tüm kıyafetlerini, son model arabasını İstanbul’da bırakıp sırra kadem bastı. Ege’nin gözde tatil mekânlarından birinde Habertürk Gazetesi'ne açıklamalarda bulundu. “Gerçek olmadığı için gerçek dostları olmadığını” söyleyen Ali Haktan Yılman, yaptığını “Bir gün aynada kendime baktım. Bu hastalık değil bir hayaldi” diye ifade ediyor. Beyaz önlüklülerle kurduğu dostluklar sayesinde “doktorluk hayalinin” sahtesini yaşayan 25 yaşındaki Ali Haktan Yılman, bir gün gerçek diplomayla hastanelere dönmeyi planlıyor. İşte; “Artık sahte doktor olmaktan bıkmıştım ve birilerinin beni bulmasını istiyordum” diyen Yılman’ın ‘hastane günlükleri’..
Biraz çocukluğunu anlatır mısın, aile ortamınız nasıldı?
Aile dramıyla geçen bir çocukluğum oldu. Daha doğrusu ailesinin yanında olmayan bir çocukluğum oldu. Hayatım Ankara ile Sivas arasında otobüslerde geçti. Sürekli kavga dövüş ortamının olduğu düzensiz bir ailede büyüdüm. Bu sıkıntılı aile ortamı bana hem eğitimsel hem de sosyolojik olarak yansıdı. İçine kapanık bir çocuktum. Derdimi kimseyle fazla paylaşamazdım. Kimseyle sohbet edemezdim. Sürekli bir çekingenlik ve özgüven yetersizliği vardı. Bu benim hayatımda sosyalleşmemde, arkadaş ilişkilerimde çok büyük olumsuz etkiler bıraktı. Sürekli tek başına yaşıyordum; tek başına bir hayatım vardı. Ortaokul hayatım İstanbul’da geçti.
Nasıl bir eğitim hayatın vardı, üniversite okudun mu?
Van’da hiç istemediğim bir lise ve üniversite hayatı yaşadım. Güzel sanatlar ya da bir fen lisesinde okumak isterken, ailemin baskısıyla kendimi bir meslek lisesinde buldum. Lisede çok sevdiğim bir İngilizce hocam vardı. Bana ‘Hayatta gördüğüm en garip öğrencisin. Oğlum senin Van’da ne işin var, ne yapıyorsun burada?’ derdi. Van gibi bir yerde yaşıyordum. Annem orada görev yapıyordu. Liseden sonra Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde eğitim hayatıma devam ettim. Güzeldi ama bilgisayar programcılığı benim işim değildi. Okulu bıraktım, müzisyenlik yaptım. Üniversitede rock topluluğu kurduk.
‘EN BÜYÜK HAYALİM DOKTOR OLMAKTI’
Rol model olarak örnek aldığın birileri var mı?
En büyük hayalim doktor olmaktı. İki kuzenim doktor. Aile hayatları ve sosyo ekonomik durumları iyi olduğu için özel dersler aldılar, özel hocalarla, özel dershanelerde okudular. Babaları da hekimdi. Ailelerinin de baskısıyla istemedikleri bir meslek sahibi oldular. Kuzenlerim zoraki de olsa tıp hekimi oldular.
Sağlık sektörüyle ne zaman tanıştın?
2011 yılında evden ayrıldım. Kendimi hayatın içine bıraktım. Önce doktor olan kuzenimin yanına gittim. O dönem prasityen hekimdi. Atandığı bir ilçede görev yapıyordu. Hastanede beraber nöbetlere girip, çıktık. İstediğim bir hayali adam gerçekleştiriyordu. Ama o istediği mesleği yapmıyordu. Benimle çok ilgilendi. Bu mesleğe olan zaafımı bilerek ilgilendi.
Doktor değilsiniz. Bu kadar tıbbi bilgiyi nasıl öğrendiniz?
Gel zaman git zaman, hastanede kuzenimi göre göre endikasyon dediğimiz uygulamalar, gerek hastalıklar gerek tanılar gerek farmakolojik bilgiler derken, ki o zaman 21 yaşlarındaydım... Hayatınızda kaybedecek hiçbir şeyiniz yok. Tek şey elinizde tıp kitapları, Latince bir sözlük. Yapabileceğiniz tek şey geceler boyunca bunlara çalışmak. Ben de oturdum bunu yaptım. Gece gündüz çalıştım. Bir tıp öğrencisinin öğrenebileceği her şeyi kitaplardan aldım. Eksik kaldığım yerlerde hastanelerde profesörler ve doçentlerden tamamlamaya çalıştım. Uzman veya asistan hekimler çevremdeydi. Hasta muayene ediyordum. Hastanede kendim öğreniyordum. Tıp derslerine girdim. Hatta TUS kampına bile gittim.
‘AYNAYA BAKTIM, ‘BU BİR HASTALIK DEĞİL’ DEDİM’
Sahte doktor olarak ilk ne zaman çalışmaya başladınız?
Hayatım kötü bir viraja girmişti. Kız arkadaşımdan ayrılmıştım. Çok sıkıntılı dönemler yaşamaya başladım. Bu macera yaklaşık 3 senelik. İlk doktorluk deneyimim İstanbul’da küçük bir tıp merkezinde oldu. Fazla hastası olmayan günde yaklaşık 20 hasta gelen bir yerdi. Gittim ve görüştüm. Oradaki doktorlar gerçekten, doktor olduğuma kanaat getirdiler. Diploma sormadılar. Oturup Latince hastalıklar üzerine konuşabiliyordum. Sordukları hastalıklar üzerine cevap verebiliyordum. İlk nöbette sıkıntı çıkmadı. Daha sonra bu tıp merkezi beni sürekli aramaya başladı. ‘Hocam şu günlerimiz boş’ diye aradılar. Biraz paraya ihtiyacım vardı, nöbet tutmaya devam ettim. Klinik yetkililerine, gerekli parayı kazandıktan sonra nöbet tutmayacağımı söyledim. Sonra daha büyük özel hastanelerde nöbet tuttum. Eğitim ve üniversite hastanelerinde de çalıştım.
GERÇEK DİPLOMAYLA ÇALIŞMAK İSTİYORUM’
Sahte bir doktor olarak kendi durumuna bir teşhis koyabildin mi?
Bir gün aynada kendime baktım. Bunun bir hastalık olmadığını düşündüm. Bu bir hayaldi. Gerçekleştirdim ve tatmin oldum. Sahte bir durum olduğu için tatmin oldum. Ama hayallerimden hiçbir zaman vazgeçmedim. Bugün hayalimden hâlâ vazgeçmedim. Bir daha bunu yapmayacağım. Ama bu ülkede 6 yıl sonra gerçekten bir tıp diplomasıyla çalışmak istiyorum.
Hiç üniversite sınavına girerek tıp fakültesini kazanmayı düşündün mü?
İlk çalıştığım tıp merkezinde para biriktirdikten sonra dershaneye gitmek istiyordum. İlk etapta 3 özel hastanede nöbet tuttum. Kazandığım parayla annemin yanına döndüm. Dershaneye kayıt oldum. Denemeler iyi gidiyordu. Tıp fakültesini kazanmak istiyordum. Buna kanalize olmuştum. O dönemlerde kız arkadaşımla yaşadığım problemlerden dolayı ve burada ailemi yeniden zor duruma sokmamak için maalesef yine İstanbul’a kaçmak zorunda kaldım. Sınava giremedim.
‘HİÇ DİPLOMAM SORULMADI’
Hasta muayene ettin mi? Ameliyatlara girdin mi?
Bir profesörle kalp ameliyatına bile girdim. By-pass ameliyatına girdim, bir insanın kalbini elime aldım. Genel cerrahi ameliyatlarına da girdim. Her zaman başımda bir profesör ve doçent vardı. Bireysel müdahalelerde bulunmadım. Genelde gözlemci olarak katıldım. Çok nöbet tuttum. Çok fazla hasta gördüm. Çok vizitlere de katıldım. Bir uzmanın vizitlerde sorduğu sorulara da cevap verdim.
Sahte doktor olarak kaç hastanede çalıştın. Tıp diploması soran olmadı mı?
Yaklaşık 3 yıl çalıştım. 16 özel hastane, bir ambulans firması ve 3 devlet hastanesi ile üniversite hastanelerinde çalıştım. Her yere başka bir doktor ya da sağlık çalışanının referansıyla gittim. Hiçbiri diploma sormadı. Devletten değil ama özel hastanelerden para kazandım. Yaralanma vakası geldiğinde beni çağırırlardı. ‘Böyle bir yaralanma vakası var gelsene’ diye. Gerçek doktorlar buna karışmazdı ‘Bu adam iyi dikiyor’ diye. Böyle diktiğim onlarca vaka var.
Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne nasıl girdin? Ne kadar süre çalıştın?
Beş ay kaldım. Bir hekim arkadaşımın referansıyla gözlemci olarak girdim. Daha sonra gözlemci doktor olarak devam ettim. Oradaki ekiple kaynaştık. Onlara, ‘TUS’a hazırlanıyorum ve burayı yazacağım’ dedim. Doktorların gözetimi altında müdahalelerde bulundum. TUS sonucu açıklanana kadar kaldım. Amacım kimseye zarar vermek değildi. Bunu da yapmadım. Her zaman dikkat ettim. Haberden sonra doktor arkadaşlarım benden nefret ediyor olabilirler. Ama onlar benim gözümde hayat kurtaran kahramanlardır.
Hiç gerçek dostun oldu mu?
Ben gerçek olmadığım için gerçek dostum da olmadı. Aslında onlar hep gerçek dost gibi yaklaştı. Beni sahiplendiler, evlerini açtılar. Hayatlarını açtılar. Kimileriyle tatillere gittik. Ama ben gerçek değildim ve bir gün her şeyin biteceğini biliyordum. O yüzden kimseye fazla yaklaşamıyordum. Kimsenin hayatımda uzun süre kalacağını, sahte olduğumdan dolayı düşünmüyordum. Sonuç itibarıyla ben gerçek değildim.
Bir doktor gibi tıp kongresine ya da 14 Mart Tıp Balosu’na katıldınız mı?
Tıp kongresine katıldık. Kongreye girerken firmanın hazırladığı doktor yaka kartımla karşılaştım. Bu yaka kartıyla kongreye katıldım. Tıp balosuna katılmadım. Çünkü ben sahte bir doktordum bunu hak etmiyordum.
‘SAYENİZDE BU İŞİ BIRAKTIM’
Sahte doktor olarak kurguladığınız bu hayattan hiç sıkılmadınız mı?
Evet, artık sahte doktor olmaktan bıkmıştım ve birilerinin beni bulmasını istiyordum. Sayenizde bıraktım. Benim için giderek sıkıntılı bir durum oluyordu. Bir çemberin içindeydim. Gerçek değildi ve hayatımdan zaman geçiyordu. Sahte doktor olarak her şeyi yapıyorsunuz ama gerçekte siz bir doktor değilsiniz. Bir şekilde kaybeden sizsiniz. Bunun bir şekilde bitmesini istiyordum. Sonunda siz bu duruma yaptığınız haberle son verdiniz.
Sahte doktor olarak kimseye yardım ettin mi?
Bu mesleği yaparken mutlu olduğum ve ağladığım çok an oldu. İstanbul’da ambulansta çalışırken muayene için bir eve gittim. Derme çatma bir evdi. Hasta olan kızın beyninde tümör vardı. O an içimden geçen tek şey, bu insanı tedavi ettirmek oldu. Tanıdığım bir beyin cerrahı vardı. Onunla temasa geçtim ve ‘Ne yapabiliriz’ dedim. Çok yüksek bir para söylemişti. Fiyat düşürttüm. O dönemde o para bende yoktu. Bir arkadaştan 52 bin lira borç aldım. Bu kız çocuğunu tedavi ettirdim. Parayı tedavisine kullandım. Hâlâ parayı o arkadaşıma veremedim. O bana belki dolandırıcı diyordur ama bu parayı bir gün ona vereceğim.
Psikiyatriste başvurdun mu?
Psikiyatra gittim. İki defa görüştüm o da beni pek anlayamadı. ‘Bir şeyin yok ama teşhis koymak için hadi sana psikoz diyelim’ dedi. Çok fazla arkadaşım ve bana güvenen arkadaşlarım vardı. Ama şimdi ne yapıyorlar bilmiyorum. Bir yandan vicdanım rahat. Ama benim yaptığım şey güzel bir şey değildi.
Sınır tanımayan Ali Haktan Yılman Gazze'ye de gönüllü doktor olarak da gitti...
HABERTÜRK