Aksiyon dergisinin bu haftaki sayısında Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) isimli yapılanmaya dair geniş bir habere yer verildi.
KCK'nın PKK'nın üstünde ve bütün eylemleri kontrol eden bir yapı olduğu anlatılıyor. Haberde örgütün 2011 tarihini milat olarak kabul ettiğinin de altı çiziliyor.
PKK ismini tamamen tasfiye edip KCK adıyla yeni bir başlangıç kararı aldı. Dağdakiler zamanla silah bırakacak, buna mukabil şehirlerde bir 'milis kuvvet' oluşturulacak. Halihazırda şehirlerde 400 kişiden oluşan KCK'ya bağlı HPG tarzı bir örgüt varlığını sürdürme çabası içinde dergide ön plana çıkan diğer bir ayrıntı ise Geçitli köyü saldırısı ile ilgili.
Siyasi bir yapılanma olduğu söylenen KCK'nın ısrarla "Biz yapmadık, derin devlet yaptı" dediği Geçitli köyü saldırısında iz bıraktığı ortaya çıktı. 9 kişinin hayatını kaybettiği olayda, bomba düzeneğinin üzerinde KCK'ya bağlı çalışan Bawer kod adlı bir militanın parmak izi tespit edildi.
Dergideki KCK ile ilgili ayrıntılar şöyle devam ediyor: KCK'nın, kurulmasını istediği 'Demokratik Özerklik' çerçevesinde Halkın Savunma Güçleri'ne (HPG-PKK'nın silahlı kanadı) benzer bir yapıyı şimdiden şehirlerde de oluşturmaya başladığı iddialar arasında.
Daha önce Kürdistan Özgürlük Şahinleri'nde (TAK) olduğu gibi bombalama ve saldırı yapacak, canlı bomba olacak militanlar bu birime kaydırılıyor ve 'milis kuvvetler' olarak tanımlanıyor. Alınan bilgilere göre şu anda KCK, şehirlerde 400 teröristi 'milis kuvvetler' adı altında yetiştirip görevlendirmiş durumda. Bunların asıl vazifeleri şehirlerde KCK talimatları doğrultusunda eylem yapmak. Örgüt ana dilde eğitim, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, dernekler ve sendikaların oluşturulması gibi 'sosyal' faaliyetlerle silahlı eylemleri paralel yürütme niyetinde.
Bunun perde arkası Mayıs 2010'a dayanıyor. Kandil'de ABD, yerel Kürt temsilcileri ve PKK'lılar (KCK) bir araya gelerek Mayıs 2011'i bir milat olarak tespit ediyor. Çünkü Amerikan askerlerinin Irak'tan tamamen çekilmesinden sonra PKK'nın Irak'ta bir sorun olarak kalması istenmiyor.
Durumun vahametini anlayan örgüt yöneticileri, dağdaki örgütü şehre taşımak için yoğun çalışma içine giriyor. Örgüt aynı zamanda siyasal alanda zemin arayıp farklı bir modelle şehirlerde varlığını devam ettirmek istiyor. Gerektiğinde eylemlere devam edilecek aynı zamanda ana dilinde eğitim, kültürel haklar gibi konularda örgütün diğer kanatlarını harekete geçirecek yapı tasarlanıyor. Bundaki ana hedef ise hükümeti pazarlık masasına oturtmaya zorlamak. Bu amaçla etnik kökenli çatışmaların devamına ve belirli kişilere yönelik suikastlara, bombalı eylemlere devam kararı alınıyor.
KCK, 21 Mart 2011 Nevruz'unu milat olarak seçiyor. Bu tarihten sonra 'serhildan' denilen başkaldırı gösterileri ve silahlı çatışmalara şehirlerde hız verilecek. Örgütün amacı hükümeti 'Demokratik Özerklik' şartlarını uygulamaya zorlamak. Süreç, seçimlere kadar ağır biçimde devam edecek. KCK davasının seyri de eylem ve provokasyonların şeklini ve yöntemini belirleyecek.
Örgüt, siyasi bir yapıdan çok, PKK'nın şehre taşınmış haline benziyor. PKK da dağda kendi içinde siyasal, sosyal kanat, eğitim kanadı ve silahlı kanat gibi bölümlerden oluşuyordu. Bu nedenle KCK henüz uluslararası arenada bir terör örgütü olarak görülmüyor. Daha doğrusu terör örgütleri listesinde yer almıyor. Ancak bu bir tezat. Örneğin ABD'nin uyuşturucu ticaretinde etkin isimler listesinde PKK terör örgütü lideri Murat Karayılan'ın adı geçiyor. Lakin Karayılan aynı zamanda KCK'nın şimdiki lideri konumunda. Dolayısıyla KCK'yı bütün yapılarıyla bir terör örgüt olarak görmek mümkün. Haklarında 'kırmızı bülten' çıkarılan PKK'nın 153 yöneticisi aynı zamanda KCK'nın lider kadrosu. Bu da yapının uluslararası boyutta dolaylı yoldan terör örgütü ilan edilmesi manasına geliyor. KCK 2007'den beri PKK diye faaliyet yürütüyor zaten. Atılacak adımların takip edilmesi ve tabanının yönlendirilmesi hep KCK'nın merkezinden gelen talimatlarla mümkün oluyor.
GEÇİTLİ'DE KCK'NIN PARMAK İZİ KALDI
Üç buçuk yıldır PKK imzasını taşıyan her eylem, saldırı veya gösteri aslında KCK tarafından organize ediliyor. Bu hal bile KCK'nın siyasi bir yapılanma olmadığına en büyük delil. Son örneği, Geçitli köyündeki minibüs saldırısı. 16 Eylül'de Hakkari ili civarındaki Geçitli köyü yakınlarında bir minibüse yapılan saldırıda 9 masum köylü hayatını kaybetmişti.
KCK yönetimi, ona bağlı bazı sendika ve kuruluşlar ısrarla saldırının 'derin devlet' tarafından yapıldığını ileri sürdü. Hatta İmralı'da tutuklu Abdullah Öcalan bile 'Geçmişte olduğu gibi Hizbül-kontr saldırılarını anımsatıyor. Eğer arkasından örgüt çıkarsa, silah bile bıraktırırım.' minvalinde bir açıklama yaptı. KCK da saldırıyı kınadı ve faillerinin bulunmasını istedi. Sonrasında saldırıyı tertipleyenler güya KCK tarafından sorguya alındı ve saldırı fevri bir hareket olarak nitelendirildi.
Oysa kriminal çalışmalar, saldırının arkasında KCK var, diyor. Hakkari Emniyeti'nin yaptığı çalışmalarda saldırıda kullanılan askerî çanta içindeki elektronik düzeneğin üzerinde bir parmak izine rastlandı. İnceleme sonucunda bu parmak izinin Bawer kod adlı Sıracettin Karataş'a ait olduğu tespit edildi. Bitlis'in Göroymak (Norşin) ilçesi nüfusuna kayıtlı Karataş, KCK'da havancı olarak tabir edilen ağır silah kullanıcıları arasında yer alıyor.
Geçmişte PKK içinde kafa karışıklığına sebep olan başka eylemler de vardı. Örneğin, Diyarbakır'da bir dershane önünde meydana gelen (3 Ocak 2008) ve 7 kişinin hayatını kaybettiği, 67 kişinin de yaralandığı patlama. KCK, üç gün boyunca olaya kayıtsız kaldı. Dördüncü gün, "Gruplarımızın yapmış olma ihtimali var." dedi. Beşinci gün ise 'Otonom bir grubumuz yapmış, Diyarbakır halkından özür diliyoruz.' şeklinde bir açıklama geldi.
Olaydan 6 gün sonra avukatların Abdullah Öcalan ile görüşmesi ise karışıklığın son noktası oldu. Görüşmede avukatlar 'olayı örgüt yaptı' demesine rağmen Öcalan, "Karışık bir olaydır. Karıştırmak isteyenler yapmış olabilir. Geçmişte Hizbullah ve kontrgerilla benzeri eylemleri yapıyordu." şeklinde bir beyanatta bulundu ve KCK Konseyi, "Olay tam belli değil, araştırılıyor." demek zorunda kaldı.
Bir başka çelişki de Güngören'deki patlamada yaşandı. Ergenekon'un PKK'ya havale ettiği patlamanın faili 'İrfan' kod adlı terörist hala aranıyor. İrfan, KCK'nın 'Özel Kuvvetleri'ne mensup bir terörist. Diyarbakır'da polis servis aracına yapılan saldırı da yine KCK'nın organize ettiği eylemler arasında. Patlamaların yanı sıra kitle gösterileri, ana dili konusundaki öğrenci eylemleri, Ahmet Kaya'nın mezarının naklini engellemek için imza kampanyası, şehirdeki eylemler, Nevruz'daki sokak gösterileri gibi her türlü faaliyet de KCK organizasyonu.
AKSİYON