Sanatçılar, 'Sanat Sempozyumu'nda' bir araya gelerek ülkenin ve sanat dünyasının sorunlarını konuştu. Ülkenin içinde bulunduğu durumun karanlık olduğunu söyleyen Türk Halk Müziği Sanatçısı Hüseyin Turan, "Zor bir dönemde keskin bir virajdan geçiyoruz. Ya hepimiz savrulacağız ya da bir çekidüzen verilecek. Enseyi karartmayalım" dedi.
Sanatçılar, Beşiktaş'taki Mustafa Kemal Merkezi'nde düzenlenen Sanat Sempozyumu'nda biri araya geldi. Ülkenin genel durumu ve sanat dünyasının sorunları masaya yatırıldı. Sempozyuma Edip Akbayram, Hüseyin Turan, Efkan Şeşen, Osman Genç gibi isimler de katıldı. Sempozyumun ilik gününde 'Sanat meslek örgütü sorunu', 'Sanatta iş güvenliği Sorunu' ve 'Sanat ama kimin için' temalı oturumlar yapıldı.
Sempozyumda konuşan Hüseyin Turan, ülkenin zor bir dönemden geçtiğine vurgu yaptı. Keskin bir virajın dönüldüğünü belirten Turan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ya hepimiz savrulacağız ya da bir çekidüzen verilmek zorunda. Bizler umutlu olmazsak toplumda umutsuz olacak. Hiç bir zaman enseyi karartmayacağız. Elbette en son olan seçimlerde de zaten belli oldu. Dört yıl daha bu hükümet olacak başımızda. Biz uzun yıllar her konserimizde, her gittiğimiz ortamda birleştiricilik unsurumuzu o yönümüzü her yerde ortaya koyan insanlarız. Bugün Anadolu'daki bir festivale gittiğimizde orada sağdan da soldan da her çeşit insan gelip bizi aynı anda dinliyorlar. Biz bu birleştiriciliği uzun yıllardır yaptık ama son geldiğimiz dönemde her nedense bu böyle ayrıştırılıyor. Biz halk olarak aslında her zaman birbirimizle anlaşabilen bir halkız ve bu anlamda ben elbette çok daha sağduyulu olmak zorundayız.
Hiç kimse birbiriyle sen şusun, sen busun diye ayrışmaması gerekir. Bu bunu isteyenlerin ekmeğine daha çok yağ sürmektir. O anlamda da sanattaki bu birleştiricilik birilerinin hoşuna gitmiyor tabi ki. Bunun da farkındayız. Sana ban düşman, sanata düşman ama bu böyle gitmeyecek. Bu doğanın bir dengesi var, bu denge illa ki bir gün oturacak. Onun için kim ne adım atıyorsa bence, ilerisini de düşünmesi gerekir. Biz nasıl düşünüyorsak bu düşüncenin karşısında olan da düşünmelidir, diye düşünüyorum. Umuyorum güzel günler görelim. Mutlaka da göreceğiz. Umutsuz kalmamalıyız. Ülkem adına, insanlarımız adına en iyi şeyleri istiyorum, en kısa zamanda da o günler gelir umarım."
'BİR ÜLKENİN SANATÇISI KARAMSARLIĞA DÜŞERSE O ÜLKEDE HER ŞEY TIKANMIŞ DEMEKTİR'
Sempozyuma katılan ses sanatçısı Edip Akbayram ise kötü bir siyasal konjonktüre sahip Türkiye'nin, içinden çıktığı seçimlerden sonra, geleceğe müspet bakmanın insanın kendini kandırması anlamına geleceğini söyledi. Akbayram, şunları söyledi: "Büyük bir seçim yaşandı. Bu ülkeyi idare eden yönetim zaten 'Ben sanatın içine tükürürüm' diyen bir düşünce. Heykele 'ucube' diyen bir düşünce. Dolayısıyla Türkiye'yi iyi günler beklemiyor. Sanat adına kültür adına ekonomi adına. Bugün elinizi nereye atarsanız atın siyah bir fotoğraf görüyorsunuz.
Dilerim ki yanılırım. Daha çağdaş ülkeyi daha güzel günlere götürecek bir yönetim aklını başına alır da idare eder. Ama durum pek iç açıcı değil. Sanatçılara göre düşüncemi söylemek istersem. Bir ülkenin sanatçısı karamsarlığa düşerse o ülkede her şey tıkanmış demektir. Biz her zaman ışığı sinerjiyi yaşadığımız toplumla olan diyaloğumu aynı şekilde ve aynı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Sanatçı özgürdür, sanatçı doğru bildiği inançları özgürce söylemek, ifade etmek ve toplumla paylaşmak zorundadır. Bize düşen görev şimdi daha çok fazla. Bu ülkeyi seven, evrensellikten çağdaşlıktan bahseden bütün arkadaşlarımızın normalinde üç dört kat daha fazla mücadeleye devam etmesi lazımdır."
'HALK, ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETME OYUNLARINI GÖRMELİ'
Sempozyuma katılan müzisyen Efkan Şeşen, sanatın, ihmal edilmiş, sürekli bir kenara itilmiş ve kurumlarıyla da yok olmayla karşı karşıya kaldığını dile getirdi.
Herkesin aynı yangın içerisinde, aynı acıyı yaşadığını dile getiren Şeşen "Canı yanan bir başkasını yanında görmek istiyor. Madem hepimizin canı yanıyor o zaman hepimiz omuz omuza olacağız." ifadelerini kullandı.
Halkın oynanan oyunlardan çok haberdar olmadığına işaret eden Şeşen "Onlarca yıl ve hatta Cumhuriyet'in getirdiği birikim şu anda yok ediliyor. Dolayısıyla bireysel anlamda da sanat üreten üreticiler, insanlar gerçekten çaresizlikler yaşıyorlar. Dolayısıyla siyasal yaşamda toplumsal yaşamda oynanan birçok oyununda ölümü gösterip sıtmaya razı etme politikalarını dönüp dönüp her alanda oynanması ve bundan ders çıkarılmamasından bıktık." şeklinde konuştu.
'KEFENLERİMİZİ SARIKTA DEĞİL, YÜREKLERİMİZDE TAŞIYORUZ ARTIK'
Oyuncu Osman Genç de sanatçıların özgürce sanat yapamamaktan yakındı. Genç " Sanatçılar özgür iradeleriyle de sanat yapamamakta. İş güvenliği kaygısından, sağlık kaygısından, yaşam kaygısından kaynaklı. Sanatçılarımız bu baskıyı ortadan kaldırmak için bizler ne yapabiliriz diye burada toplanmış bulunuyoruz." dedi
"Tabi ki çok büyük bir endişe yaşıyoruz.' diyen Genç şunları söyledi: "Şöyle düşünün dünyanın bir yerinde değil, uzaydan gelmedik. Bu ülkenin insanları olarak burada yaşıyoruz. Dolayısıyla sağlıktan tutun, güvenlikten tutun, yani iş güvenliğinin yanı sıra yaşam güvenliği dediğimiz. Yarın bize ne olacağını biz de bilmiyoruz.
Bir sabah bizim de başımıza bir şeyler gelebilir. Biz bunu biliyoruz. Bir gün başımıza her şeyin gelebileceğine hazır bir vaziyette aslında, eskiden biliyorsunuz insanlar kefenlerini başlarında, sarıklarında taşırlardı. Dönem değişti, biz yüreklerimizde taşıyoruz artık. Mesele bu. Biz yüreğimizi ortaya koyduk. Umuyorum bir sonuç çıkacaktır."
CİHAN