Sanayiciler yükselen dolara tepkili

Sanayiciler yükselen dolara tepkili
Yılbaşından bu yana dolar karşısında yüzde 10 değer kaybeden TL, dünyada en fazla değer kaybeden ikinci para birimi oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faiz indir” baskısıyla her gün yükselen dolar, dün de 2,62 TL ile rekor tazeledi. Halk ise 1994 ve 2001 ekonomik kriz yıllarında olduğu gibi dolar almak için döviz büfelerine koştu.

Küresel piyasalarda Doların değer kazanması ve içeride Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ekonomi yönetimine yönelik ‘faiz indir’ baskısıyla dolar, TL karşısında 2,6288 liraya yükselerek Rekor tazeledi. Doların her gün yükselerek yeni zirvelere ulaşması piyasalarda “Türkiye her gün devalüasyon yaşıyor.” yorumuna sebep oldu. Ki yılbaşından bu yana dolar karşısında dünyada en fazla değer kaybeden ikinci para birimi TL oldu.

Doların ateşinin yükselmesi üzerine bu yıl 2 Ocak-4 Mart arasında Merkez Bankası piyasayı sakinleştirmek amacıyla 1,8 milyar dolar sattı. Ancak buna rağmen Türk Lirası sadece dün dolar karşısında yüzde 1 civarında değer kaybetti. Yılbaşından bu yana TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı toplamda yüzde 10’u buldu. Bu sebeple reel sektörün döviz açık pozisyonu 185 milyar doların üzerine çıktı. Finans kesiminin zararı 41 milyar lirayı aştı. Gelişmeler üzerine 9 bin 600 işyeri ve 1 milyon 230 bin çalışanı temsil eden Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), iş dünyasının, dolar kurundaki artıştan kaygı duyduğunu belirten bir açıklama yaptı. Nitekim Türkiye, her devalüasyondan sonra bir büyük ekonomik krizle karşılaştı. 1994 yılında yüzde 13,6’lık devalüasyon sonrası ülke ekonomik kriz yaşadı. 2001 krizi de yüzde 39,8’lik devalüasyon sonrasında ortaya çıktı.

Reuters’a göre bu sefer Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başta olmak üzere siyasilerden gelen faiz indirimi baskıları Merkez Bankası’nın geçmişte benzer kur şoklarında kullandığı faiz artırımı seçeneğinin önünde büyük bir engel teşkil ediyor. Bu konuya değinen TİSK yönetimi de, “Merkez Bankası aldığı kararlarla bir denge oluşturmaya çalıştı. Ancak Merkez Bankası’nın kur artışından çekinmesi sebebiyle faiz konusundaki belirsizlik devam ediyor. Bankacılık sektörü fon kullanımında aşırıya kaçarsa, döviz kuru beklenenden hızlı yükselebilir.” açıklamasında bulundu. Türk Lirası’nın dolar karşısındaki değer kaybı sürerken önceki gün Citigroup’un sürpriz şekilde Akbank’taki yüzde 9,9 hissesini satması İstanbul Borsası’nda bankacılık endeksinin yüzde 4’e yakın değer kaybetmesine neden oldu. Analistler bu gelişmenin de etkisi ile piyasalarda gerginlik oluştuğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’ya ‘Faizleri düşür’ çıkışını ilk yaptığı 16 Ocak’ta 2,30 lira olan dolar, baskının Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ı da içine alarak şiddetlenmesiyle birlikte 2,62 lirayı geçti. Kurda 1,5 ayda yaşanan 30 kuruşluk tırmanış özel sektörü ürkütüyor. 16 Ocak’ta 910,8 milyar lira olan toplam dış borç dolardaki artış yüzünden 1 trilyon lirayı aştı. Özel sektörün 632,5 milyar lira olan döviz borcu ise 700 milyar lirayı aştı.

Faiz tartışmalarının ve kur artışının maliyetleri artırdığına dikkat çeken TİSK dün yaptığı değerlendirmede, “Döviz kuru artışları sanayide maliyetleri artırıyor, kâr oranlarını azaltıyor ve fiyatları yükseltiyor.” ifadelerini kullandı. Nitekim kur maliyetlerinin de etkisiyle Şubat 2015’te sanayi sektörünün kapasite kullanım oranı aylık bazda 0,9 puan, yıllık bazda 0,5 puan azaldı. Türkiye’nin döviz kuru artışının sanayide maliyetleri artırdığına dikkat çeken TİSK yönetimi, “Ayrıca Euro/dolar paritesindeki hızlı değişimi de yakından izlemek gerekli, zira Euro’nun göreceli değer kaybı Türkiye açısından ciddi bir soruna sebep oluyor.” açıklaması yaptı. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi’ye göre Euro/dolar paritesindeki her 1 puanlık düşüş ihracatçının cebinden 800 milyon dolar götürüyor. Euro/dolar paritesi dün 1,10 seviyesine düşerken, Euro yılbaşından bu yana dolar karşısında yüzde 9 değer kaybetti.

İflaslar başlar

Ekonomist Bartu Soral: Dolar yükseldikçe reel sektör zarar ediyor. Zarar eden üretim sektörü önce yatırım ve harcamaları durdurdu. Şimdi faaliyetleri yavaşlatmak, işçi ücretlerini kısmak ve ardından işçi çıkarma aşamasında. Bu sürecin devamında iflaslar başlar. Zaten bu yıl içinde bazı büyük şirketlerin iflas erteleme istekleri oldu. Bunlar kamuoyuna yansımadı. Reel sektörde yaşanacak bu daralmanın ardından bankacılık kesimi krize girebilir.

Faiz etkili oldu

Alan Menkul Değerler Yöneticisi Yeliz Karabulut: 2,60 TL’nin üzerine çıkan dolara Merkez Bankası’nın müdahale etmesi beklenebilir. Bu global hareket gibi gözükse de ekonomi yönetimi ile ilgi spekülasyonların da etkili olduğu bilinmekte. Finans kesimi dışındaki şirketlerin borçları 179 milyar dolar, kurlarda yüzde 10’luk bir yükseliş bu şirketlerin 41 milyar TL kur farkı zararı yazmalarına neden oluyor.

Zarar 70 milyar

Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar: Geçen yıl Aralık sonunda 2,32 TL olan dolar kuru 5 Mart itibarıyla 2,60’ı görerek yüzde 12 oranında çok ciddi bir artış gerçekleştirdi. Reel kesim 70 milyar TL ilave borç yükü ile karşı karşıya. Artan kurun borcu artırmasının dışında; şirketlerin bilançolarına kur farkı zararı yazmasına ve vergi gelirlerinde azalmaya sebep verecek. Şirketlerin bu öngörülemeyen borç yükü ister istemez fiyatlara yansıyacak ve talep kısılmasına kadar gidilecek.

Citi de etkiledi

ALB Menkul Kıymetler uzmanı Arda Coşar: Yurtiçinde Merkez Bankası ve siyasi kanat arasında faiz tartışmaları, bu durumun Merkez Bankası faiz politikası üzerinde belirsizlik oluşturması TL üzerindeki kırılganlığı artırdı. Citigroup’un elindeki Akbank hisselerinin satışı yurtiçi piyasalarda gerginlik oluşturdu.

06 Mart 2015 08:13
DİĞER HABERLER