CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, sandık güvenliği ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. "Bir ülke düşünün ki, seçim güvenliğini sağlayamıyor bir ülke düşünün ki sandıklarını koruyamıyor." diyen Atıcı, "Bu ülkeyi yöneten bir hükümet var ve ağlayıp şikayet ediyor. 'Vah ben sandıklarımı koruyamıyorum' diye. Böyle bir ülkede adama gülerler, gülerler yani. Bu kadar güçlü bir hükümet iken 13 sene bu ülkeyi yönetir iken şimdi sandıklarımı koruyamıyorum noktasına gelmek ne kadar acınacak bir durumdur. Bunu sadece AKP'ye acınsın diye söylemiyorum. AKP'nin acınacak duruma düştüğü ve ülkemizi bu duruma düşürdüğü için söylemiyorum. Dünyadaki algımıza bir bakın. Sandıklarını koruyamayan bir Türkiye haline getirildik. Bunun hesabını sormayacak mı vatandaş elbette soracak." diye konuştu.
CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) basın mensuplarının sorularını cevapladı.
Bir gazetecinin, "Cumhuriyet gazetesinin manşetinde AK Parti-CHP koalisyon görüşmelerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili bir ricadan bahsediliyor. Bu iddia ile ilgili ne düşünüyorsunuz?" sorusuna Atıcı, "Bu konu yeni bir konu değil. 4 bakanın Yüce Divana gönderilmesi konusunda kulis bilgileri olarak söylüyoruz 4 bakanın 3'ünün gönderileceği kulislere yansımıştı. Elimizde net somut bir karar olarak değil ama o dönemlerde kulislere yansıyan bilgiler 'evet AKP tabanı da yargılanmasını istiyor. Eğer suçlularla cezalarını çekmelerini istiyor' noktasındaydı. Böyle bir karar alındığı kulislere yansımıştı. Daha sonra Bakan Zafer Çağlayan bir cümle sarf etti. Dedi ki, 'Ben gidersem peşimden de Bilal gelir' bu cümle bana ait değil. Bu cümle basına yansıdı. Direk Zafer Çağlayan'ın ağzından çıkan bir cümleydi ve ertesi gün her 4 bakanında yüce divana gitmemesi yönünde AKP'nin oy kullandığını biliyoruz. Bizim birinci önceliğimiz cumhurbaşkanı ve ailesi değil. Birinci önceliğimiz bu değil. Koalisyon görüşmelerinde genel başkanımız bunun altını çizerek söyledi. Görüşmelerde böyle bir somut cümle geçmedi. Ancak dolaylı yollarla bu konu CHP'ye iletildi. Dolaylı yollar derken artık işin oluru ve olmazı da vardır. Parçaları bir araya getirmek sizin görevinizdir. Parçaları bir araya ben getirdiğimde bunun hiçte uzak bir olasılık olmadığını çok net bir şekilde görüyoruz. Ama CHP stratejisi gereği hiçbir şekilde kişilerle uğraşmamaktadır. Suç işlenmişse kim işlediyse mutlaka peşini bırakmayacaktır. CHP'nin birinci amacı Türkiye'nin hükümetsiz kalmamasıdır. Yoksulluk ve fakirlikle mücadele etmektir. Türkiye'ye rahat bir nefes aldırmaktır. Bunu engellemek isteyenler varsa da bağımsız yargı çerçevesinde ne yapılacaksa yapılır. Ama böyle bir şeyin koalisyon görüşmelerinin bir şartı olarak geldiği söylememiz doğru olmaz." cevabını verdi.
"13 SENE BU ÜLKEYİ YÖNETİR İKEN ŞİMDİ SANDIKLARIMI KORUYAMIYORUM NOKTASINA GELMEK NE KADAR ACINACAK BİR DURUM"
Başka bir gazetecinin, "Sandıkların taşınması tartışması devam ediyor. bunun hukuki olarak alt yapısı olmadığı ve Meclis'ten kanun çıkarılması gerektiği dile getiriliyor. Neler söylersiniz?" sorusuna Atıcı, "AKP niçin sandıkların taşınmasını istiyor ve sandıkların nerelerden taşınmasını istiyor. Bu soruları sorarsanız ipucu burada gizlidir. Erzincan'dan hiçbir olay olmamasına rağmen sandıkların taşınmasının istenmesinin arkasındaki gerçeklerin sizlerin kamuoyuyla paylaşması gerekir. Burada çok az bir oyla AKP'nin CHP'ye bir 'milletvekili kaptırdığı' zaten bizim bir vekilimiz vardı şimdi bir manevra ile ikinci milletvekilini almaya çalıştığını görmek hiç zor olamasa gerek. Bunun için alim olmaya gerek yok. Bir ülke düşünün ki, seçim güvenliğini sağlayamıyor bir ülke düşünün ki sandıklarını koruyamıyor. Bu ülkeyi yöneten bir hükümet var ve ağlayıp şikayet ediyor. 'Vah ben sandıklarımı koruyamıyorum' diye. Böyle bir ülkede adama gülerler, gülerler yani. Bu kadar güçlü bir hükümet iken 13 sene bu ülkeyi yönetir iken şimdi sandıklarımı koruyamıyorum noktasına gelmek ne kadar acınacak bir durumdur. Bunu sadece AKP'ye acınsın diye söylemiyorum. AKP'nin acınacak duruma düştüğü ve ülkemizi bu duruma düşürdüğü için söylemiyorum. Dünyadaki algımıza bir bakın. Sandıklarını koruyamayan bir Türkiye haline getirildik. Bunun hesabını sormayacak mı, vatandaş elbette soracak. Geçen hafta Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) toplantısına gittik orada bu konu gündeme geldi. AGİT çok güçlü bir heyetle Türkiye'deki seçimleri izleme kararı aldı. Orada bir tane AKP vekili yoktu. 4 AKP'den 2 CHP'den, 1 MHP'den ve 1 HDP'den milletvekilleri görevlendirildik. İşi çıkanın yerine başkanı gelir. 258 milletvekilinden bir tek AKP vekilinin AGİT'e katılmamasını siz değerlendirin. Vekil listelerinin YSK'ya teslim edileceği Cuma günü Moğolistan'daydık. AKP'den kimse Türkiye'yi bırakıp da listelere girememe ihtimalini düşünerek 'meydanı boş bırakmamak için' oraya gelmemeyi tercih ettiler. Orada bize yöneltilen Kıbrıs, Ermeni Meselesi, terör ve göçmen meselesi ile ilgili tüm soru ve saldırılara hükümet penceresinden durum böyle, diğer cepheden durum böyle diye cevap vermek ve ülkemizi korumak durumunda kaldık." cevabını verdi. CİHAN