CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yakasına Srebrenitsa’daki kadınların gönderdiği Srebrenitsa çiçeği takan Kılıçdaroğlu, konuşmasına yargı bağımsızlığının önemine değinerek başladı. Kılıçdaroğlu’nun gündeminde İsrail’le yapılan ‘ilişkilerin normalleşmesi’ anlaşması ve Suriyelilere ‘vatandaşlık’ verileceğine dair Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları da vardı. CHP liderinin açıklamalarından satır başları şöyle:

“Yargının siyasallaşması en büyük tehlike. Adaletin bağımsız olması gerekir. Amaç ne? Niçin Yargıtay, Danıştay üyeleri görevden alınıyor. Yerine başkaları atanacak çünkü yargıyı, yürütme organının emrine almak istiyorlar. Bir yerlerden talimat alacak yargı. Ona göre karar verecek. Hitler döneminde Hans Michael Frank yargıçlara, şunu söylüyor; Verdiğiniz her kararda önce kendinize şunu sorun; benim yerimde Führer olsa nasıl karar verirdi! Şimdi yapılmak istenen benim yerimde Saray’daki olsaydı nasıl düşünürdü! Yargıyı bu hale getirmek istiyorlar. Bu Türkiye için tam bir felaket olur. Darbe dönemlerinde bile yargı ile bu kadar oynanmadı.”

“Gelen bilgiler iç açıcı değil. Saray’dan hakimleri davet ediyorlar. Bazen sabaha karşı 3’te, 4’te. Hakimlere, soru soruyorlar elde etmeye çalışıyorlar. Vicdanı olan hakimlere sesleniyorum; Bir diktatör bozuntusunun tutsağı olursanız tarih sizi affetmez. Bu iş, çay toplama işine benzemiyor. Bu Türkiye’nin demokrasisi, geleceği ile ilgili. Kanuna karşı hile yapılmak isteniyor. Nasıl olsa geriye doğru çalışmaz deniliyor. Yargı kendi güvencesini, siyasetin bütün ayak oyunlarına rağmen korumalı. Aynı çukurun içine düşmemeli. Düşerse lekeyi kimse ayıklayamaz.”

“20 milyon Dolar’a Türkiye’nin özgürlüğü, iradesi, saygınlığı İsrail’e satıldı. İsrail’in Gazze üzerindeki egemenliğini Türkiye tanımış oldu. Bunlar da Müslüman geçiniyor değil mi? Bunlar Türkiye’nin çıkarlarını savunuyorlar değil mi? Öyle anlaşıldı ki Bunlar kendi, ailelerinin çıkarları için yeri geldiğinde Türkiye’yi de satarlar ve sattılar. Tam bir teslimiyet anlaşması” dedi.

“İHH itiraz edecek gibi oldu. Erdoğan, fırçasını attı. ‘Yardım götürürken dönemin başbakanına mı sordunuz’ dedi. Bunlardan tık yok. Bir yerden besleniyorsan oraya mahkum olursun. Vakıfsan beslenmeyeceksin yuları takarlar. Teslim oldular. Oysa izni Erdoğan vermişti. Büyük lokma ye, büyük söz konuşma. Büyük lokmanın çok daha ötesinde malı götürdüler. Ama ettikleri büyük lafların tamamının altında kaldılar. Tükürdüler, tükürdüklerini yalattılar.”

Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’deki Suryelilere vatandaşlık ve TOKİ’den ev verileceğine dair açıklamalara da tepkiliydi. Referandum çağrısı yapan Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı: “Suriyelilere karşı değilim, misafirimiz. Ama niye vatandaşlık veriyoruz? Eğer bunları alırsanız Türkiye’nin sosyal dokusu bozulacak. Böyle bir açıklama için aklını peynir ekmek ile yemek gerekir. Büyük kentlerde Gettolar oluşacak ve bu kamplaşmalara gerilimlere yol açacak. ‘TOKİ konutlarını vereceğim’ diyorsun. Suriye’de yıkılan evler var. İlla yapacağım diyorsan, o zaman gel kardeşim bir referandum yapalım, millete soralım. Hodri meydan. Vatandaş Suriyeliye kızıyor. Bu yanlış. Suriyeliye niye kızıyorsun. Suriyeliyi başına musallat eden hükümete kızacaksın.”