Habertürk yazarı Nagehan Alçı, geçtiğimiz günlerde Bilal Erdoğan'la beraber gezip PR yazısı yazdığı Ahlat'taki yeni sarayıyla ilgili yazılarına devam ediyor.
Alçı son yazısında Tayyip Erdoğan'ın saray yapmasını savunarak "Fakat ben Ahlat külliyesinin o bölgenin refahını artıracak son derece faydalı bir kamu yatırımı olduğunu net şekilde gördüm. Malazgirt’in de refah seviyesine müthiş katkıda bulunacak. Bölgedeki diğer ilçelere de. İç turizm olarak da o bölgeye bir hareket getireceği kesin." yorumunda bulundu.
Alçı, "O fotoğrafları gören, büyük oranda hükümete muhalif görüşlere sahip bir gazeteci arkadaşım, “Az bile yazmışsın, bu ne yahu? Tevazuyu abartmışlar. Serdar Gülgün’e teslim etselerdi saray gibi saray olurdu” diye mesaj gönderdi. O da linç edilmesin diye ismini yazmıyorum…" diye yazdı.
Nagehan Alçı'nın "Ahlat ve akıl tutulması" başlığıyla yayımlanan bugünkü yazısının bir kısmı şöyle:
"Geçen cuma yaptığım Ahlat-Malazgirt-Van seyahati vesilesiyle bir kez daha gördüm. Maalesef Türkiye’nin yaşadığı bu polarizasyon akıl ve sağduyu kavramlarını toplum olarak tamamen elimizden almış durumda.
Hangi kesimden gelirsek gelelim bu noktada özeleştiri yapmak mecburiyetindeyiz.
İtiraf edeyim, gitmeden önce benim de kafamda Ahlat’ta ziyaret ettiğim Cumhurbaşkanlığı Köşkü ile ilgili birçok soru işareti vardı.
Böyle bir yapının inşasını ekonomik bir canlılık üretmesi mümkün olmayan verimsiz bir kamu harcaması olarak görüyordum.
Hatta Ahlat’a davet edilirken de bu yönde düşüncelerim olduğunu ifade ettim.
O seyahatten sonra bu fikrimi değiştirmemiş olsam aynen yazardım.
Benim orada gördüklerimi övmek gibi bir mecburiyetim kesinlikle yok.
Fakat ben Ahlat külliyesinin o bölgenin refahını artıracak son derece faydalı bir kamu yatırımı olduğunu net şekilde gördüm.
Zaten hangi partiyi desteklerse desteklesin o bölgedeki herkes bu yatırımdan çok memnun. Malazgirt’in de refah seviyesine müthiş katkıda bulunacak. Bölgedeki diğer ilçelere de. İç turizm olarak da o bölgeye bir hareket getireceği kesin.
Bu vesile ile ulusal medya tarafından adeta unutulmuş Ahlat ve çevresi şimdiden Türkiye’nin dikkat çeken bir noktası haline geldi.
Pazar günü yayınlanan yazının ardından bölgeden kaç teşekkür telefonu ve e-mail’i aldığımı görseniz ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız…
Bir zamanlar dünya medeniyetlerinin beşiklerinden biri olan ama yıllar önce üzerine ölü toprağı atılmış bir kültür hazinesinin oksijen borusu olarak gördüm ben o yapıyı.
Ahlat’ta ne doğru dürüst bir iş hayatı var, ne insanları oraya çekecek bir altyapı… Tek bir eli yüzü düzgün otel dahi yapan olmamış buraya…
Hamasete geldi mi mangalda kül bırakmadığımız Malazgirt de o kadar yoksul ki... Maalesef bu şehirlerimiz hak ettikleri refah seviyesinden çok uzaklar.
Halbuki inşa edilen külliye açıldığında ve geçen yazıda da anlattığım Selçuklu mezarlığı UNESCO listesine 2022’de girdiğinde ziyaretçi akını olacak.
Böyle bir iktisadi hareketlenme yaratmak bölgeye belli ölçüde refah getirmez mi?"