AKP'ye yakınlığı ile bilinen büyük bir şirketin, Aydın ve Antalya'da inşa edilecek şehir hastaneleri ihalesinden aniden çekilme kararının perde arkasında olup bitenler aslında bir başka gelişmenin de göstergesi.
Gazeteduvar'dan Bahadır Özgür, "Bir ihalenin perde arkası: Büyük ‘yandaş’ niye çekildi" başlıklı yazısında, şirketin iki yıldır ihaleye hazırlandığı ve Arap bankalarından yüklü kredi bulduğu iddialarına dikkat çekti.
Özgür, ihalenin perde arkasında bambaşka bir hikaye bulunduğunu belirtti ve "Bir dönemin kapandığını anlatan, kamu kaynaklarıyla büyütülen şirketlere teslim edilen hizmetleri bekleyen muhtemel çöküşü işaret eden bir hikaye…" diye ekledi.
Şehir hastanelerini genelde, 'Saray'ın inşaatçısı' olarak bilinen Rönesans Holding'in aldığını hatırlatan Özgür, yazısını şu satırlarla sürdürdü:
"Şehir hastanelerini alanların çoğunu kamuoyu yakından tanıyor. Mesela Saray’ın inşaatçısı Rönesans Holding ya da 1 milyar dolarlık kredi borcunu yapılandırma peşinde koştuğu söylenen Gama İnşaat gibi. Aydın ile Antalya ihalesine de AKP döneminde ‘yandaş sermaye’ düzeninin kurucusu sayılabilecek büyük bir şirket talipti. Malum, yasal kısıtlılık. Ancak tahminleri daraltmak için ‘havuz medyası’nın da mimarı olduğu ipucunu verelim yeter.
Şirketin ihaleleri almasına kesin gözüyle bakılıyordu. Fakat kur şoku, erken seçim derken planlar aksadı. Ve sonunda ekonomi kulislerine ilginç bir haber düştü. İddiaya göre, şirketin yönetim kurulu geçen hafta yaptığı toplantıda iki şehir hastanesi ihalesinden çekilme kararı aldı. Kolin’in havalimanından çekilmesinin ardından bu şirketin de iki yıldır hazırlandığı ihaleden çıkılması büyük sürprizdi doğrusu. Zira, ihaleleri yakından takip edenler bilir ki, böyle devasa kamu projeleri gönüllü olsun olmasın belli şirketlere pay edilir. Bir büyük vurgunla klasman atlamak isteyenler koşa koşa giderler ama bir de ince eleyip sık dokuyanlar vardır. Pek de gönüllü olmayanlar için iş, iktidarın biçtiği bir nevi ‘vatani görev’ gibidir…"
Şirketin inşaat işlerinin büyük bölümünün yurtdışında olduğuna değinen Özgür, çekilme motivasyonunun Kolin ile aşağı yukarı aynı olduğuna değindi ve kriz nedeniyle riskin her geçen gün arttığına vurgu yaptı.
"Şehir hastaneleri verilen garantilerle birlikte uzun vadede kârlı bir iş. Toplam yatırım miktarı 10 milyar doları bulan 18 şehir hastanesi için devletin 25 yılda ödeyeceği kira bedeli 30 milyar doları aşıyor. Hizmet ücreti, tesis gelirleri vb. hariç tabi. Ancak sorun da burada başlıyor" yorumunu yapan Özgür, inşaat maliyetinin 250 milyon dolara kadar ulaştığını ancak işletmenin esas büyük sorunu oluşturduğuna değindi. İşletme maliyetinin 25 yılda 2 milyar dolara ulaştığını ifade eden Özgür, "İhaleleri alanların neredeyse tamamının inşaatçı olduğu düşünüldüğünde, hizmetler için başka şirketlerle, taşeronlarla anlaşmaların yapılması mecburi. Böylece örümcek ağı gibi bir sistem çıkıyor ortaya. Köprüye, otobana yazar kasa koymaya benzemiyor yani" yorumunu yaptı.
Özgür, çekilme kararına ilişkin şu tespitleri sıraladı:
"Çekilme kararının perde arkasında da, maliyetlerin krizle birlikte katlanacağını öngörmesinin ve işin karmaşıklığının yattığını tahmin etmek zor değil. Nitekim Arap bankalarından yüklü miktarda kredi bulduğu söyleniyordu. Ne var ki, o kredinin kur şokuyla nerelere varacağının anlaşılması ve daha önemlisi önümüzdeki süreçte yeni şoklar beklenmesi, ihaleden vazgeçmek için yeterli sebepler.
Ayrıca taahhütlü işlerin parasının ödenmesi konusunda gelecekte ortaya çıkabilecek sorunlar da aklının bir köşesini kurcalıyordur muhakkak. Ne de olsa 25 yıl uzun bir süre ve atılan imzanın garantisi siyasi ve ekonomik istikrara fazlasıyla bağlı. Şimdilerde küçük ve orta boy kamu müteahhitlerinin yaşadığı hak ediş problemi ya da ilaç şirketlerinin ‘resmi’ baskıyla alacaklarından yüzde 25 iskontoya gitmek zorunda kalması, ileriye dönük bir şeyler anlatıyordur."