"Sizce, Cumhurbaşkanı bu tavrı ile ülkenin istikbalini mi, yoksa AKP'nin istikbalini mi önceliyor?"
Demokratikleşme gibi otoriterleşme de domino etkisi yapan bir süreçtir.
Birazcık demokratikleşip reformların tadını alan halk karşısında duramayacağınız gibi birazcık hukukun dışına çıkıp otoriterleştiğiniz gibi dilediğiniz zaman tekrar hukuk ve demokrasiye dönemezsiniz. Ne demokratikleşme ne de otoriterleşme bir arkadaşa bakıp çıkılabilecek basitlikte tercihler değil. Mevcut aktörler ve tercihleri ile AKP hiçbir zaman geçmişte elde ettiği büyük sandık başarılarını tekrarlayamayacak. AKP'nin istikametini belirleyen ve demokrasiye ancak ulaşmak istedikleri hedefe varacak tramvay kadar inanan oligarşik dar yapı, Türkiye'de Bass yapılanması gibi seçimlerin sembolik olduğu 3. sınıf bir Ortadoğu rejimini ikame edeceklerine inanmışlardı. Arap uyanışı ile bastırılmış tüm Makyavelist İslamcı reflekslerine hakim olamayan bu kitle ile Türkiye'nin yolları ayrılmaya başladı. Tedirginlik verici gidişatı görerek AKP gemisinden önce liberaller, daha sonra demokrasi endişesi taşıyan cemaatler, son olarak da 7 Haziran'da Kürtler büyük ölçüde indi. AKP'den kopan Kürt oylar ödünç olarak vekaleten HDP'ye gitmiş olsa da bu kitlenin AKP'den asaleten koptuğunu söyleyebiliriz. Otoriterleşerek derin bir girdaba giren iktidarın başladığı noktaya geri dönme ihtimali olmadığı gibi, iktidar gemisinden inen seçmen kitlelerinin de tekrar AKP'ye geri dönme ihtimali bulunmuyor. Ülkenin kendisine muhtaç olduğu tezi ile fütursuzca hatalar yapan AKP kurmaylarının bundan sonra periyodik olarak itiraflarını dinleyeceğiz.
Erken seçim ne kazandıracak?
Meclis başkanlığını ele geçirdikten sonra derin bir nefes alan AKP ve Saray, hükümet kurma görevi Cumhuriyet tarihinde rekor sayılacak bir gecikme ile Davutoğlu'na verildikten sonra ısrarla koalisyon beklentisi içine girilmemesi gerektiği tezini savundu. Ülkede huzurun tesisi için en önemli rolü oynaması gereken ve memleketi iktidarsız bırakmamak için azami gayret sarf etmesi kaçınılmaz olan Cumhurbaşkanı, mütemadiyen yeni bir seçimi telaffuz etmeyi tercih ediyor. Sizce, Cumhurbaşkanı bu tavrı ile ülkenin istikbalini mi, yoksa AKP'nin istikbalini mi önceliyor? Batılı bir atasözü “deneyen kaybedebilir, denemeyen kaybetmiştir” der. Kısa vadede Türkiye'de vuku bulacak seçimlerde tek başına iktidar olma ihtimali olan tek parti AKP. Fotoğraf bu kadar açıkken başbakanlığı bile kabul etmeyen MHP'nin meydan okuyarak erken seçim tarihi telaffuz etmesi akıl, mantık ve strateji ile izah edilebilir mi? Meclis başkanlığının AKP'ye geçtiği dakika, Türkiye fiilen yeni seçim sath-ı mailine girmiştir. Yeni bir seçimden farklı bir sonuç çıkartmak için çok farklı hamleleri gerçekleştirmek gerektiğini en iyi bilen parti AKP, kendince kusursuz bir planı uygulamaya çalışıyor. IŞİD ile mücadelede İncirlik'i gümüş tepside “üst akıl” ABD'ye sunan karar alıcılarımız, artan terör eylemleri karşısında PKK ile çatışarak HDP'nin altındaki ödünç oylardan dokunmuş halıyı da çekme gayretinde.
(...)