Samanyoluhaber.com yazarlarından Arif Asalıoğlu, Ukrayna-Rusya savaşı merkezli gelişmeleri değerlendirdi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın, “Ukrayna için büyük plan” olarak son haftalarda müzakere masalarına gelen maddelere bakıldığında, dördüncü yılında olan savaşın kazananı Rusya denilebilir. Donetsk, Lugansk, Zaporojye ve Herson bölgeleri fiili olarak Rusya’da kalacak; Ukrayna’nın NATO üyeliği olmayacak; Kırım, Rusya Federasyonu toprağı olarak tanınacak ve yaptırımlar kaldırılacak. Bu hususlar Kremlinin üzerinde durduğu temel maddelerdi. Gözüken o ki Moskova yönetimi amacına ulaştı.
Trump’ın Ukrayna kriziyle ilgili sunduğu nihai barış planının detayları, Reuters haber ajansı tarafından kamuoyuna açıklandı. Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff tarafından 17 Nisan’da Paris’teki müzakerelerde Avrupa ülkelerine sunulan bu teklif, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşı sona erdirmeyi ve kapsamlı bir uzlaşıyı hedefliyor. Plan, taraflara kalıcı ateşkes çağrısı yaparken, her iki ülkenin de barış süreci kapsamında çeşitli siyasi ve toprak tavizlerine razı olmasını öngörüyor.
Kırım Rusya’nın ve Ukrayna’nın NATO üyeliği ihtimali yok
Ukrayna’ya güvenlik garantisi veriliyor ama NATO üyeliği ihtimali kalmıyor. ABD ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere bazı devletler Ukrayna’ya güvenlik garantisi sağlayacak. Ukrayna’nın Avrupa Birliği üyeliğine adaylık hakkı saklı kalacak. ABD ve Ukrayna arasında ekonomik iş birliği ve doğal kaynakların ortak kullanımı öngörülüyor. Ayrıca Ukrayna’nın yeniden inşası için finansal destek sağlanacak.
Bu plana göre Kiev, uğruna savaştığı bütün bölgelerden vazgeçmesi gerekiyor. Ayrıca ABD, Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu resmen tanıyor. Trump bir dergiye verdiği mülakatta Rusya'nın 2014 yılında bir referandum sonucunda kendisine bağladığı Kırım'ın Rusya'da kalacağını açıkladı. ABD, Rusya’nın kontrolündeki Donetsk, Luhansk, Zaporoje ve Herson bölgelerini fiili olarak tanıyacak. Harkov bölgesinde bazı alanlar ile Zaporoje Nükleer Santrali Ukrayna kontrolüne geçecek. Ukrayna, nehir boyunca serbest geçiş hakkına sahip olacak, ayrıca Kakhovka Barajı ve elektrik dağıtımı ABD gözetiminde iki taraf arasında paylaşılacak.
Anlaşıldığı kadarıyla bu plan üzerinde en son geçen hafta Moskova’da gerçekleşen, Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Putin arasındaki görüşmede mutabık kalındı. Bilindiği üzere Putin ve Witkoff, daha önce de üç kez bir araya gelmişti. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Başkan Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff’u Kremlin’de kabul etti,” dedi. Görüşmeye, Putin’in dış politika danışmanı Yuri Uşakov ve Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) Başkanı ve aynı zamanda devlet başkanının ticaret ve yatırım iş birliği özel temsilcisi olan Kirill Dmitriyev de katıldı.
Witkoff, görüşme öncesinde Kirill Dmitriyev ile ayrı bir toplantı yaptı. Taraflar arasında, özellikle Ukrayna’daki savaşın çözümü ve ticari-ekonomik iş birlikleriyle ilgili konuların ele alındığı bildirildi. Kremlin, daha önceki görüşmelerde Ukrayna’daki durumun da masaya yatırıldığını belirtmiş, ancak detay vermekten kaçınmıştı. Peskov, müzakerelerin “son derece karmaşık” olduğunu vurguladı ve sonuçların hemen beklenmemesi gerektiğini ifade etti.
Trump, Rusya’nın Ukrayna ile süregelen savaşı durdurmak adına “oldukça büyük tavizler” vermeye hazır olduğunu söyledi. Açıklama, Trump’ın Beyaz Saray’daki Oval Ofis’te Norveç Başbakanı Jonas Gahr Store ile gerçekleştirdiği görüşmede geldi. Trump, Moskova’nın hangi tavizleri vermeye hazır olduğu sorusuna, “Savaşı durdurmak. Tüm ülkeyi işgal etmekten vazgeçmek,” yanıtını verdi. Trump, Ukrayna’nın şimdiye kadar “çok fazla toprak kaybettiğini” vurgularken, Kırım konusuna da değinerek “Kırım’ı geri almak çok zor olacak,” dedi. Bu esnada Demokratlara da bir gönderme yaparak, yarımadanın 2014 yılında, dönemin ABD Başkanı Barack Obama zamanında Rusya’ya bağlandığını hatırlattı.
Zelensky çılgına döndü!
Trump'ın bu flaş ifadelerinin ardından Ukrayna Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ukrayna topraklarının hiçbir bölümününün Rusya'ya ait olarak tanınmayacağını belirtti. Ayrıca barış görüşmelerinin dayandığı ilkelerde de bir değişiklik olmadığı kaydedildi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Beyaz Saray yönetiminin Kırım'ı Rusya toprağı olarak tanımaya hazırlandığı haberleri sonrası adeta çılgına döndü. Ukraynalı lider, eski ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun 2018 yılında yaptığı “ABD, Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu asla tanımayacak” şeklindeki açıklamasını hatırlattı.
Zelenskiy, ABD, Birleşik Krallık, Almanya ve Fransa temsilcilerinin katıldığı Londra’daki görüşmelere dair yaptığı açıklamada, tüm tarafların görüşlerini dile getirdiğini ve saygıyla karşılandığını belirtti. İlk olarak dışişleri bakanları düzeyinde planlanan toplantı, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun katılımı iptal etmesinin ardından daha düşük bir düzeye çekildi. Ukrayna lideri, “Ukrayna, Anayasası doğrultusunda hareket edecektir. ABD başta olmak üzere ortaklarımızın da kendi net kararlarına uygun davranacağına eminiz” dedi.
Trump ise Zelenskiy’nin çıkışına tepki göstererek, “Ukrayna 2014’te Kırım için savaşmadı” dedi. Trump, Ukrayna’ya kimsenin Kırım’ı tanımasını talep etmediğini belirterek, Zelenskiy’nin açıklamalarını “barış sürecine zarar veren” ifadeler olarak değerlendirdi. Ayrıca Beyaz Saray, Zelenskiy’nin basına yaptığı açıklamalarda ABD’nin barış planını eleştirmesini “kabul edilemez” olarak değerlendirdi. Başkan Donald Trump’ın sabrının tükendiğini vurgulayan Beyaz Saray Sözcüsü Caroline Leavitt, “Zelenskiy müzakerelerin detaylarını kamuoyu önünde konuşmamalı” dedi. Leavitt yaptığı açıklamada, “Müzakereler kapalı kapılar ardında yürütülmeli. Başkan Trump’ın ulusal güvenlik ekibi, danışmanları bu savaşı sona erdirmek için büyük çaba harcadı. Amerikan vergi mükellefleri bu süreç için milyarlarca dolar ödedi. Artık yeter. Başkan hayal kırıklığına uğradı, sabrı tükeniyor” ifadelerini kullandı.
Avrupa ve Kiev Endişeli
ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna kriziyle ilgili sunduğu çözüm önerilerinin, özellikle Avrupa’daki müttefikleri arasında ciddi endişelere yol açtığı bir gerçek. Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık, Ukrayna’nın “kırmızı çizgilerini” tamamen çiğnemeden bir uzlaşma yolu bulmak istiyor. Ancak yeni gelişmeler Kiev’in bazı topraklardan vazgeçmesine neden olacak. Kiev’in endişeleri de The Wall Street Journal tarafından doğrulandı. Bazı Ukraynalı yetkililer, Trump’ın müzakereleri sabote etmekle suçlayabileceği ve bu durumun Ukrayna’ya yapılan askeri yardımı tehlikeye atabileceği konusunda kaygılı. Amerikan CNN televizyonunda yer alan habere göre Paris’te geçtiğimiz hafta sunulan ve Trump yönetiminin şekillendirdiği teklif, Kiev’in ciddi tavizler vermesini öngörüyor.
Doğu Avrupa’dan bir diplomat CNN’e yaptığı açıklamada, bu tekliflerin “uluslararası hukukun temel ilkelerini sarstığını” ve “Avrupa’da hiçbir ülkenin artık güvende hissedemeyeceği” anlamına geleceğini vurguladı. Aynı diplomat, “Bu, NATO üyesi olup olmamaya bakılmaksızın tüm ülkeler için tehlikeli bir emsal olur” dedi. Asya’daki müttefiklerin de ABD’nin önerilerine karşı benzer endişeler taşıdığı belirtiliyor. İsmini açıklamayan bir Asyalı diplomat, “Çin tüm bu süreci izliyor. Trump yönetimine bu konuda uyarılarımızı yaptık. Rusya’nın ödüllendirilmesi gibi bir izlenim oluşması bizi endişelendiriyor” ifadelerini kullandı.
Sonuç olarak Washington’un ağırlığını koyduğu ve AB liderlerini kara Kara düşündüren ve Kiev’i çok ciddi anlamda zora sokan bu maddelere bakıldığında Kremlin yönetimi Batı ile mücadelede amacına ulaştı diyebiliriz. Washington’u bu tercihe iten en önemli motive, Rusya ile Çin arasındaki stratejik iş birliğini zayıflatmak ve Moskova’yı Batı’nın yörüngesine geri çekmek amacı olsa gerek. Ayrıca ABD ve Rusya arasında enerji dahil çok sayıda ikili ilişki konuları bulunuyor. Bundan dolayı ABD, Rusya’ya yönelik 2014’ten bu yana uygulanan yaptırımların kaldırılmasını istiyor. Ayrıca iki ülke arasında, enerji ve sanayi alanlarında yeni ekonomik ilişkiler de kurulacak. Pragmatik dünya!