Savcılık, eski Bakan Bayraktar'ın yolsuzluk ve Yüce Divan oylamasıyla ilgili açtığı hakaret davalarını 'Basın özgürlüğü' diyerek reddetti.
AİHM kararlarına vurgu yapan savcı, "Haber verme ve eleştiri hakları, ifade özgürlüğü hakkı içerisindedir” dedi.
Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın yolsuzluk iddiaları ve Yüce Divan oylamasına ilişkin haberlere açtığı hakaret ve iftira davasından takipsizlik kararı çıktı.
Savcı Sıddık Çinko’nun verdiği kararda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları çerçevesinde basın özgürlüğü vurgusu dikkat çekti. Kararda, "AİHM’in yerleşik uygulamalarında, basının kamu bekçisi rolü ve kamuoyunun gözü kulağı olma işlevine işaret edilmiştir" denildi.
Kararda, Basın Kanunu’nun “basın özgürlüğü” başlıklı 3. maddesine atıfta bulunularak şöyle denildi: “Basın özgürlüğü bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içermektedir. Söz konusu haklardan birisinin kullanılması suretiyle yapılan yayınlama fiilleri her ne kadar bir suç tipini gerçekleştirse de bu suç fiilinin hukuka uygun olması sebebiyle suç oluşturmaz.”
DENETİM BASININ GÖREVİ
AİHM kararlarından örneklere yer verilen kararda, öne çıkan bazı bölümlerde basın özgürlüğüne ilişkin şu tespitler dikkat çekti:
- Toplumun genelini ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken olaylar hakkında bilgi verme, toplumun bu hususlar üzerinde düşünmesini sağlama, toplumda yaşayan bireylerin farkındalığını artırma ve yine kamuoyunu ilgilendiren konularda eleştirme ve bu suretle denetleme, aynı zamanda basına verilmiş bir görev niteliğindedir.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
- Basın özgürlüğü kapsamında ifade edilen haklar aynı zamanda basına verilen bu görevin yerine getirilmesini sağlama açısından da vazgeçilmez niteliktedir.
- Haber vermek hakkı, haberi öğrenme, toplama, verme ve yorumlama haklarını da içermektedir. Haber verme ve eleştiri hakları aynı zamanda ifade özgürlüğü hakkı içerisinde yer alan onun bir kullanılış biçimini oluşturan haklardır.
ELEŞTİRİ SERT OLABİLİR
- AİHM’in yerleşik uygulamalarında, basının kamu bekçisi rolü ve kamuoyunun gözü kulağı olma işlevine işaret edilmiştir. Bu rol kapsamında ağır ve hırçın eleştirileri ile eleştirilenlerin üstlendikleri görev sıfatları gözetilerek herkese nazaran daha çok eleştiriye maruz kalabilecekleri kabul edilmektedir.
- Eleştirinin doğası gereği sert ve haşin olması beklenmelidir.
SİYASETÇİLER DAHA FAZLA HOŞGÖRÜ GÖSTERMELİ
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İhsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 10. maddesi'nde yer alan ifade özgürlüğünün ‘sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen haber veya fikirler için değil aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler içinde uygulanacağını, bunların çoğulculuğunun, hoşgörünün ve açık fikirliliğinin gerekleri olduğu, bunlar olmaksızın demokratik toplum olunamayacağını kapsadığını’ ifade etmektedir.
- AİHM, siyasetçilerin diğer bireylere göre daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiği, siyasi itişmeler arasındaki ifadelerin hakaret suçunu oluşturamayacağı, politik eleştirilere karşı daha şiddetli eleştirilerin beklenmesinin gerektiği hususunda karara varmıştır.”