Savcı Takçı'dan çarpıcı savunma

Savcı Takçı'dan çarpıcı savunma
Savcı Aziz Takçı’nın Adana 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nde soruşturma sürecini baştan sona anlattı.

Savcı Aziz Takçı’nın Adana 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nde 7 Mayıs’ta yaptığı tarihi savunmaya GriHat ulaştı. Takçı soruşturma sürecini baştan sona anlattı. Savcı Takçı TIR’ların MİT’e ait olduğuna dair dosyada yazı bulunmadığını, kendisinin MİT’e yazdığı müzekkerelere de cevap verilmediğini söyledi. Öte yandan, TIR’lardaki şahısların sivil olduğunu ve arama kararının bu TIR’lara yönelik olduğunu söyledi.

Gri Hat'tan Arzu Yıldız'ın haberine göre, diğer MİT’çilerin içerisinde bulunduğu araçla ilgili arama kararı bulunmadığını belirten Takçı, MİT’e ait olduğuna dair yazı yokken TIR’lar nasıl MİT TIR’ları oluyor diye sordu. Takçı Gidip orada malzemelere baktım ben de teyit ettim , ağzına kadar çakılı silah ve mühimmat 155’lik top mühimmatı , uçaksavar mühimmatı , başka değişik çaplı ebatlarda mühimmat, dende gördüm” dedi.

İşte Takçı’nın savunmasının tamamı:

Öncelikle burada birlikte yargılanmaktan şeref duyduğum meslek büyüklerime başta onları selamlayarak sonra bizimle birlikte yasal bir görevi ifa ettiği için ve yasa dışı siyasi iktidar emirlerini dinleyip bir yasal soruşturma olması gerektiği şekilde Cumhuriyet Savcısının adli emirlerini dinlediği için sırf görevini yaptığı için burada yargılanan diğer arkadaşlarımı selamlıyorum. Sizlere zahmet verdiğimiz için de özür diliyoruz kusura bakmayın. Özür diliyoruz. Şayet o gün korkak pısırık savcılık nosyonundan yoksun bir savcı olarak , zengin sofrasında ziftlenen siyasal iktidarın veya siyasal parti temsilcilerinin , ilçe başkanlarının affedersiniz bir taraflarında gezip nema kurtarmaya çalışan birisi olsaydım ve bugün pısırık ve korkak bir savcı olarak bana gelen ihbarlar ya da bu ihbarlar başımı ağrıtır deyip kafamı çevirseydim. Bugün hiç kimse burada olmayacaktı. Günün bu saatinde bu eziyetleri hiç kimse çekmeyecekti. Bundan dolayı bu rahatsızlığı size verdiğim için kendimle gurur duyuyorum.

“Sizler ya burada tarihe not düşeceksiniz ya da kendi iddianamenizi yazacaksınız”

Şu anda burada bir sorgu yapılmıyor. Sizi tenzih ederek söylüyorum bu tutuklamanın yeminini birileri bundan 1,5 sene önce yapmıştı. Çeşitli yollarla da bize ulaşmıştı. Yakın zamanda HSYK’yı arayıp neden bu tutuklamalar olmuyor diyerek baskı yapını da biliyoruz. Bu kurgunun ve bu senaryonun kimler tarafından kurgulanıp oynandığını da biliyoruz. Burada bizi dinleyen değerli büyüklerimize de selamları mı sunuyorum. Bu nedenle ben burada savunma yapmıyorum. Siz de sorgu yapmıyorsunuz. Burada ben tarihe not düşeceğim şimdi. Söyleyeceğim şeyler tarihe not düşecek. Sizler de bu oyunun bir parçası olacaksınız ya da sizler de tarihe not düşeceksiniz. Ve bu şekilde hareket tarzınızla ya burada tarihe not düşeceksiniz ya da kendi iddianamenizi yazacaksınız. Bunu açıkça söylemek istiyorum. Hukuk bir gün geri döndüğünde demokrasi geri döndüğünde, bağımsız yargı tekrar geri döndüğünde bu gün burdaki kim iddianamesini yazmışsa kim TCK.nın 309.maddesini ihlal etmişse satır satır burda öğlenden beri veya dünden beri yazılmakta olan iddianame devam edecek yada vicdan galip gelecek, ben hiçbirinizi tanımıyorum. Hepinize saygı duyuyorum. Muhakkak değerli hakimlersinizdir. Burda görevlendirildiğinize göre. Siz de ya vicdanınızın sesini dinleyeceksiniz ya da ilerde tamamlanacak ve şu an da yazılmakta olan iddianamenin bir objesi subjesi, sanığı, şüphelisi olacaksınız, bunu da açık yürekle belirtmek istiyorum. Bunları da hamaset olsun diye de söylemiyorum. İnandığım için söylüyorum.

“Hiç kimseden emir ve talimat almadım”

Ben 15-16-17 senelik C.Savcısıyım. Daha önce çalıştığım yerlerde dürüst çalışan birisi olarak bilinirim ve öyle olamaya da çalışırım ve her görev yaptığım yerde de insan haklarına hukukun üstünlüğüne saygı duydum. Hiç kimseden emir ve talimat almadım ve bunun yer yer sıkıntılarını da çektim. Bir zamanlarda eski bir görev yerinde o zaman ki siyasal iktidar zayıftı. Başka vesair organları hakimdi onların sözünden korkulurdu o zaman da, Özkan Albayıma da tevzih ederek söylüyorum malum vesayetin neresi olduğunu herkes biliyor.

Asker TOKİ Başkanı tutuklansın dedi, sorguya sevk etmedim

Bundan 5-6 sene önceki eski görev yerlerinden birinde Niğde Bor 'da dönemin başbakanı bir açılış için gelecekti. Orada bir jandarma üstteğmende sonradan yolsuzluk yaptığı iddiasıyla istifa eden bir bakanda TOKİ başkanıydı. TOKİ başkanı ve yanındaki bir kaç yardımcısıyla teğmen ve askerler arasında bir itiş kakış olmuştu. Yukarıdan gelen bir emirle jandarma komutanı derhal onları derdest etmişti. C.savcısı arkadaş beni aradı. Ilçe jandarma komutanı diyor ki bu şahısların derhal gözaltına alınması tutuklanması lazım, böyle bir olay oldu nediyorsunuz. Dedim ki, ben dedim burada kıytırıkta olsa başsavcıyım. Sen dosyayı bana ver ve gereğine bakalım dedim ve aynı talep bana da geldi. Alay komutanı da geldi yan tarafa oturdu. Genel komutanlıktan da telefonlar geldi. Bunların mutlaka tutuklanması lazım niye o zaman siyasal iktidar kötü başka vesayet organları cici korkak hakim savcı bulursak canımızın istediğini içeriye atarız. Oh ne güzel ne ala memleket, o zaman biz de gidip simit satalım ve o gün bütün baskılara tekliflere imalara 100 kişinin el kadar ilçe adliyesini doldurmasına hiç papuç bırakmadan hukukçu duruşunu göstererek kıytırıktan bir itiş kakıştan dolayı elbette ki ve o gün o zamanki TOKİ başkanı sonradan da bakan olan şahsı sorguya sevk etmedim.

 Pişmanmıyım hayır niye pişman olayım , inandığım için yaptım. Onu da tanımam o nu da tanımam, devam eden süreçte de her zaman görevimi yaptım.

Heyetiniz bugün nöbetçi miydi ya da dün de nöbetçi miydi

Suçlamalara geleceğim bir, sayın başsavcı Ahmet Bey izah etti. TMK. CMK. da da öyleydi. 250 de TMK 10 da da o adet öyle devam etti. Bir soruşturma görev paylaşımı iller bazında yapılıyordu bizde, ilk başlarda Antep yöresinden sorumluydu. Sonra 1 ocak tarihinde olan olaydan sonra Özcan bey Hatay'dan sorumluydu. Değiştik ben Hatay'dan sorumluydum. Biz sorumlu olduğumuz illerle ilgili soruşturmaları resen başlatıp yürütüyorduk. Mesai ile bağlı olmaksızın özveriyle çalışıyorduk. Çünkü dosyayı ben biliyorum. Mesai saati dışı diye eğer başka bir meslektaşımla , nöbetçi meslektaşımla pas etsek dosyayı bilmiyor ne karar vereceğini bilmiyor. Mesai saati dışında da kendi dosyalarımızın takibini yapıyoruz. Yeri geri gelince tekrardan ona dönüp izah edeceğim. Bana nöbetçi olup olmadığımı sordunuz. Peki sayın heyet dün ve bugün nöbetçi miydi, sayın başkanım dün ve bugün nöbetçi miydiniz"

MAHKEME BAŞKANI; "heyete soru sormayalım savunmamızı yapalım lütfen"

ŞÜPHELİ AZİZ TAKCI: "Hayır merak ediyorum. Ben yargılanıyorum şuan da"

MAHKEME BAŞKANI; "ne alakası var"

ŞÜPHELİ AZİZ TAKCI: "Nöbetçi heyet mi yargılıyor beni , yasal dayanağı ne"

MAHKEME BAŞKANI; "Siz buyrun savunmanızı yapın, savunmanızı öyleyse yada böyleyse diye yapın"

“Siz son soruşturma kararını vermeye yetkili misiniz”

ŞÜPHELİ AZİZİ TAKCI: "Nöbetçiyseniz bir şey demiyorum. Ama bildiğim kadarıyla yazıyı da sonradan gördüm. Doğrudan 2.Ağır Ceza Mahkemesi tercih edilerek bu yazı yazılmış, bunu dikkatinize sunmak istiyorum. Nöbet zamanı yasa da açık son soruşturma kararını vermeye yetkili merciiye sevk edilir diyor. Siz son soruşturma kararını vermeye yetkili misiniz. Var mı yasada 2. ağır ceza mahkemesi yetkilidir diye bir hüküm , nöbetçi midir, yetkili midir , görevli midir. Siz görevli misiniz, iki değişik iş kararı vermişsiniz hakkımızda tutuklamaya yönelik yakalama talimatı vermişsiniz, bu kararı ben görmedim. Avukatım gördü mü görmedi. Siz verdiğinizi iddia ediyorsunuz dosyada olduğunu söylüyorsunuz doğrudur. Peki benim avukatım tarafımdan bu değişik iş sayılı kararınıza karşı bir itiraz baki oldu mu sayın heyet"

MAHKEME BAŞKANI; "duruşma sırasında geldi"

ŞÜPHELİ AZİZ TAKCI: "Peki siz bir karar verdiniz mi , bunun bir ön sorun olması gerekmiyor mu , öncelikle bunu sizin değerlendirip karar verip bize yasa yolunu göstermeniz gerekmiyor mu, ben mahkemeye görevini hatırlatmak durumunda değilim, ama avukatıma sordum dilekçe verdiğini ama bu değişik iş sayılı karara karşı mahkemece bir karar verilmediğini söyledi. Verilse herhalde bize tebliğ edilirdi. Bu konuda bir karar vermeyi düşünüyormusunuz, bekliyelimmi yoksa savunmaya devam edelim mi"

MAHKEME BAŞKANI; "buyurun tabi ki vereceğiz"

ŞÜPHELİ AZİZ TAKCI; "Ama bu taktir de sizin vereceğiniz karar konusuz kalacak ve ben yasa yolu kullanma hakkım fiili olarak elimden alınmış olacak ve bu da Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 6.maddesine 8.maddesine ve adil yargılanma ilkesine bizim Anayasamıza açıkça aykırı. Yasa yolu hakkımızı elimizden alamazsınız hepimiz hukukçuyuz ve şu an da yasa yolu hakkım elimden alınmış olarak karşınızdayım. Bunu da dikkatinize sunuyorum. Ikinci olarak dosya da bana gelen bilgi özellikle 19.01.2014 tarihinde meydana gelen olayla ilgili olarak jandarma tarafından tırlarda tespit edilen 155’lik top mühimmatı , uçaksavar mühimmatı gibi ağzına kadar çakılı savaş mühimmatı görüntülerinin benim olay yerine geldiğim ana kadar kısmının bulunduğu fakat ben geldikten sonra yaptırdığım tespitlerin yer almadığı söyleniyor. Dosyayı da sayın vekilim görememiş, ben de göremiyorum. Sayın müfettiş te müzekkere benzeri diyebileceğimiz evrakta buna dair bir bilgi vermemiş, sayın mahkeme bu görüntüleri izledi mi"

MAHKEME BAŞKANI; "mahkemeye soru sormayalım lütfen, buyurun savunmanızı yapın, az önce konuşmuştuk. Izlediyseniz böyle izlemediyseniz böyle diye yapabilirsiniz savunmanızı"

“Olay yerine ilk Sabah Gazetesi Muhabiri gitmiş”

ŞÜPHELİ AZİZ TAKCI:"O zaman dikkatinizi çekiyorum. Demek ki izlenmedi ve de dosyaya eğer yoksa benim olay yerine gittiğim andan itibaren yapılan kayıtların da celp edilerek Adana emanetine ben aldırmıştım ve gizlilik kararı aldırmıştım dosyada. Karar vermeden önce getirtilip incelenmesini talep ediyorum. Bir diğer husus bize gizliliği ihlal ettiğimiz söyleniyor. Devlet sırrını ifşa kastı ile hareket ettiğimiz söyleniyor. Olay yerine ilk kim gitmiş hangi basın mensubu gitmiş, sabah gazetesi muhabiri, niye burda değil, o hakkında soruşturma yapıldı mı , varmı sayın vekilim. Sabah gazetesi muhabiri ile ilgili Olay yerine ilk o gitmiş"

ŞÜPHELİ AZİZ TAKÇI MÜDAFİİ: "Hepsi hakkında takipsizlik kararı verildi ne kadar güzel, bir diğer husus sayın müfettiş, aldığı emir ve talimat gereğince daha önceden bu soruşturmayı yapmış, bizim savunmalarımızı isteyip almış ve dosyasıyla birlikte Ankara dönmüş olmasına rağmen , ne hikmetse aklına bir şey gelmiş alelacele koştur koştur Adana ya gelmiş ve hemen dakka bir gol bir tutuklama talepli müzekkere diye ayın beşinde hemen bir giriş yapmış ve daha önce bize hiç yöneltmediği bir suçlama yöneltmiş, sen müfettiş olarak bir seneyi aşkındır.

“Şimdi mi aklına geldi bizim darbe yaptığımız, niye bana savunmamı isterken darbe suçlaması yöneltilmedi”

Önce inceleme aşamasında sonra soruşturma aşamasında bu dosyayı inceledi. Bu soruşturmayı yürüttü. Şimdi mi aklına geldi bizim darbe yaptığımız, niye bana savunmamı isterken darbe suçlaması yöneltilmedi. Nerden çıktı bu, kim verdi bu talimatı, bu gösteriyor ki yapılan işler tamamiyle keyfi, ve emir ve talimatla birilerinin intikam yemini çerçevesinde tarafımıza yöneltilmektedir. Gelirken öğrendim ondan önce söyleyeyim. Peki bir HSYK müfettişi tutuklama talebi edebilir mi , bunun örneğini gören var mı kıymetli üstatlarım"

ŞÜPHELİ MÜDAFİİ: "hep ilkleri görüyoruz sayın savcım"

ŞÜPHELİ AZİZ TAKCI: "Tarih yazmış mı bunu, ve bir C.Savcısına talep ediyor. Hangi yetkiyle , hangi yasal dayanakla zaten müfettişin iddiaları o kadar komik ki yasalara aykırı olarak efendim hangi yasaya aykırı olarak , yasalara aykırı olarak fezleke yazdınız, o zaman doğrusunu da anlat de ki, şöyle olması gerekirken sayın başkanın dediği gibi doğrusu şöyle olması gerekirken falan yasanın falan hükmü gereğince böyle olması gerekirken şöyle davranılarak yasayı ihlal ettiniz, böyle bir şey yok. Bir tane bu aslında şu yasanın şu hükmü gereğince böyle olması gerekirken sen savcı olarak böyle davranmışsın diye bir tane dayanak yok. Ya lütfen inceleyin fezleke yazamazsın , ayıramazsın fezleke yazamasın, neye göre yazamam veya neye göre ayıramam, doğrusu ne hangi genelge hangi yönetmelik, sayın başsavcım açıkladı. HSYK’nın yüzde onu genelgesi var.

“Kimseye boyun eğmediğim için , hukukun üstünlüğünden taviz vermedğim için bugün meslek hayatımın en onurlu gününü yaşıyorum”

Açık ayırırsın gönderirsin. Bu kadar basit o konuda benim soruşturma yetkim yok zaten yetkili merciiye gönderirsin, şunu en başından bir daha belirtmek istiyorum. Bu gururu bir daha paylaşmak istiyorum. Bugün meslek hayatımın en onurlu gününü yaşıyorum. Niye, kimseye boyun eğmediğim için , hukukun üstünlüğünden taviz vermedğim için , kimseden emir ve talimat almadığım için, benim tek bağlı olduğum yasalara , yönetmeliklere , anayasaya bağlı olarak onlar gereğince karar verdiği için uygulama yaptığım için , bu gün burda 1 senaryo çerçevesi için de yargılanmak bana gurur verir. Bunu da bu duruşmayı izleyen devlet büyükleri bilsinler istiyorum. 2802 sayılı yasanın 88.maddesi diye bir madde var. Bilmiyorum okundunuz mu, bunu nasıl bertaraf ettiğinizi çok merak ediyorum. Hangi yasa şeye baktım sayın müfettişin müzekkere benzeri kağıdına, ona hiç girmemiş. O maddeyi hiç görmemiş , o maddeyi ilga etmiş, kendisini yasa koyucu yerine koymuş ve ilga etmiş belki, belki kendisini Anayasa mahkemesi yerine koyuyor. Eskiden anayasa mahkemesi bir konuyu incelerken işine gelmeyen beğenmediği bir madde olursa onu da iptal ederdi. Şu anda o uygulama devam etmiyor zannediyorum, yeniden düzenlenince.

 88.maddeyi nasıl bertaraf ettiniz, ben çok merak ediyorum gerçekten, Hakimler ve C.Savcıları, Ağır Cezalık suç hali dışında yakalanamaz, tutulamaz, tutuklanamaz, aranamaz, bu maddeyi nasıl bertaraf ettiniz, vicdanınızda bunu nereye yerleştirdiniz çok merak ediyorum. Bunu da lütfen dikkate alın, bu çok tehlikeli bir şey , Türkiye cumhuriyeti kanunlarında tutuklama yasağı sadece Hakimler ve C.Savcılar için öngörülmüştür. Başka hiçbir Cumhurbaşkanı da dahil bakanlar milletvekilleri dahil hiçbir mercii makam için hiçbir görevli için , kamu görevlisi için bu yasak öngörülmemişti. Hal böyle iken mahkeme sayın vekilim red talebini iletti , usulsüz olarak reddettiniz, en başta bu 88.maddeyi nasıl bertaraf ettiğinizi izah etmemeniz bir taraflı hareket ettiğinize dair şüphedir. Lütfen bunu izah edin, tutuklama kararı vereceksenin orada da izah edin, bilelim görelim ona göre de bizde savunmamızı yapalım.

“Bu gün burada bu yasa hükmü bertaraf edilerek bu tutuklama kararlarını verirseniz, yarın öbür gün başkaları da gelir sizi tutuklar”

 

Yasa maddesi orada duruyor. Neden uygulanmıyor o madde, hangi gerekçeyle , o kadar tehlikeli bir yol açıldı ki, buradan yarın öbür gün sizin de tutuklanmayacağınız garanti değil. Bu gün burada bu yasa hükmü bertaraf edilerek bu tutuklama kararlarını verirseniz, yarın öbür gün başkaları da gelir sizi tutuklar. Tutuklasın mı hayır tutuklamasın, ben tutuklansam bile yarın böyle bir soruşturmada görev alsam ben bu yasa burda durduğu sürece bunu uygulamam, yasanın emrini yerine getiririm. Sizden de bunu bekliyorum. Çok enteresan Hitler bile kararını beğenmediği bir hakimini tutuklatamamıştı. Bu çok malum ve meşur bir hikayedir efsane olduğunu da zannetmiyorum. Şimdi biraz daha özele inecek olursak, sayın müfettiş bizden savunma istedi. Bu suçalamalar yoktu tabi onda devlet yıkmaya teşebbüs etmemiz sonradan aklına gelmiş, rüyasında mı gördü bilmiyorum. Sorsaydı ona orda cevabını verirdik.

 

“Aramayı ben yaptım. Silahları ben gördüm. Mühimmatı ben gördüm”

 

Ikincisi dosyadaki bazı delillerin gizlilik kararı sebebiyle tarafıma gönderilmediğini neyi gizliyorsun benden ben her şeyi biliyorum. Aramayı ben yaptım. Silahları ben gördüm. Mühimmatı ben gördüm. Daha fazlasını da gördüm. Daha fazlasını da biliyorum. Mesela şunu biliyorum.

“MİT’çilerin kullandığı araç EL Kaideden işlem yapılmış şahsa ait”

 

01.01.2014 tarihinde arama izni verdiğim ancak uygulanmayan olayda olay yerine gelen başka bir sivil araçtan inen kişiler MİT görevlisi olduklarını iddia etmişler, benim önüme gelen tutanaklarda kimlik ibraz etmedikleri yazıyordu. Kolluğun bana verdiği bilgi de o yöndeydi. Ben bu aracın plakasını araştırdığımda bu aracın daha önceden El kaideden işlem yapılmış bir şahsa ait olduğunu tespit ettim. Dosyaya baktıysanız görürsünüz, daha fazlasını da biliyorum. Yeri geldikçe söyleyeceğim, istediğiniz kadar gizleyin üstüne alçı dökün benim bildiğimin dışında da dosyada başka da bir delil yok. Zaten değerli meslektaşlarımdan biri söyledi. Olamayan deliller görülmesin diye üstü örtülüyor. Sayın HSYK başmüfettişi baştan itibaren taraflı bir rapor hazırlamış, bunu çok net şimdi gözler önüne sereceğim. Bir, delilleri göndermedi, iki, gizlilik kararı olmayan bir kısım delillerde savunmanıza bir katkı sağlamayacak sanane belki ben yararlanacağım, bunu müfettişmi değerlendirecek. Gizlilik kararı yok. Sana yaramaz, ne biliyorsun bana yaramaz, hangi yasaya dayanarak bana yaramaz diyorsun. Hadi gizliliği anladık. Savunmaya katkı sağlamayacak , belik sağlayacak, iki kere iki dört değil ki hukukta , sana göre süt bana göre çikolata, tamamen tarafsızlığını yitirmiş yanlı olarak rapor hazırlamıştır. Bunu sayın Arif Sami Kaya benimle ilgili başka soruşturmalarda yaptı.

 

“Müfettiş polisleri uyardığım gün nöbetçi olduğumu kuruldan gizledi”

 

Hani nöbet konusu çok önemli ya, Adana adliyesinde 26.11.2014 tarihinde nöbetçi olduğum sırada Adliyeden çıkarken kapının önünde duran polisleri uyardım diye hakkımda soruşturma yapıldı. Giriş kapısının önünü kapatıyor basın mensupları açın orayı dedim. Sayın müfettiş benim o gün nöbetçi olduğumu kuruldan gizleyerek üçüncü daireden soruşturma izni çıkarttı ve ısrarla da vurguladım dedim ben o gün nöbetçiyim. Sizin için çok önemli bir nöbet, esasen bir C.Savcısı nöbetçi de değildi. Koridordan geçerken yanlış bir şey görün uyarın ne var bunda, bunu gizleyerek hakkımda soruşturma izni çıkarttı. Ben ısrarla bunu vurguladım. Sonra kehlen de olsa sağ olsunlar işlem tayinine yer olmadığına dair karar verdiler.

 
“Hakkımdaki dosyayı bana avukatıma vermiyorlar, havuz medyası çarşaf çarşaf yazıyor”

 Çok değerli ikinci daire yakın zamanda bu sayın Arif Sami Kaya'nın taraflı hareket ettiğinin bir göstergesi, ikincisi benim hakkımda ön inceleme yapıyor sayın başmüfettiş , ben istiyorum sayın avukatım istiyor dosyaya ulaşamıyoruz. Her ne hikmetse bir bakıyorum bir kısım yayın organlarında havuz medyası mı diyorlar ne diyorlar siyasal iktidara yakın duruyorlar ne derseniz adına bunlarda çarşaf çarşaf müfettişin ön raporu ondan sonra şöyle olacak böyle olacak çarşaf çarşaf yayınlanıyor. Ben ulaşamıyorum. Kimlik değiştirip bir havuz gazetesine muhabir mi olsam dedim. O da tanırlar olmaz dedi. Ölye bir şey olsa dosyaya ulaşabilirdim belki ve bu raporları sızdıran kendisidir. Hakkında şikayetçi oldum ve şikayetimin sonucu beklenmeden bu işlemleri yürütmeye devam etti. Açıkça taraflı olduğu halde, 19.08. de ve başka tarihlerde bu raporların detayları tarafımıza ifitara atılarak yayınlandı. Ve bu hususlarda şikayetçi olmamıza rağmen bu soruşturmada da halen kendisi görev almakta ısrar etti. Ben olsaydım haysiyetli bir C.Savcısı ve hukukçu olarak bu şekilde tarafsızlığıma gölge düştüğü anda o dosyadan çekilirdim.

“Yol üzerinde giden ya durdurursun ya da geçer gider”

Gelelim 01.01.2014 tarihinde ne oldu, 01.01.2014 tarihinde ben bölge olarak Gaziantep bölgesinden sorumluydum. Kilis 'de vardı. Tabi biraz işkolik olduğumuz için herhalde Adliye de çalışırken jandarma tarafından bir ihbar getirildi. Konu Hatay bölgesi ile ilgili aslında ben Hatay bölgesi ile ilgili olduğu için Özcan beyin bakmasının daha uygun olacağını düşündüm. Ancak o sırada da adliye de olduğumdan ve gelen ihbarda da çok açık bir şekilde silah ve mühimmat nakledildiği , tırların dorse numaraları efendime söyleyeyim, çekici plakaları detaylı bir şekilde bildirilmişti. Güzergahı bildirilmişti. Bir C.Savcısı olarak bundan ala gecikmesinde bir sakınca bulunan bir hal yoktu. Ben meslek hayatımda bundan daha acil bir arama talebi ihbar görmedim. Yol üstünde giden bir araba ya bunu durdurursun yada geçer gider, gecikmesinde sakıncalı bir hal bulunduğundan ve suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphe olduğundan ve araçlara ilişkin güzergaha ilişkin detaylı bilgileri içerdiğinden arama kararı verdim. Normal olarak normal bir C.Savcısı bunu yapardı ben de bunu yaptım. Daha sonra da arama kararını Kırıkhan'a gönderdim ve konunun takibini Özcan bey çünkü bölgeyi biliyor , takibini sürdürdü. Uzun bir süre de ben haber alamadım. Sonra aradım ne oldu tırlar falan , bana geri dönüş biraz geç oldu. Özcan beyle diyaloga geçtikleri için kolluk bana da bildirmediler. Akşam geç saatlerde konunun sarpa sardığını Özcan bey sonra oraya gitmek zorunda kaldı. Çünkü birileri orada kanunsuz bir şekilde C.Savcısını ve C.Savcısının talimatıyla hareket eden kolluğun görevini yapmasını engel olmuştur ve çok açık bir şekilde bu TCK.309 ihlalidir. Günü gelince burdan sorumlu olanlar yargılanacaktır. Bu devletin erkinin işlevsiz hale getirilmesidir ve dosya bana geldi. Dosyada tutanaklarda bu kişilerin kimliklerini ibraz etmedikleri , kimliklerinin belli olmadığı ve metezor olarak zor kullanarak aramayı yaptırmadıkları yazıyordu. Ben de dosyayı aldım inceledim.

“Hangi plakalı araç nerde durdurulmuş, hangi soruşturmaya istinaden hiçbir bilgi yok. Sarı çizmeli kamyon ağa”

 

Bir Hatay valiliği yazdım çünkü sonradan dosyaya bir fotokopi girdi. Dosyanın ilk şeklinde de yoktu o, nerden geldi bilmiyorum. Fotokopi de işte kamuoyuna yansıyan bir kamyondan bahsediyor. Bu kamyon MİT e aittir. Aman ha aramayın bırakın gibi bir şey yazıyor. Hangi plakalı araç nerde durdurulmuş, hangi soruşturmaya istinaden hiçbir bilgi yok. Sarı çizmeli kamyon ağa, ben de normal bir C.Savcısının yapması gereken işi yaptım. Dedim ki böyle böyle bir olay oldu. Sayın Hatay valisi bu yazıyı siz mi yazdınız, bu tır ne tırı kimin tırı, böyle bir yazı yazdınız mı, bu kime ait bu kamyon tır neyse , e cevap, cevap yok. Ve hala dosyada bunun cevabının geldiğini zannetmiyorum. Siz incelemişsiniz lütfen not alır mısınız sayın başkanım. Cevabı bu dosyaya geldiyse bakın bize göstermezsiniz belki, Hatay valisi bize ben görevden alındığım tarihe kadar bu fotokopinin aslının kendilerinde olduğunu veya olmadığını, bu yazıyı kendisinin yazdığını veya yazmadığını bildirmedi. Ve gelen dosyada tutanaklarda, hiçbir mit görevlisine ilişkin kimlik bilgisi yoktu. Hiçbir mit görevlisine ilişkin en azından sicil numarası da yoktu. Ama ortada bir iddia MİT e ait tırlar, ya MİT e ait tır MİT devlet kurumu değil mi, C.Savcılığı devlet kurumu değil mi, Jandarma devlet kurumu değil mi, eğer bir araç bir kuruma aitse bunun bir görevlendirme belgesi olur. Bir sevk irsaliyesi neyse bir belgesi olur ve hasbel kader bu belgeler düzenlenmeden bu hareket etmişse bu sefer geriye dönük olarak okurum, otururum ve C.Savcısına hitaben şöyle şöyle plakalı bir araç var bu araç bize aittir. Içinde şu vardır yoktur veya ya da sizi ilgilendirmez der, ben de alır dosyaya koyarım. Bende bu amaçla ikinci bir yazı yazarım.

“MİT’e sordum yanıt vermedi”

Sayın MİT müsteşarlığına dedim ki bu dosya ile ilgili olarak bu araçlarla ilgili olarak böyle bir iddia var. Sizin böyle bir aracınız var mı bu araç size mi ait, içinde ne taşıyordunuz , eğer siz içinde taşınan yükün devlet sırrı olduğunu düşünüyorsanız bu taktirde de o zaman dedim. CMK.da ilgili hükmü var sizde bilirsiniz sayın başkanım, Hakim incelemesine tabi olmaksızın bana da gönderin, hakim tarafından incelenmek üzere bu bilgiyi verin ve cevap yok. Hala bunun cevabı geldi mi bilmiyorum. Ben görevden alındığım tarih itibariyle gelmemişti. Dosyada varsa not alırsanız lütfen bakın cevabı gelmiş mi, hal böyle iken hatta yolda Savcı beyi aramış birileri bir şekilde kendilerini tanıtmış bunlarla ilgili de yazdım sordum. Böyle bir göreviniz varmı, bir soruşturma yürütülürken C.Savcısı aranıp bu soruşturmayı yapma diyor birisi, kendisini bir şekilde tanıtıyor. Savcı da eyvallah abi tamam özür diliyoruz ya madem sizinmiş böyle bir şey var mı ya, devlet yazı üstünedir.

“Savcıya iki satır yazı getirir önüne koyarsın var mı böyle bir şey yok peki nasıl MİT TIR’ı oluyor”

Yazarsın MİT in müsteşarlığı varsa Adana da bölge başkanlığı var. Hatay’da bölge başkanlığı var. Verirsin eline iki satır yazı getirir savcının önüne koyar a öyle miymiş dersin, var mı böyle bir şey yok. Peki nasıl MİT tırı oluyor bu, peki bunların MİT tırı olduğunu basına ben mi duyurdum.

 

“Dönemin Başbakanı, bakan ve havuz gazeteleri basbas bağardılar bunlar MİT TIR’ı diye, madem gizli iş bunu niye bağırıyorsun”

 

Dönemin başbakanı , dönemin dış işleri bakanı, dönemin bakanları, havuz gazeteleri basbas bağırdılar bunlar MİT tırı diye, ya arkadaş madem gizli bir iş yapıyorsun niye bunu bas bas bağırıyorsun , bana iki satır yazı yazsan ben onu dosyaya koyarım kapağını kapatırım. Başbakanlığa hitaben yazarım ki böyle böyle sizin elemanlarınız böyle bir suç işledikleri iddia oluyor. MİT kanunu 26.maddesi gereğince soruşturma izni verilmesini taktirlerinize arz ediyorum. Bitti bu kadar. Olay kapanıp gider, soruşturma izni vermez ben de veririp takipsizliği, niye böyle dallanıp budaklanıyor, demek ki başka bir niyet var. Bu kadar basit bir şey sen niye kamuoyuna duyuruyorsun bunu, arama kararını kolluğa gönderdiniz, nereye gönderecektik manava mı , CMK160.maddesi ne diyor , C.savcısı ihbar veya başka bir suretle suçun işlendiği izlenimini veren izlenim şüphe değil, eski yasa da bu daha önceden bir tabir vardı. Yani kırıntı izlenim şüphe değil kırıntı varsa C.Savcısı soruşturmaya başlamak zorundadır. Soruşturmaya başlarsınız bir aşamaya gelince burada bununla ilgili yargılama izni gerekiyor tamam gönderirsin yargılama izni istersin, C.Savcısı 160 ve 161.maddeleri gereğince soruşturmaya başlar. Kolluğu aradın diyor kimi arayacaktım. Kim aracılığı ile yapacağım C.Savcısı olarak soruşturmayı elbette ki adli kollukla, kime gönderecektim bu kararı kolluğa gönderdiniz diyor, kaldı ki bir kamyon silahtan bahsediliyor. Bir kamyon silahı kim taşıyabilir bunun bir terör suçu şüphesi altında işlenen bir suç olduğunu anlamak için C.Savcısı olmaya bile gerek yok.

“Bir kamyon silah örgütsüz mü yapılır”

Kaldı ki Ağrı ceza mahkemeleri sık sık görevsizlik konusu olurdu. 50 kilo erin yakalanmış genel yetkili mahkeme diyor ki, 50 kilo eroin örgütsüz olarak oraya nakle mümkün değildir arkadaş diyor. Kaç tane görevsizlik kararı sayarım size, belki sizde rastlamışsınızdır. Bir kamyon silah örgütsüz mü yapılır. Bunu savcı araştırma zorunda değil mi, elbette ki bu TMK.nın görevindeki bir şey, araştırırsın ilerde başka bir şey çıkar bunun yetkisizliği var görevsizliği var, takipsizliği var, soruşturma izni var genel aşamada bunun gereği taktir edersin, benim yaptığım uygulama CMK.nın 160, 161, 119 TMK.nın 10 maddelerine uygun , her yönüyle dört dörtlük işlemlerdir. Alnım açık bu konuda. Bunun aksini iddia eden bir tane yasa maddesi göstererek aksini ispat etmek zorunda bütün işlemlerin saydığım yasa maddeleri çerçevesindedir.

 

Çok enteresan 07.11.2013 tarihinde Adana da genel kolluğa yapılan bir ihbarda Adana merkezinde bir tırda 935 adet havan topu yakalandı. Havan topu savaş mühimmatı, alınan kriminal raporda da bunların savaş mühimmatı olduğu belgelendi. Bu şahıslar tutuklandı ve haklarında dava açıldı ve yargılama yapıldı. Bu olay olur olmaz ooo 935 tane top mermisi efendim bu TMK.nın işi hemen şutladılar bize, sayın Savcım siz kendiniz mi bu soruşturmayı bize gönderdiniz, daha fezlekesini kolluk yazmadan daha arama sırasında genel savcılık dedi ki bunu TMK ya bildirin, bunun örgütle yapıldığına dair başkaca bir delil var mıydı. Hayır sadece 935 adet savaş mühimmatı yakalanmış, ve buradan kalkıyor sayın müfettiş benim görev hususunu yanlış takdir ettiğimi söylüyor. Ve çok enteresan bu soruşturmaları devralana kadar bizim yetkisiz olarak MİT kanunu 26’yı bertaraf ederek bu soruşturmaları yaptığımızı iddia ederken tuttu çok basit bir prosedür iki satır başbakanlığa yazı yazacak, soruşturma izninin değerlendirilmesi ön inceleme yapın 4483 e göre bir soruşturma izni verin veya vermeyin diye taktire gönderecek. Var mı dosyada böyle bir şey, peki nasıl takipsizlik yazıyor.

 

“MİT’le ilgili takipsizlik yazamassın”

 

Hangi yasaya dayanarak madem MİT’le ilgili takipsizlik yazamassın ki 4483 sayılı yasanın hükmü çok açık C.Savcısı soruşturma izni vermeye yetkili merciiye gönderin diyor. Takipsizlik verin demiyor. Iddianame yazar demiyor. Kovuşturma yapar demiyor. Zorunlu ivedi delilleri toplar soruşturma yapmaya yetkili birimlere gönderir, kimse vali mi kaymakam mı başbakanlık mı neden göndermedi. Neden gönderilmedi. Çok açık söyleyeyim bu takipsizlik kararları yok hükmünde, çünkü C.Savcısının böyle bir takipsizlik verme yetkisi yok. Usulüne uygun yapsaydı bu soruşturmalar kapanıp giderdi ve şu anda hukuk aleminde o dosyalar açık açıkça söyleyeyim. Çünkü C.Savcısı bu dosyada karar veremez artık. Madem MİT , mit görevlisi diyorsun o zaman 4483 sayılı kanun hükmü soruşturma verye yetkili merciiye göndereceksin, o günkü olayla ilgili 01.01.2014 tarihli olayla ilgili bu aşamada bunları söyleyeceğim.

“MİT e yazılan müzekkereye cevap verilmedi”

Dediğim gibi o tarihte valiliğe yazdığımız müzekkereye cevap verilmedi. MİT e yazılan müzekkereye cevap verilmedi. çok güzel başından beri düzenlenen yasa dışı organizasyon içinde olduğunuz tespit olunduğu başından beri planlanan neyi planlamışız. Bir satır delil koy, neyi planlamışız başından beri kamyonları ben mi yollamışım. Ihbarı ben mi yaptım. Git ihbarcıyı bul. Kim neyi planlamış yine sayın Başsavcım da temas etti. Sayın müfettiş yetkisi görevli olmadığı halde benim HTS raporlarımı alır. Mahkeme kararı var mı diye sorduk cevap verdimi sayın vekilim"

ŞÜPHELİ MÜDAFİİ BEYANINDA: "Hayır"

ŞÜPHELİ AZİZ TAKCI: "Yok yok olaydan sonra hemen aldılar. Gazetelere sızdırdılar. 9 gün sonra gazetelere sızdırdılar. Sayın müfettiş diyor ki MİT e ait olup herhangi bir suça konu olmadığının açıkça anlaşılmasına karşı yine bu 1 Ocak’taki ile ilgili söylüyor. Ben sayın müfettişe şunları sordum. Lütfen bunu sayın başkanım beni dinlediğinizden endişe ediyorum. Göz teması olmadığı için"

MAHKEME BAŞKANI; "her zaman bakamayacağım için"

ŞÜPHELİ AZİZ TAKCI: "Diyor ki, herhangi bir suça konu olmadığının anlaşılmasına karşı ben sayın müfettişe sordum. 01.01.2014 tarihindeki olayla ilgili olarak diyor ki, herhangi bir suça herhangi bir suça konu olmadığının anlaşılmasına karşı bir kamyon var içi açılmadı ne olduğu bilinmiyor. Ben bilmiyorum. Kimse bilmiyor.

“Müfettiş aylar sonra bu yükü buldu. Kapısını açtı gördü, aaa yasalmış dedi. Bu konuya ilişkin bir tutanak var mı”

Dedim ki sayın müfettişe bu arama sırasında suça konu aracın kapısı açılamamıştır. Yani yükün ne olduğu görülmemiştir. MİT tarafından da dosyaya bu konuda bir bilgi verilmemiştir. Burada şu sonuçlar çıkar ya sayın müfettiş bu yükün yüklendiği sırada oradaydı kapıyı açmadık görmedik. Bu imkansız görünüyor. Ya sayın müfettiş aylar sonra bu yükü buldu. Kapısını açtı gördü, 'aaa yasalmış' dedi. Bu konuya ilişkin bir tutanak var mı , lütfen dosyayı açıp bakar mısınız biz dosyaya ulaşamıyoruz. Sayın müfettiş olaydan aylar sonra incelemek için görevlendirildiğinde 5-6 ay gibi inceleme için görevlendirildiğinde bu kamyonu bulmuş mu kapısını açıp içine bakmış mı , yükün ne olduğunu tespit etmiş mi, buna ilişkin bir tutanak var mı , varsa dosyada mı. Yasal olduğunu söylüyor ya, yada bunlar imkansız far

12 Mayıs 2015 10:54
DİĞER HABERLER