Sayıştay Başkanı Akyel: Kurumların hatalı işleri toplumsal huzuru tahrip ediyor

Sayıştay Başkanı Akyel: Kurumların hatalı işleri toplumsal huzuru tahrip ediyor
Sayıştay Başkanı Recai Akyel, kurumların hatalı, eksik ve yanlış iş ve işlemlerinin bireysel mutluluğu, toplumsal huzuru ve kamuya güveni tahrip ettiğini söyledi.

Çukurova Üniversitesi'nin 2015-2016 Akademik Yılı açılış törenine katılan Sayıştay Başkanı Recai Akyel, 'Kurumlarda Kalite' konulu açılış dersini verdi. Üniversiteler, belediyeler, özel idareler, bakanlıklar olmak üzere bütün kurumların tamamının gereken temel ilkeler olduğunu söyleyen Akyel, karar ve eylemlerinde hesap verme ve saydamlık çerçevesinde olması gerektiğini belirtti. Kurumların kanunlara, kurallara, plan ve programlara uygun olarak hareket etme zorunluluğu bulunduğunu ifade eden Akyel, "Her kurumun stratejik plan hazırlaması, bu plana uygun performans programı hazırlaması, bu programa uygun bütçelemeye gitmesi ve bu bütçelemeyi amaç ve hedefleri doğrultusunda kullanması, sonra idari faaliyet raporları düzenlemesi lazım. Öngörülen amaç, hedefler ve beklentiler doğrultusunda olması, etkili, ekonomik ve verimli olarak gerçekleşmelidir. Bu yeni bir yaklaşım, tekrarlıyorum, hukuka uymak ne kadar zorunluysa, kaynakları ekonomik, etkili ve verimli kullanmak da o kadar zorunludur." dedi.

Kurumların hatalı, eksik ve yanlış, yani kalitesiz iş ve işlemlerinin bireysel mutluluğu, toplumsal huzuru ve kamuya güveni tahrip ettiğinin altını çizen Akyel, "Kurumların doğru, yani kaliteli iş ve işlemleri için gerekli sistem kurulmalıdır. Gerek insanların, gerekse kurumların üretimlerinde eksik, hatalı ve yanlış yapılan işlerin çok boyutlu olumsuz etkileri bulunmaktadır. Eksik iş, hatalı iş yada yanlış iş, gerçekten zarar veriyor. İnsanların mutluluğunu etkiliyor ve toplumu huzursuz ediyor ve kurumları başarısız kılıyor." ifadelerini kullandı.

Konuşmasında sık sık eylem ve işlemlerinin hukuki olması gerektiğinin altını çizen Sayıştay Başkanı Akyel, "Kamuda iç kontrol ve iç denetim kalite kontrol fonksiyonunu, dış denetim ve yargı ise kalite güvence fonksiyonunu yerine getirmektedir. Aslında her kuruluşun yetki ve sorumluluklarının kaynağı ve sınırlarını kanunlar ve hukuk belirlemektedir. Kurumlar, yaptıkları işleri ve ne kadar yapacaklarını, bunların sınırlarını, hukuki düzenlemelerden almaktadırlar. Kurumların kalite şartlarına uygun hizmet sunumunda birinci ilkeleri kanun çerçevesinde hareket etmeleridir." diye konuştu.

'SAYIŞTAY DENETİMİ GÜVENCEDİR'
Kurumların hesap verme sorumluluğu ve saydamlık çerçevesinde çalışması gerektiğine vurgu yapan Recai Akyel, "Bu hem bizim kanunlarımızda, hukuk sistemimizde, hem de çağdaş dünyanın ulaşmış olduğu son noktada üniversal, evrensel bir kabuldür. 5018 sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununda olsun, 6085 sayılı Sayıştay kanununda olsun, tüm kamu kaynağını kullanan kurumların hem hesap verme sorumluluğunu taşımaları, hem de saydam olmaları öngörülmektedir. Kurumların gerçekten kanunlarda, plan programlarda belirlenen ihtiyaç ve beklentileri karşılaması, belirlenen özelliklere uyması ve hatasız olması gerekmektedir. Gerçekten de kurumlar, vatandaşlar parlamentoyu seçiyorlar, kendi adlarına karar versinler diye. Parlamento bütçeyi kabul ediyor, kurumlara ödenek veriyor ve kanunlar da kurumlara yetki veriyor. Daha sonra parlamento ve vatandaş merak ediyor bu kurumlar kendilerine verilen bu ödenekle, bu paralarla kaynakları amaçları doğrultusunda harcamışlar mı diye ve sonra Sayıştay da bunların denetlenmesini ve bir güvence olarak vatandaşa, parlamentoya, kurumların bu harcamaları doğru yapıp yapmadığını denetlemesi ve raporlanması isteniyor ve bu güvence oluyor. Üçüncü bir kurum gidiyor bağımsız bir şekilde kurumların nasıl çalıştığı hakkında parlamento ve kamuoyuna rapor sunuyor. Kamu kaynaklarının amaçları doğrultusunda harcanıp harcanmadığının teknik ve yetkin mesleki bir örgüt olan Sayıştay tarafından denetlenmesi ve bunun da parlamento ve kamuoyuna raporlanması güvence oluyor." dedi.

'DENETİM VE KONTROL EKSİK KALIRSA YÖNETİM DE EKSİK KALIR'
Sayıştay'a denetim yetkisini Anayasa'nın verdiğinin altını çizen Akyel, denetim ve kontrol eksik kaldığı zaman yönetimin de eksik kalacağı uyarısında bulundu. Anayasa'nın 125. maddesine göre 'idarenin her türlü eylemine karşı yargı yolunun açık' olduğunun altını çizen Akyel, "Yapılan işlerin kalite şartlarına uygun, yani amaç ve kanunlara uygun yapılıp yapılmadığı zaman kişiler tereddüt ediyorlar, şüphe duyuyorlar. İşte bu şüpheleri ve tereddütlerin cevaplandırılması, yapılan doğru mu yanlış mı yapılmış ve bunu yargı yapıyor ve taraflara bir kalite güvence olarak duyuruyor. Diyor ki yapılan iş doğrudur veya yapılan işlerde bir eksiklik vardır haberiniz olsun şeklinde. Çünkü bir iş yapılıyor, o işin doğru yapılıp yapılmadığını siz ancak denetimle, kontrolle anlıyorsunuz. Birisine şunu yap diyorsunuz, onu kontrol etmeden onun doğru yapılıp yapılmadığını anlayabilir misiniz? Denetim yapılması gerekiyor. Denetim yönetimin, planlama, örgütleme ve yürütme gibi üç temel ögesinin yanında dördüncü bir öge denetim ve kontrol eksik kaldığı zaman yönetim de eksik kalır." diye sözlerini tamamladı.
CİHAN
20 Ekim 2015 15:09
DİĞER HABERLER