Mahalle mahalle direniş diyorlar... Tıpkı 27 Mayıs öncesi Türkiye diyorlar...
İhtilal haktır diyorlar...
Cumhurbaşkanlığı seçimi oluyor, Meclisi terkediyorlar...
Yüksek yargıda reform gündeme geliyor, komisyonu terkediyorlar...
Ergenekon’a sahip çıkıyorlar ama demokrasiye sahip çıkmıyorlar...
Peki ne istiyorlar?
İşte şunun şurası en geç haziran ayında seçim var.
Şubat, Mart, Nisan, Mayıs...
Haziran’ın ilk haftası seçim var.
Türkiye sizin iddia ettiğiniz durumdaysa, insanlar baskıdan bunalmışsa, herkesin telefonu dinleniyorsa, yolsuzluk almış başını gidiyorsa, bu halk doğrusunu yapar.
Medyaya baskı varsa, Mısır’daki gibi twitter’dan, facebook’tan örgütlenin.
Yüreğiniz varsa, bir deneyin.
Ergenekon’un desteği olmaksızın bir laiklik, demokrasi eylemi yapın.
Yapın ve boyunuzun ölçüsünü alın.
Bu halk kendi doğrusuna bakar, size değil.
Zamanında Turgut Özal’a, Süleyman Demirel’e, Tansu Çiller’e, Mesut Yılmaz’a ne yaptıysa, aynısını Recep Tayyip Erdoğan’a da yapar.
Yeter ki, siz gölge etmeyin.
Halkın hukukunu yıllarca savunmadınız.
Devleti koruma adına bireyi yok saydınız.
Şimdi kalkmış, hem 1960 darbesine, hem onu getirdiği hukuk düzenine sahip çıkıyorsunuz.
Halkın iradesinin olmadığı bir hukuk düzeni istiyorsunuz.
Halkın daha adil, daha hızlı, daha kaliteli yargı düzeni talebi ve onun iradesi doğrultusunda atılan adımları “yargının ele geçirilmesi” olarak değerlendiriyorsunuz.
Evet, CHP’nin tek parti rejiminin kurduğu, 1960 darbesinin takviye ettiği, 1980 darbesinin yıkılmaz hale getirdiği yargı vesayeti sistemi yıkılıyor.
Yargı ele geçiriliyor.
Yargıyı halk iradesi ele geçiriyor.
Çok iddialıysanız haziranda yapılacak seçimi kazanma konusunda iddialı olun.
Hem firavun, hem mazlum rolüne soyunmayın, komik oluyorsunuz.
Bir de asker ağzını bırakmadan, Menderes’i asan darbeyi kınamadan bu halktan itibar görmeyeceğinizi bilin.
Ankete gerek yok, şu anki tablo AK Parti’nin yarısı durumunda olduğunuzu gösteriyor.
Size daha çok kaset skandalı lazım belli ki...
Erdoğan ve Türkiye
Dış politika sadece güç ve çıkar üzerine yapılmaz, ilkeler üzerine de yapılır.
İsrail’in Gazze politikalarının en sert dille eleştiren hükümetin, gerek
Tunus’ta, gerek Mısır’daki gelişmelere seyirci kalması yanlıştı. İsrail müslümanları öldürdüğünde yanlış oluyor da, Mübarek öldürdüğünde olmuyor mu yani? Demokrasi ve insan hakları, hukukun üstünlüğü İran, Tunus, Mısır olunca unutuluyor mu?
Başbakan Erdoğan dünkü grup toplantısında bu sorulara hayır yanıtı verdi ve hukukun, hakkın yanında yeraldı.
Doğru da yaptı. Türkiye bu bölgenin liderliğine oynuyorsa, bunu bu ülkeler, daha ileri hedeflere taşıma iddiasıyla yapacak.
Türkiye’de CHP ve onun zihniyetine karşı çıkıp, İslam dünyasında tam da bu zihniyete sahip çıkarak değil.
Acıklı film
Çok acıklı filmler moralimi bozar, seyretmekten keyif almam.
Çağan Irmak’ın “Babam ve Oğlum” filmini bu yüzden izlemedim.
Zamanında “Şampiyon”u da aynı gerekçeyle izlememiştim.
Sırf insanları ağlatmak amacıyla yapılan filmleri sevmiyorum, zaten etrafımızda yeterince ağlayacak şey var.
Ama yine de “Biutuful”u göreceğim.
Çünkü Javier Bardem olağanüstü bir oyuncu, onun oynadığı hiçbir filmin sakil olabileceğine inanmıyorum.
Feyzİoğlu’na tebrik
Genelde muhafazakarların biraz daha ama çok değil, daha etkin olduğu bir dönemdeyiz. Bu dönemde atanan rektörlerin üniversiteleri daha başarılı mesela. 12 Eylül’den bu yana üniversiteler liseye döndü, profesör diye çıka çıka Burhan Kuzu ve benzerleri çıktı.
Aslında Cumhurbaşkanı Gül eksik söyledi, yargıyla birlikte en köhne kurum üniversiteler.
Üniversiteleri Nazi Almanyası modellerine çevirdiler, tek bir karşı görüşe yaşam hakkı tanımadılar.
O nedenle uluslararası alanda tanınan hukukçumuz yok, yargı kararımız yok, üniversitemiz yok.
Barolarmız da aynı kalitede maalesef.
Şimdi hukuka ve Türkiye’ye bakışımızın farklı olduğu Ankara Barosu, yeni Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu yönetiminde şahane bir dergi çıkarmış.
Ben, Yardımcı Doçent Dr. Saim Üye’nin “Kültürel Savunma” başlıklı makalesine bayıldım. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.
Manisa deplasmanı
Galatasaraylı, Beşiktaşlı, Trabzonlu dostlar kendi takımlarından umudu kesmiş, Fenerbahçe’nin rakiplerine yatırım yapıyor.
Hepsinin ağzında Manisaspor maçı var. Bu takımın ligin ilk yarısında deplasmanda başarılı sonuçlar alamadığı doğru. Ancak art arda gelen galibiyetler ve takım içi dayanışmanın bu sorunun üstesinden geldiğine inanıyorum. O yüzden siz artık umudu kendinizde arayın ve para harcamakla bu işin olmayacağını görün. Biz zamanında çok harcadık, bir işe yaramadı.