Hayır, PKK silah bıraksın istemiyorsunuz
Gaziantep'teki saldırısında bir kez daha gördük ki PKK hem teröristtir, hem de yalancı. Çocukları dahi gözünü kırpmadan katledebilen bu örgüt, göz göre göre yalan da söylemektedir. Üstelik bunu ilk kez de yapmamıştır. Diyarbakır'da dershane önünde bomba patlatmış, sonra haberi yokmuş gibi yapmıştır. Taksim'de canlı bomba saldırısı gerçekleştirmiş, sanki ilgisi yokmuş gibi davranmıştır. Emirlerin Kandil'den verildiği anlaşıldığında ise pişkin pişkin kulağının üzerine yatmıştır. Bazen suçu iletişim hatasına atmıştır, bazense başka bir nedene.
Örnekler çok. PKK sivil katletmeyi seviyor. Bugüne kadar katlettiği sivil sayısı 5 bini geçti. Öldürdüğü çocuk sayısı ise 300 civarında. Adam kaçırmak, haraç toplamak, araç yakmak, uyuşturucu kaçırmak, işyeri basmak rutin işleri arasında. Örgütün % 80'den fazlası kaçırdığı, kandırdığı 18 yaş altı çocuklardan oluşuyor. Bizler Kürt çocuklarının yaşlı adamlarla evlenmesine veya küçük yaşlarda fabrikalarda çalışmalarına bile kıyamazken örgüt oyun çocuklarını bile dağlara çıkarıyor, ellerine silah tutuşturuyor ve ölüme gönderiyor.
Dağdan inmek isteyen, pişman olan çocuklar ise içtikleri ilacın ardından intihar bombacısı yapılıyor. İşte bazıları böyle bir örgütü savunabiliyor.
PKK olmasa oy alamazsınız
Antep Katliamı bazı BDP'lileri biraz mahcup etti sanki. Belki PKK'nın hayatlarını söndürdüğü 4 çocuk vicdanlarına dokunmuştur. Ama çabuk topladılar, vicdanlarını susturmasını iyi bildiler.
Antep'teki rezaleti savunamayacakları için kıvırdılar da kıvırdılar. Yok, arkasında “derin devlet olabilir”miş, yok “bu saldırı kime yarıyor, bir de ona bakalım”mış. Siz bizden çok daha iyi biliyorsunuz,
bu ülkede böyle bir vahşeti ancak PKK gerçekleştirebilir.Saldırı derin devlete de yarasa, Suriye'ye de, İsrail'e de bunu ancak ve ancak PKK'ya yaptırabilirler. Tüm kanıtlar ortada. Emir Karayılan'dan, katiller PKK'dan. Lamı cimi yok, o çocukların katili PKK...
BDP Başkan Yardımcısı Beştaş ise olayı en az zararla kapatabilmek için çıkmış
“PKK silahları bıraksın istiyoruz” demiş... Hayır, Sayın Beştaş, hayır. PKK'nın silahları bırakmasını, terörün bitmesini istemiyorsunuz.
Gözünüzün önünde Kürt çocuklarının ellerine kaleşnikoflar, el bombaları tutuşturulurken çok mutlusunuz. PKK uyuşturucu ticaretiyle büyüdükçe maşallah pek bir mesutsunuz. Çünkü bu sistemden besleniyorsunuz. Kan aktıkça BDP'nin oyları artıyor, mutlu görünüyorsunuz.
Allah aşkına PKK olmasa siz nesiniz ki? PKK'sız hangi seçimde kaç oy alabilirsiniz?
Sandıkların üzerinde terörün gölgesi olmasa, muhtarlar “BDP dışında bir tek oy çıkarsa canın gider” diye tehdit edilmese Kışanak ismini kim duyardı, Hasip Kaplan'ı kim bilirdi? Diplomanız nereden, ekonomiye, işsizliğe veya çevreye dönük hangi projeniz var?
Rol yapmayın
Boşuna nefesinizi tüketmeyin,
PKK olmasa siz bir sıfırsınız, siyasetçi bile değilsiniz. PKK baş, sizse ayaksınız. Zaten ülke olarak bizim trajedimiz de bu. Bir Sinn Fein olamadınız. Risk alamadınız.
Kandil'de isminizin üstü çizildi mi seçimlere bile giremezsiniz. Siz PKK'nın silah bırakmasını istemiyorsunuz, tam aksine, sizin silahların susmasından anladığınız ayrı bir devletin kurulması, ülkenin bölünmesi. Her Mehmetçik şehit düştüğünde sanki yüreğinizin yağları eriyor. Her PKK saldırısında sanki ‘sizin çocuklar' taarruz etmiş gibi hissediyorsunuz.
Bunu PKK militanlarıyla kucaklaşırken yüzünüze yansıttınız. Saklayamadınız. Siz kaç kez Mehmetçiğe böyle sarıldınız, kaç kez askerlerimizi ziyaret ettiniz?
Şükür ki Kürt kardeşlerimizin çoğunluğu böyle düşünmüyor. Şükür ki herkes aklını ve vicdanını tatile göndermedi. Ve bin şükür ki son olaylarla gerçek yüzünüzü saklayamayacak kadar açık bir şekilde cümle âleme gösterdiniz. Lütfen artık rol yapmayı kesin.
Ne sizin rol yapmanıza gerek kaldı, ne de Kürt Sorunu'nun hallinde herhangi bir rol almanıza. Bir çuval inciri berbat ettiniz. Bunca yılı ziyan ettiniz. Türkiye doğru yolu elbette bulacak, ancak bu gecikme kim bilir kaç cana mal olacak.