Bursa Göz Vakfı Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdinç Usta, "Unutulmamalıdır ki kontrollerin, tetkiklerin ve tedavilerin zamanında yapılması her zaman en iyi, en kolay ve en ucuz yoldur." dedi.
Usta, şeker hastalığı ilk tespit edildiğinde kişinin göz kontrolünden geçmesi gerektiğini söyledi.
Gizli seyreden bazı şeker hastalarında hastalığın tespiti esnasında bile retinopati olabildiğini belirten Dr. Erdinç Usta, "Hatta şeker hastası olduğunun farkında olmadan göz içi kanaması ile gelen hastalar da olabilmektedir. İlk tespitten sonra en geç yılda bir olmak üzere retinopatinin varlığına ve düzeyine göre kontrol aralıkları göz doktoru tarafından ayarlanır. Unutulmamalıdır ki kontrollerin, tetkiklerin ve tedavilerin zamanında yapılması her zaman en iyi, en kolay ve en ucuz yoldur. Yine unutulmamalıdır ki diyabetik retinopatilerin hemen her aşamasında uygulanabilecek bir tedavi şekli vardır. Ancak gecikmiş ve fazla ilerlemiş hastalıkta daha pahalı ve daha az yüz güldürücüdür." dedi.
Öncelikle iyi bir göz muayenesinde retinopatinin (retinanın hasara uğraması) durumu büyük ölçüde gözlemlenebileceğini anlatan Dr. Usta, retinopatinin tedavisinde halen en temel yöntemin lazer fotokoagülasyon tedavisi olduğunu kaydetti. Hem damarların sızdırmalarını engellemede hem de göz içi kanamalarını önlemede iyi yapılmış lazer tedavisinin oldukça etkili olduğunu dile getiren usta şöyle devam etti: "Lazer tedavisinin yeterince yapılamadığı bazı durumlarda göz içine uygulanan ilaç tedavileri başarı sağlayabilmektedir. Bütün bu tedavilere rağmen ilerlemiş, kanamalı vakalarda en son tercih olarak vitrektomi ameliyatı gerekebilir. Bu ameliyatta esas olarak gözün arka iç boşluğu temizlenir, kanamalar giderilir. Son olarak şu uyarıyı eklemekte fayda görüyorum. Şeker hastalığı dünyadaki körlüklerin en önde gelen sebebidir. Lazer tedavisi uygun şekilde ve zamanında yapıldığında bu hastalığın temel tedavi yöntemidir. Şeker hastalarında oluşan görme azalması ya da kayıplarının sebebi lazer tedavileri değil, hastalığın kendisidir. Unutulmamalıdır ki şeker hastalığı ömür boyu devam edecektir ve buna bağlı göz sorunları da zamanla daha da ilerleyecektir. Bu kaçınılmaz ilerlemenin temel tedavisi olan lazeri, görme azalmasının sebebi olarak görüp tedavi olmamak sonuçta hastanın kendisine zarar verecektir. Şeker hastalığının süresi en önemli risk faktörüdür. Tanı konulan hastaların ilk 10 yıl içinde yarısında, 30 yıl içinde ise yüzde 90'ın da retinopati gelişir. Bunun yanında gizli seyreden şeker hastalığında, hastalık teşhis edilmeden retinopati gelişmiş olabilmektedir. Kan şekerin uzun vadede iyi düzenlenmesi retinopati oluşumunu geciktirir ancak tamamen önlemez. Yani şeker düzeyi iyi seyreden şeker hastalarında da geçte olsa retinopati görülür, bu nedenle göz kontrolleri ihmal edilmemelidir."
Gebelik, hipertansiyon, kansızlık, böbrek yetmezliği gibi hastalıkların varlığının retinopati ihtimalini artırdığını anlatan Dr. Usta, açıklamalarına şöyle devam etti: "Şeker hastalığı bütün vücutta olduğu gibi gözdeki damarların da duvarlarında hasara ve zayıflamaya neden olur. Zayıflamış olan damarlarda muayene sırasında görülebilen ilk belirti mikroanevrizma olarak isimlendirilen küçük damar baloncuklarıdır. Daha ileri aşamalarda damar geçirgenliği bozulduğundan damar içinde bulunan su, yağ ve kan, damar dışın çıkmaya başlar. Bu maddelerin görme merkezinde toplanması durumunda ciddi görme azalması meydana gelir."
CİHAN