Selahattin Demirtaş'tan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çağrı:

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, tutuklu olduğu davanın duruşması Sincan Hapishanesi Kampüsü’nde görülüyor. Demirtaş, SEGBİS sistemi aracılığıyla Edirne Kapalı Hapishanesi’nden duruşmaya bağlandı.
HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, tutuklu olduğu davanın duruşması Sincan Hapishanesi Kampüsü’nde görülüyor. Demirtaş, SEGBİS sistemi aracılığıyla Edirne Kapalı Hapishanesi’nden duruşmaya bağlandı.

Demirtaş’ın ifadesinden bölümler şöyle:

“Mahkemeniz, AKP’ye meydan okuduğum bir konuşmayı kendi üstüne alınarak ya ‘biz de AKP’liyiz’ demiştir ya da çarpıtmak istemiştir. Kabul etmiyorum. Tutukluluk kararı verecekseniz de böyle bir gerekçeyi yazmanızdan utanç duyacağımı belirtiyorum. Beni tahliye edip Yunanistan sınırının öbür tarafına bıraksanız ben kendim bu tarafa atlarım dedim. Çünkü burada konuşmam, hesap sormam gerekiyor. Bizi buraya attıranlardan hesap sormam gerekiyor. Siz duruşmadan vareste tutsanız beni, tahliye olmuşsam bile, her duruşmaya gelip burada çatır çatır, temsil ettiğim iradenin onurunu savunurum ben. Kabul etmiyorum. Hakaret olarak algılıyorum. [Tutukluluk gerekçesi olarak] Hiçbir şey yazmayabilirsiniz, umurumda değil ama kaçacağım şeklinde imalarda bulunarak tutukluluk gerekçesi yazmamalısınız. İstirham ediyorum. Yapmayın böyle.”

“Daha birkaç ay önce Diyarbakır’da bir parkta, Recep Hantaş isimli bir genç, bir güvenlik personeli tarafından hiç yere öldürüldü. O güvenlik personelinin çocuğu, babasının serbest bırakılması için CİMER’e bir mektup yazıyor. CİMER bu dilekçeyi, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderiyor. Başsavcılık, dilekçenin geldiği gün, tahliye talebinde bulunuyor. Mahkeme aynı gün, daha yargılanması başlanmamış olan güvenlik personelini tahliye ediyor.”

‘TÜRKİYE'DE YARGI ÖYLE SANILDIĞI GİBİ TUTUKLULUĞU ESAS KABUL ETMİYOR…’

Diyarbakır’da 20 yaşındaki Recep Hantaş’ın öldürülmesiyle ilgili tutuklanan polisin tahliye edildiği gün Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’nden (CİMER) Adalet Bakanlığı’na yazı yollandığı, bakanlığın da yazıyı hemen mahkemeye ulaştırdığı ortaya çıktığını mahkeme heyetine hatırlatan Demirtaş, şöyle devam etti:

“Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, CİMER üzerinden aileye bilgi verilmesi için yazı yazıyor. Dolayısıyla Türkiye’de yargı, öyle sanıldığı gibi tutukluluğu esas olarak kabul etmiyor. Gerektiğinde, böyle işliyor işte. Tabii ki benim ailem de partim de CİMER’e (Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) başvurmadı, başvurmayacak. Ama mahkemeye CİMER üzerinden, hatta başka kanallar üzerinden, davamla ilgili perspektifler geliyordur. Ali Babacan ile ilgili soruşturma talebi konusunda, Bülent Arınç’ın TV’de yaptığı, savcılara yönelik adeta tehdit içeren açıklamadan bir gün sonra, soruşturmaya yer olmadığı kararı verildi. Gözlerimizi yaşartacak kadar adalet uygulanıyor Ankara Adliyesi’nde. Sanki ben bu şekilde tutuklu yargılanıyorum da, Türkiye’deki bütün dosyalarda tutuklu yargılama esas olarak kabul ediliyormuş gibi sanılmasın. Tutanağa geçmiş olayım.”

AİHM’İN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KARARI

AİHM’in hakkında verdiği kararı da mahkeme heyetine hatırlatan Demirtaş, şunları söyledi:

“AİHM bir kararında, tutukluluğumun siyasi faaliyetlerimi engellediği, siyasi amaçlarla olduğunu tespit etmişti. 18 Eylül’de Strasbourg’da, AİHM Büyük Daire önünde bu dava tekrar görülecek. Bu mahkemedeki dosya, çok daha kapsamlı bir şekilde, biz ve Adalet Bakanlığı tarafından, karşılıklı olarak masaya yatırılacak. Orada ilk kez gerçek muhataplarım, Adalet Bakanlığı var. Burada siz [mahkeme heyeti] varsınız ve sanki yargılama yapılıyormuş gibi oluyor. Strasbourg’da, tam da olması gerektiği gibi, bir tarafta Adalet Bakanlığının yetkilileri, bir tarafta ben ve avukatlarım. Burada da olması gereken bu. Adalet Bakanlığı’ndan temsilciler, Külliye’den temsilciler savcılık makamına otursaydı gerçekçi bir görüntü oluşurdu.”

ERDOĞAN’A ‘DEMOKRATİKLEŞME’ ÇAĞRISI

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a bir çağrıda bulunan Demirtaş, “Kendisi demokratikleşme konusunda bir adım atarsa biz de kendisine on adım atarız” diye konuştu.

Demirtaş şu ifadeleri kullandı;

“Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz gün, ‘Bize bir adım atana biz on adım atarız’ dedi. Neyle ve kimle ilgili söylemiş olursa olsun. Kendisi demokratikleşme konusunda bir adım atarsa biz de kendisine on adım atarız. CHP, İyi Parti, MHP başta olmak üzere Parlamento dışındaki partiler de dahil, demokratikleşme ve barış konusunda inisiyatif üstlenirlerse biz onlara da on adım atarız. HDP de ben de seçmenlerimiz de, kim ki demokrasiden yana tutum alırsa onun yanında yer alma konusunda kararlı olacağız. Bütün partileri de dikkatle izlemeye devam edeceğiz. Biz ne Cumhur İttifakının ne de Millet İttifakının parçası değiliz. Demokrasinin yanındayız. Kim ki demokrasi konusunda samimi, ciddi, somut, hızlı adımlar atar ve yanında durursa biz seçmenlerimizle birlikte, o anlayışın gelişmesi için oraya doğru on adım atarız.”

'KÜRDİSTAN VE KÜRT KELİMELERİNİ KULLANIRSANIZ SUÇ DUYURUSUNDA BULUNURUM'

Bir fezlekede atıfta bulunulan konuşmasını okuyan Demirtaş, savcının konuşmada geçen "Kürt" ve "Kürdistan" kelimelerinin baş harflerini küçük yazarak hakaret etmek istediğini savundu. Demirtaş, savunmasına şu ifadelerle devam etti: "Ben o savcıya da mahkeme heyetine de bütün yargı mensuplarına da şunu söylemek istiyorum. Ben bir Kürt’üm. Siz bana Kürt değilsin demediğiniz sürece de Kürtlüğümü hatırlamıyorum işin doğrusu. İnsanlığımı hatırlıyorum daha çok."

Bu ülkede Kürt ve Kürdistan demenin terör propagandası sayılmasını hakaret olarak gördüğünü belirten Demirtaş, mahkemenin bunu düzeltmesi gerektiğini söyledi.

Demirtaş, "Mahkeme bana 100 yıl ceza versin, umurumda değil. Ama Kürdistan ve Kürt kelimelerini kullanarak tek bir cümle kurarsanız mahkemeniz hakkında suç duyurusunda bulunurum" diye konuştu. 
17 Temmuz 2019 21:31
DİĞER HABERLER