Gezi'de başlayan, 17-25 Aralık'tan sonra hızlanarak devam eden otoriter Erdoğan idaresine olumlu not verilen tek hamle olan Kürt açılımının da yine Erdoğan tarafından sonlandırıldığına inanılıyor.
(...)
Gezi'de başlayan, 17-25 Aralık'tan sonra hızlanarak devam eden otoriter Erdoğan idaresine olumlu not verilen tek hamle olan Kürt açılımının da yine Erdoğan tarafından sonlandırıldığına inanılıyor. Şu an Brüksel'den bakıldığında Türkiye'nin hanesinde görülen tek olumlu icraat, Suriyeli mültecilere yapılan ev sahipliği.
Şaşırtıcı olan, Türkiye'yi takip edenlerin Erdoğan'ın geceyle gündüz arasında denebilecek kadar kısa bir zaman aralığında siyasi hayatına mal olsa da çözmeye söz verdiği Kürt meselesindeki u dönüşüne fazla şaşırılmaması. Erdoğan'ın demokratik müktesebatının sınırlarına çok hızlı şekilde yaklaştığını, otoriterleşme emarelerini çok önceden gördüklerini söyleyen bazı AB yetkilileri, Hizmet mensuplarını saflıkla itham ediyorlar.
Bu çevrelere göre, Erdoğan'ın en mümeyyiz vasfı, inandığı fazlaca bir ilkesi olmaması. Şu anda tek bir ilkesi var: İktidarda kalmak. Kürt meselesindeki çok sert tavır değişikliği bu kanaatin sağlaması olmuş.
İktidar nasıl uzun bir süre Hizmet Hareketi'ni istismar ettiyse, aynen öyle de Kürt Hareketi'ni ve Kürt sorununun barışçıl yollarla çözümünü isteyen geniş halk kesimlerinin beklenti ve umutlarını da iğfal etti. Şimdi ise Erdoğan iktidarda kalmanın yolunun milliyetçiliğe sığınmayı, MHP'den fazla ülkücü olmayı gerektirdiğini düşünüyor. Bu cümleden, Türkiye'nin liberal aydınlarının da iktidar tarafından suistimal edildiğini söyleyenler var.
17-25 Aralık'tan sonra Erdoğan'ın hızla Putin'leştiğine dair çok sayıda makale yayınlanmıştı. Şimdi ise Erdoğan'ın Putin'i taklit ettiği, taktiklerin birebir benzediğini söyleyenlerin sayısında ciddi artış var. Bilhassa İpek Grubu'na yapılan baskın, Putin'in yola getiremediği işadamlarına uyguladığı baskıları tedai ettirmiş. Rusya'da basının büyük bir bölümünün Putin'in propaganda aracına dönüşmesi, gazetelerde yayınlanacak haber ve yorumlara Kremlin'in ilgili dairelerinde karar verilmesi, Batı düşmanlığının tırmandırılması, her olumsuz hadisenin komplo teorileri ile izah edilmesi için ‘aynen Türkiye'deki gibi' diyorlar.
Erdoğan'ın Kürt meselesindeki sert ve ani dönüşünün önemli bir sonucu da Brüksel'de Hizmet Hareketi ile ilgili kanaatleri etkilemiş olması. 17-25 Aralık'a kadar iktidarın ‘ortağı' olarak görülen Hareket, sonraki süreçte ‘iktidar tarafından kullanıldı' argümanlarına rağmen soru işaretleri ile karşılanıyordu. İktidarın Kürt meselesinin çözümünden hızlıca vazgeçmesinin ardından Erdoğan'ın Hizmet Hareketi'ni istismar ettiğine yönelik kanaatlerin pekiştiği görülüyor. Bir Avrupalının dediği gibi Erdoğan aslında sadece Hizmet Hareketi'ni değil, Kürt meselesini de değil, kendisini iktidarda tutacak her değeri ve kesimi istismar etti. Muhkem kanaat bu!