"Milli Takım'dan beni kimse aramadı. Çağırıldığımda nasıl seve seve gittiysem, çağırılmadığımda da sessiz kaldım. Ötesi yok. 

(Sabri ile aranda sorun var mı?) 

Hayatımda kimseyle sorunum olmadı. Kimseye kin tutmadım. Hayatımda kimseyle sorunum olmadı. Kimseye kin tutmadım. Geçmişte kalanları siler geçerim. Ben böyle büyütüldüm ailem tarafından. Kaptanları hocalar ve yöneticiler belirler. Biz hiçbir zaman "kaptan olmak istiyorum" diyemeyiz. Ben buna saygı duydum. Galatasaraylılık duruşunu herkese gösterdim. Kaptanlığı da layıkıyla yaptığımı düşünüyorum. Olayın anlaşılması için yöneticilerimiz, hocamızdan rapor istedi. Bu yüzden bana izin verdiler.

"Fenerbahçe maçında oynamamayı beklemiyordum. Önemli bir maçtı. Kaptan olduğum için sahada olmam gerektiğini düşünüyordum. Neden sahaya çıktığımı hocaya sormalısınız. Üzülüyor muyum tabii ki üzülüyorum bu güne kadar çok fazla bu durumu yaşamadım. Bazen duygusallıkta ön planda olabiliyor. Bu da benim performansımı düşürüyor alışık olmadığım için. 

Ama biz futbolcu olarak ne kadar görev verilirse en iyisini yapmakla yükümlüyüz. Fenerbahçe derbisinde en azından tecrübemle sahada olmam gerektiğini düşünmüştüm. Yine duygusal konuşuyorum. ama sonuç olarak benim yerime oynayan arkadaşıma da saygı duymam gerekiyor."

"Hayatım boyunca bırakın Galatasaray formasını yere atmayı, ben bir arkadaşımla kavga bile etmedim. Fenerbahçe maçında azınlık bir grup taraftarımızdan tepki görmem, ne olursa olsun zoruma gitti.

Duygusal bir insanım. Fenerbahçe maçında birkaç kötü söz duymuştum. Çok zoruma gittiği için formayı çıkarıp Tugay hocaya vermiştim Ben formayı yere atmadım, en önemli futbolcularından birine vermiştim. Tugay Kerimoğlu'na... Tugay Hoca da bana formayı tekrar vermişti ve bu sonsuza kadar üzerinde duracak dedi. Ben de formayı sırtıma alıp soyunma odasına öyle gitmiştim. Benim ne kadar büyük Galatasaraylı olduğumu beni yakından tanıyan herkes bilir. Ben de insanım ve duygusalım. Küçük bir kitle de olsa kupalar kazandırdığım takımımda tribünden tepki görmek bana ağır geldi"

"Taraftarlarımıza söz verebilirim. Olaylar yaşandı. Kötü gidişat oldu. Bizim hedeflerimiz var. Bundan sonra takım arkadaşlarımızla beraber terimizin son damlasına kadar mücadele edeceğiz. Bu güne kadar taraftarlarımız bizden ne istediyse yapmaya çalıştık. Bu kulübün sahibi taraftardır. Bana verilen destekten dolayı herkese teşekkür ediyorum. 

Bir günlük bir olaydı. Sayın başkanımız ve yöneticilerimizle görüştüm. Maçları kazanmaktan öte bütün benliğimizle Galatasaray'a hizmet etmek için elimizden geleni yapacağımıza söz veriyorum. Sadece Sabri ve Wesley ile değil taraftarların istediği herkesle el ele tutuşur onların önüne gideriz. Taraftarlar benden bir şey isteyecek ve ben yapmayacağım. Olur mu öyle şey? Ne isterlerse yaparım"

"Antrenmana çıkmama durumu sadece bu olayların netleşmesi için verilen bir izindi. Çok mutluyum. Galatasaray'ı çok seviyorum. Duygusal günler yaşadım. Bir çok hocayla çalıştım. Başkanlar ve yöneticiler değişti. Ancak bunlarla ilgili yorum yapacak haddimiz yok. Hocamıza büyük saygımız var. Kötü gidişatı saha içerisinde çözersiniz. 

Bursa maçını kazanarak iyi yola girmek istiyoruz. Amacımız saha içinde iyi oynayıp maç kazanabilmek. Kazandığımızda bu sorunların hepsi kaybolur.  Yıllardır futbol oynuyorum. Kötü gidişatı bir tek saha içinde çözebilirsiniz." 

"Belki hocalarımı fazla dinliyor olabilirim. Hep takım oyuncusu oldum. İlk yıl farklı sistemle oynadık ve 13 gol attım. İlk senemde 13 gol atmış olmam taraftarlarda büyük beklenti yarattı. Dünyada benim pozisyonumda oynayan ve her sene 10 gol atan fazla oyuncu göremezsiniz. Oyun olarak değişkenlik göstermem hocayla, sistemle alakalıydı. 

Geçen sene en kötü sezonumuzda kariyer rekorumu kırarak 16 gol attım. Gol atmaktan daha çok hocanın sizden ne istediği önemli. Ben 16 gol attım, işimi yaptım diyemem ki. Takım başarıya ulaşmadıktan sonra bunun pek bir önemi yok. Ama bir futbolcuyum, ama 90 dakika ama 70 dakika görevimizi yapmak zorundayız. Bugün kötü durumdaysak takımdaki bütün oyuncuları eleştirebilirsiniz. "