Samanyoluhaber.com yazarlarından Safvet Senih, hicret konusunu 'Sen ölmedin kelebek oldun' başlıklı yeni köşe yazısında kaleme aldı.
Hani anlatılır ya… TIRTIL, “Eyvah ben öldüm!” demiş. O sırada ona mânevîyattan şöyle bir nidâ gelmiş: “Korkma sen ölmedin! Asıl sen şimdi daha yüksek bir mertebeye yükselip güzel bir KELEBEK oldun!..” denilmiş. Tırtıllar gibi bazı canlılar üzerlerindeki kav ve kabuk dar gelince ondan kurtulmak için zorlanmaya başlarlar; sanki, sekerat hali sıkıntıları ve kıvranışları gibi kalaklar ve zorlanmalar başlar ve kabuklarını kırınca genişliğe çıkıp rahat bir nefes alarak güzel bir yeniliğe açılmış olurlar.
Şimdi bu süreçte çoğunluğumuz itibariyle zâlim ve gaddarların kamçı ve copları altında preslenip, akıl almaz mengenelerde sıkıştırıldıktan, beklenmedik travmalar geçirdikten sonra ırmaklar ve denizler aşarak yeni dünyalara ayak bastık. Bütün bunları, âyetlerin işaret ettiği gibi iman, mücahede ve HİCRETİN bir bütünü kabul ederek, yepyeni bir Hizmet hayatı için taze bir başlangıç olarak görmeye gayret edelim.
Komşularının güzelliklere uyanmasına vesile olan bir aileden bir ablamız, güzel bir hat sanatı ile “Çay koy keçeli… Yeniden başlıyoruz!” yazılı bir levha göndermiş. Onu masama koydum uğrayan misafir ve ziyaretçilere gösterip okuyorum. Şevke medar oluyor. Bizim bir özelliğimiz de herşeye rağmen şevk-i mutlak içinde bulunmaktır.
Bu günlerde Büyüğümüzün 2002’de söylemiş olduğu “TOHUMUN SIRRINI TOPRAK ÇÖZER” sözünü dilime vird edinmiş gibi her yerde söyleyip duruyorum. Dünyanın hem mânen hem maddeten bereketli toprakları inanıyorum ki, o sırları çözecekler, yeter ki, biz toplum içinde, ortak organizelerin içinde topluma uyum sağlayan birer fert olabilelim. Toplum mozaiğinin arasında uyum içinde kendi rengimizle açmış bir çiçek gibi durabilelim…
İnşaallah bu halimizle Külliyattan ve Pırlanta serilerinden aldığımız Kur’an akliliğinde ve Kur’an makuliyetindeki disiplin ve hikmetlerle, yaşayarak ve temsil ederek vereceğimiz mesajlarla İNSANLIK KALESİNİN TAMİRİNE çalışacak, insanlığın başına gelecek semavî ve arızî bela, felaket ve musibetlerin önünü almak için gayret göstereceğiz. Semavî kitapların hepsinde de insanlığın başına gelen İlahî gazaplar ve kahırlar anlatılmakta, yerin dibine geçirilen kavimler, viraneye dönen medeniyetlerin kalıntılarından bahsedilmektedir. Lût kavmini arzın dip karanlıklarına gömen cezanın, amelleri bu gün icra edilmekte, hatta bazı ülkeler onların aleyhinde söylenecek sözleri suç saymakta…
Bizleri iyilikleri bir serâ gibi inşâ etmek seller gibi akıp gelen fenalıklara Zülkarneyn Aleyhisselamın demir-bakır karışımı tunçtan bir set yaptığı gibi bizler de günümüze uygun, engeller, gergiler yapmaya en önemlisi sulh-u umumiyi temine çalışmalıyız.
İnşaallah Hızır’dan ders alan Hz. Zülkarneyn Aleyhisselam gibi SEMÂVÎ GÜZELLİKLERLE fen ve teknolojinin ürünlerini iç içe yoğurarak, tunçtan daha güçlü gergiler, setler ve mânialarla fitne ve fesadı, garaz ve marazı, kavga, savaş ve çatışmaları engelleyecek güzellikler ortaya koyarak cihan çapında sulh ve huzuru hedefleyeceğiz. Kıyamete ayarlı bu HİZMETLERLE insanlık lehine inşaallah çok enteresan ihtişamlı bir gelecek kurulacağına inanıyoruz. Bunun için bizim KENDİ ALANIMIZA ÇEKİLEREK, derince bir iç muhasebemizi ve durum muhakememizi yapıp önce kendimizi düzeltmemiz, istiğfarını yapmış muslihlerden olmamız gerekiyor. Cenab-ı Erhamürrahiminden bizlere bu güzellikleri lütfetmesini niyaz ediyoruz…