Samanyoluhaber.com yazarı Mehmet Aysan, hükümetin vatandaşın dini hassasiyetlerini kullandığını, Filistin ve Mursi konularını her seçim döneminde kullandığını ancak iş icraate gelince hiçbir şey yapmadığını yazdı.
Kendilerini “İslamcı” olarak niteleyen, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP yetkililerin hamaset nutukları ile gaza gelen, elleri ile dört parmak işareti yaparak Mısır’daki Rabia Meydanı’na selam gönderen, hatta hızını alamayıp, havaalanına kefen giyerek gidip, Erdoğan’ı karşılayan binlerce insan yaşıyor bu ülkede. Ve AKP’nin seçmen tabanını da büyük ölçüde bu kitle oluşturuyor.
Bilindiği gibi, Erdoğan ve AKP iktidarının siyasetinin temelini oluşturan ögelerin en önemlisi Filistin. AKP’liler siyaset sahnesine çıktıkları günden beri Filistin ve Gazze kelimelerini dillerinden düşürmüyorlar. Hatta daha da ileri gidip, her seçim öncesi, “seçimi AKP’nin kazanması durumunda Filistin’in de kazanacağını” iddia ediyorlar.
Fakat, bu konuda AKP’nin ne kadar samimiyetsiz olduğu, gün geçtikçe dahaV da net bir şekilde ortaya çıkıyor. Dünya Bankası tarafından açıklanan veriler, Gazze’ye vaat edilen ve yapılan yardımlar konusunda, AKP Hükümeti’nin sınıfta kaldığını ortaya koyuyor. Gazze’ye 200 milyon dolar yardım etmeyi vaat eden Türkiye’nin, bu paranın yüzde 1’ini dahi göndermediği gerçeğinin, “İslamcı” kesimde nasıl bir etki yapacağını merak ediliyor.
Gazze’ye yardımlar gönderilmezken, buna karşılık İsrail ile yapılan ticaret hacmi gün geçtikçe artıyor. İsrail Başkonsolosu tarafından açıklanan rakamlara göre, Türkiye – İsrail arasındaki ticaret hacmi son iki yılda %30 artmış. Yani Filistin’e vaat edilen yardımın %1’i bile gönderilmezken, İsrail ile yapılan ticaret, her geçen gün katlanarak artıyor.
Ayrıca Türkiye İsrail vatandaşlarına vize uygulamazken, Filistinlilere hala vize uygulamaya devam ediyor.
Erdoğan ve AKP’nin seçim meydanlarında bir diğer istismar ettiği konu ise Mısır. Darbe ile devrilen Cumhurbaşkanı Mursi’nin idam cezasına çarptırılması üzerinden propaganda yapılıyor. Öncelikle şunu belirtmeliyiz; Sisi bir darbecidir ve Mursi için verilen idam cezası hukuki değil, siyasidir. Fakat Erdoğan ve AKP’nin Mursi’nin başına gelenlerde paylarının olduğu aklı başında herkes tarafından kabul ediliyor. Özellikle dönemin Dışişleri Bakanı olan Başbakan Davutoğlu’nun hayalperest politikaları, Türkiye’yi dış politikada, Mursi’yi de iç politikada derin bir stratejik bataklığa sürüklediği görülüyor. Bu konuda en güzel değerlendirmeyi geçtiğimiz günlerde Zaman Gazetesi’nde Ali Bulaç kaleme aldı;
“Mısır’ı askeri darbeye götüren gelişmelerden en önemli olanı Türkiye’nin İhvan yönetimindeki Mısır’la kurmaya çalıştığı ilişki biçimi oldu. Türkiye, İhvan’ın seçimleri kazanmasıyla öyle bir hava estirdi ki, sanki Mısır’ın önderliğinde Arap âlemi Türkiye’nin kontrolüne geçti; bölgenin tamamını içine alacak “Yeni Osmanlı imparatorluğu” kurulmasına ramak kaldı. Buna tuz biber eken son gelişme darbeden iki ay önce Mursi’nin Türkiye ziyareti sırasında Türkiye ve Mısır ortaklaşa ordu kurup Suriye’ye müdahale edip Esed’i devirecekleri yolunda çıkan haberler oldu. Maalesef Türkiye’nin bölgeye ilişkin cehaleti, gemlenemez ihtirasları, İhvan’ı yanlış yönlendirmesi ve “Yeni Osmanlıcılık” adı altında hortlayan İttihatçılığı Mısır ve Suriye’nin bu hale gelmesinde rol oynadı, bölgeye felaket getirdi.” (Ali Bulaç / 21 Mayıs 2015 / Zaman)
Yine dün Mısır Gazetelerinde ortaya atılan bir iddiaya göre, Mursi yönetimi darbe ile devrilmeden birkaç ay önce, Bilal Erdoğan’a vergi muafiyeti ve ticari kolaylıklar sağlanabilsin diye Mısır pasaportu verilmiş. Yine iddiaya göre Bilal Erdoğan bu pasaportla 17 Aralık Operasyonundan sonra Gürcistan’a kaçmış. Söz konusu pasaportun iptali için bugünlerde Mısır mahkemelerinde dava açılmış. Yani anlayacağınız Mursi sevgisi biraz da “duygusal”mış.
Hal böyle iken, Filistin ve Gazze derken gözleri dolan, sigarasından daha derin nefesler çeken, Rabia işareti yapmaktan elleri ağrıyan, dantelli çarşafı kefen niyetine giyen “İslamcı” arkadaşlara sormak istiyorum;
İsraillilere vize uygulanmazken, Filistinlilere vize uygulanması sizi rahatsız etmiyor mu?
Gazze’ye gönderileceği vaat edilen yardımların yüzde 1’inin bile gönderilmemiş olması kanınıza dokunmuyor mu?
Mursi’nin başına gelenlerden büyük ölçüde arkasından koştuklarınızın neden olması vicdanınızı sızlatmıyor mu?
Mısır, Filistin, Mursi, Gazze kelimelerinin aslında birer seçim malzemesinden ibaret olduğunu hala farketmiyormusunuz?
Sizi feci halde kandırıyorlar kardeşim, bunu anlamamakta neden ısrar ediyorsunuz?
Belki de boşu boşuna soruyorum bu soruları. Kuran-ı Kerim’le dalga geçilmesine, Hz. Peygamber’e hakaret edilmesine, “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde taşıyor” diyene, “Başbakanımıza dokunmak ibadettir” diye buyuranlara ne tepki verdiniz ki, bunlara tepki vereceksiniz?