Operasyon günü Yakub Saygılı'nın cebinden 15, kendisinden 25 ve Arif İbiş'in cebinden 20 lira çıktığını belirten Arpacı, "16 Aralık 2013 tarihine dönsek yine aynı şubede görev yapardım." dedi.

"BİZ AYIN 15'İNİN GELMESİNİ DÖRT GÖZLE BEKLEYİP İPLE ÇELERKEN BİRİLERİ..."

Çağlayan’daki adliyede işlemleri tamamlanan polisler çıkışta açıklama yaptı. Diyarbakır’da görevli Başkomiser İsmail Arpacı, 17 Aralık operasyonu öncesi mali şubede yaşadığı bir hadiseyi şöyle anlattı: “İçeri girerken gayet mutlu ve sevinçli bir şekilde girdim. Bunun darbe suçlaması olduğu söylenildi. Yolsuzluk görünümlü bir darbe denildi. Bunun neden darbe olmadığını yolsuzluk soruşturması olduğunu şu şekilde açıklayabilirim: 14 Aralık 2013 cumartesi günü maaşımızı almadan bir gün önce Yakub Saygılı müdürümüzün odasında ben, büro amirim, devrem Arif İbiş, operasyonla ilgili değerlendirme yapılırken Yakub müdürüm şöyle bir şey sordu: ‘Arkadaşlar cebinizde kaç para var?’ Yakub müdürüm 15 lirayı masaya koydu. Büro amirim para olmadığını söyledi. Ben 25 lira koydum. Arif devrem 20 lira koydu. Yakub müdürüm şu sözü söyledi: ‘Biz her ay ayın 15’inin gelmesini dört gözle bekleyip iple çekerken birileri bu devletin malını çalıp götürüp sefa sürüyorlarsa biz bu operasyonu yapmalıyız arkadaşlar’ dedi. İşte bu bir yolsuzluk soruşturmasıydı. Birileri ayakkabı kutuları ile bir yerlere para götürürken haram yememiş, hiç kimsenin malına yan gözle bakmamış, bugüne kadar helal lokmadan başka bir şey yememiş insanlar olarak biz bu soruşturmayı yapmak zorundaydık. Yaptık da. Allah’a şükürler olsun ben de bu soruşturmanın içindeydim. 16 Aralık’a geri dönsek yine aynı şeyi yapardık. Kimin helal kimin haram yediği ortaya çıktı.”

Serbest kalan bir başka polis ise, “Benim vicdanım tamamen rahat. Vicdanı rahat olmayanları Allah’a sevk ediyorum. Onlar düşünsünler. Hukuk dışı bir şekilde gözaltına alındık. İsnat edilen suçlamaların hiçbirinin somut delile dayanmadığı ortaya çıktı.”


CİHAN