Sercan Yıldırım'ın hayali!

Sercan Yıldırım'ın hayali!
Galatasaray'ın genç golcüsü Sercan Yıldırım, Galatasaray Dergisi'nin sorularını yanıtladı.
Bir zamanlar ligde kalmak için mücadele eden Bursaspor'un antrenmanlarını yan sahadan takip eden bir çift çocuk gözü vardı. “Ben bu takımla şampiyon olacağım” diyordu. Çılgıncaydı, hayal dahi edilemezdi. Ama gözlerine baktığınızda neler demek istediğini daha iyi anlayabilirdiniz. Türkiye'nin küçük yaşlarından itibaren tanıdığı Sercan Yıldırım'ın rüyalarını artık Galatasaray ile yaşayacağı şampiyonluklar süslüyor. Ve bunu düşünmek hiç de çılgınca değil... Oldukça erken sayılabilecek bir yaşta Türkiye'nin gündemine yükseldin. Bunun sana ne gibi getirileri oldu, hangi dezavantajları yaşadın? Ben 15 yaşında Bursaspor A Takımı'na çıkmıştım. İlk olarak Bülent Korkmaz'ın İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçında forma şansı verdiğinde 16 yaşındaydım. Daha sonra Samet [Aybaba] Hoca'nın gelmesinden sonra daha fazla süre almaya başladım. Erken kariyer başlangıcının benim için avantajları oldu, tecrübe kazandım, büyük oyuncularla beraber oynadım. Başlarda dezavantajı yoktu. Fatih [Terim] Hoca tarafından milli takıma davet edildim. O zaman da çok gençtim. Özellikle Avrupa maçlarında avantajı yaşadım. Sabri Sarıoğlu, Galatasaray Dergisi'ne verdiği bir röportajda şöyle diyor: “İlk oynamaya başladığımda, ne yaparsam yapayım, destek görüyordum. Yeni bir yüzdüm ve herkes beni destekliyordu. Yıllar geçti, yüzler eskidi, tolerans da azaldı.” Sen benzer bir durumu Bursaspor'da yaşadın belki de, neler söylemek istersin? Bursaspor altyapısından yetişmiştim, aynı zamanda Bursa doğumluydum. Bu yüzden en küçük olumlu harekette destekleniyordum. Olumsuzlukta ise tabii ki birtakım yansımaları oluyordu. Benim dönemimde Bursaspor altyapısından çıkan iki – üç oyuncu vardı. Ben de onlardan biriydim. Beklentiler yükseldi zamanla. O beklentilerin karşılanamadığı zaman ise olumsuz eleştiriler gelmeye başladı. Ben 17 yaşında, ilk çıkışımı yaptığımda, insanlara Sercan ismini duyurmaya başladığımda, yaptığım her hareketin ardından tribündekileri heyecanlandırabiliyordum. Oyundan koptuğum dönemlerde bile destek görüyordum onlardan. Ancak beklentiler yükselince, yorumlar da değişti tabii. Olumluda nasıl destek veriliyorsa, olumsuzlukta günah keçisi olabiliyorsunuz. Genç yaşta sırtımızda bu yükün olması gerçekten zor bir durum. O süreci iyi atlattığımı düşünüyorum. Galatasaray'a transferim gerçekleşti. İnsanlar, Bursa'dan yetiştiğim için, Bursaspor'da devam etmemi, belki futbolu orada bırakmamı istiyordu. Galatasaray'a transferim sonrası eleştiriler aldım, motive edici yorumlar yapanlar da oldu. Ama herkes için hayat hâlâ devam ediyor. Bursaspor altyapısı, Türkiye'nin en iyilerinden. Bu konu hakkında bilgi verebilir misin? Bursaspor, başarılı bir altyapı geleneğine sahip. Geçmişten günümüze önemli figürler var. Her yaş grubunda şampiyonluklar elde eden, sürekli şampiyonluklar için oynayan, kupalar kazanan ve bu kazanma karakterini sahiplenen takımlar oluşuyor. Bursaspor'da şu an oynayan, başarıyla formasını giyen isimler de var. Başarılı bir altyapıdan bahsedebiliriz. Bursaspor altyapısındayken yurtdışında düzenlenen farklı birçok organizasyonla ismini duyurmayı başarmıştın. Sen 16 yaşındayken, birçokları, “Beş sene içinde Premier League veya La Liga gibi büyük liglerde oynayacak” diyordu. Aradan beş sene geçti. Sen o gün hayal ettiklerinin tam olarak neresinde duruyorsun? Ben Bursaspor'da şampiyonluk yaşadım. Hep birlikte Türkiye'de bir futbol devrimi yaptık. Sonrasında Galatasaray'a geldim. Bunun için ayrıca çok mutluyum. UEFA Kupası şampiyonluğunun geldiği dönemde Galatasaray'ı gönülden destekliyorduk. Hem ailem, hem arkadaş çevremde durum bu şekildeydi. Bursaspor, ciddi potansiyeli olan ve şampiyonluk yaşayarak bunu açığa çıkaran büyük bir kulüp. Ben büyük bir kulüpten bir başka büyük kulübe geldiğime inanıyorum. Benim için 21 yaşında Galatasaray'a gelmek ve Fatih Terim ile birlikte çalışmak, büyük liglerde oynamak kadar özel bir başarı. Peki, şu an 21 yaşındasın. Beş yıl sonra kendini nerede görüyorsun? Hedefim Galatasaray ile birlikte iyi yerlere gelmek, kupalar kazanmak. İlk üç senelik süreçte öncelikli hedefim bu. Sonrasında yolumu çizmek, belki futbolu Galatasaray'da bırakmak istiyorum. İnşallah bu hedefimi gerçekleştirebilirim. Bursaspor'daki hızlı yükseliş sonrası son iki sezonda daha rotasyon oyuncusu oldun. Sonradan oyuna girdiğin çok sayıda maç izledik ya da üst üste goller kaçırdığın günlerde bitimine kısa süreler kala oyundan çıktığın maçlar... Neden böyle bir değişiklik oldu? Şampiyonluk sezonunda çok iyi performanslar sergilediğim maçlar vardı. Birçoğunda tek eksiğim goldü. Gol atmakta sıkıntı yaşadığım dönemler oldu. Ama bu, o mevkiide görev yapan her oyuncunun yaşabileceği bir problem. Baskı ne kadar fazla olursa, gol kaçırma riskiniz de o kadar artıyor. Ben bunu yaşadım. Atamadıkça daha çok üstüne gidiyorsunuz, olmayınca gol kaçırma rekoruna doğru gidiyorsunuz maalesef. Tabii arkamda duranlar oldu, durmayanlar oldu, agresifleştim, taraftarlarla tartıştım. Bana çok sahip çıktılar. Her şeyi gördüm orada, genç yaşımda. Gerçekten büyük tecrübe kazandığımı düşünüyorum. Türkiye'deki kulüplerin yıldız oyuncularını elden çıkarma konusunda izlediği politikayı nasıl değerlendiriyorsun? Doğru zamanda bonservisi verilmeyen birçok oyuncunun daha sonra değerinde düşük bedellerle takımdan ayrıldığını biliyoruz... Herkes en iyi döneminde mi satılmalı? Böyle bir soru var açıkçası. Ben 12 gol attığım sezondan sonra Bursaspor'dan ayrılsaydım, evet, daha yüksek bir bonservis bedeli kazandırabilirdim kulübe. O zamanlar benim transferimin gerçekleşmesi için 7-8 milyon avroluk bonservis bedelleri konuşuluyordu. Bursaspor ise 10 milyon avro istemişti. Böyle bir sıkıntı yaşandı. Sonrasında aldığım süreler azaldı. İyi olduğum, ama oynatılmadığım zamanlar oldu. Ben bunun gerçekleşmesini istemezdim. Form düşüklüğümde bana sahip çıkılabilirdi. O dönemde sürekli oynama şansı verilerek yeniden kazanılabilirdim. Ama olmadı. Olmayınca herkes üstüme geldi. Taraftar, basın... Özgüvenimi kaybettim. Benim en büyük avantajım özgüvenimin yüksek olmasıydı. Oynamadığım dönemde yitirdim onu. Yeterli şans elime geçseydi eğer, tekrar kazanabilirdim özgüvenimi. Ama herkese saygı duymak gerekiyor. Galatasaray'a 3 milyon avro + Musa Çağıran karşılığında geldim. Bu, maddi anlamda Bursaspor için kayıp oldu. Şunu net olarak söyleyebilirim: ya o sıra [en iyi sezondan sonra] satılacaktım ya da hiç satılmayacaktım. Düşüncem bu şekilde. Lokomotiv Moskova transferin neden gerçekleşmedi? Kötü bir transfer politikasıydı aslında. Sadece bu transfer için yetki verdiğim bir menajer vardı. Menajerlerimin yanlış stratejileri ve kulübün transfer için net karar verememesi, işin uzamasına neden oldu. Rusya'ya gittik, orada anlaşılamadı, birçok problem yaşandı. Aslında oraya ulaştığım zaman her şey hazırdı, tüm evraklar masaya dökülmüştü. Ama hatalı transfer politikası nedeniyle küçük pürüzlerin ardından anlaşma gerçekleşmedi. Bursaspor'dan ayrılışın doğru zamanda oldu mu? Hayal ettiğin gibi miydi? Ben bu düşüncemi ilk defa söyleyeceğim: Bursaspor'dan sonraki önceliğim Avrupa'ydı; ama Avrupa transferinin gerçekleşmemesi hâlindeki tek tercihim Galatasaray olacaktı. Birçok kulüp istedi beni son günde. Bursaspor'a birtakım teklifler sunuldu; fakat ben işin ekonomisine hiç bakmadım. Bunu Galatasaray Spor Kulübü yöneticileri de biliyor. Örnek vermek adına söylüyorum. Benim önüme iki seçenek sunulsaydı ve sözgelimi Fenerbahçe'nin teklif edeceği ücret, Galatasaray'ınkinden yüksek olsaydı da Galatasaray'a gelecektim. O kaybettiğim özgüveni yeniden bulabileceğim bir yerdi. Ayrıca beni çok iyi tanıyan bir teknik adam vardı. Galatasaray, benim Türkiye'deki tek tercihimdi. Galatasaray'a transferin gerçekleşmeseydi nasıl bir yol çizecektin kendine? Ben Bursaspor'da kalsaydım, oynamasam bile, antrenmanlarda yer alacaktım. O andan sonra her karara saygılıydım. Öyle bir nokta ki, çok zor... Son güne kadar kendi başıma çalıştım, kendim antrenman yaptım. Tesislere gittiğimde içeri alınmamam bana büyük acı verdi. Kadro dışı bırakılmamıştım; ama satış listesindeydim bir anda. Bir profesyonel gibi davranmalıydım tabii. İnanıyordum Galatasaray'ın olacağına. Menajerlerim sürekli iletişim hâlindelerdi. O yüzden bir sıkıntı yoktu. Transferin son güne kalması transfer politikasına ilişkin bir durum. Galatasaray, indirime gidilmesini istiyordu. Bursaspor direniyordu. Tüm bunlar benim dışımda gelişen süreçler tabii. Ama sonunda oldu. Ve çok mutluyum. Futbol kariyerin boyunca çok şey yaşadın. Milli takımın her kademesinde görev aldın, bir Anadolu takımıyla şampiyon oldun, goller attın. Ve hâlâ 21 yaşındasın. Peki, sen kendini gerçekten 21 yaşında gibi mi hissediyorsun? Genç yaşta profesyonel olduğum için çok şey yaşadım, her türlü ortamı görme fırsatım oldu. Gerçekten yoruluyorsunuz. Futbol anlamında değil; mental, psikolojik olarak. İnanılmaz yoruluyorsunuz. İnsanlar, bazen o kadar acımasız ki... Benim saha içinde ne kadar strese girdiğimi insanlar göremiyorlar. Dışarıdan bakılınca sadece bir 90 dakikadan ibaret gibi görülüyor her şey. Ama öyle değil. Biz de robot değiliz. Bunun bilinmesi lazım. Bizler de insanız. Bizlerin de duyguları var. Herkesin daha anlayışlı olması gerekir. Kendini Galatasaray'da nasıl hissediyorsun? Altyapıdan çıkan genç bir oyuncu gibi mi, kenardan gelerek takımına destek veren isim gibi mi, şampiyon takımın forveti olarak mı? Her zaman amatör ruhla sahaya çıkılmalı, saldırgan oynanmalı. Bunu yaptığınız zaman kendinizi daha rahat ifade edebiliyorsunuz saha içinde. Özgüveninizi yeteneklerinizle birleştirdiğinizde ise istediklerinizi zorlanmadan yapabiliyorsunuz. Ancak özgüveninizi kaybettiğinizde sıradanlaşabiliyor, oyuna herhangi bir şekilde katkı sağlayamayan bir oyuncuya dönüşebilirsiniz. Ben ligdeki ilk sezonumda 12 gol attım. Bu çok önemli; 16 yaşında A Takım seviyesine yükselerek birden bire patlama yapmak kolay değil. Özgüven o yüzden benim için ayırt edici unsur. Geliştirilmesi gerektiğini düşündüğün özelliklerin üzerine antrenman yapıyor musun? Şu an yavaş yavaş kondisyon yönüne ağırlık veriyorum. Fatih Hoca'nın eksiklik gördüğü bazı noktalar var. Onların üzerine gidiyoruz birlikte. Defansif yönümü biraz geliştiriyorum. Umarım bunları daha iyi yaptığımda daha komple bir oyuncuya dönüşebilirim. Belki bu sezonun ilk yarısını, bireysel anlamda, bu şekilde atlatarak ikinci yarıda Galatasaray için daha yararlı bir oyuncu hâline gelebilirim. Bursaspor'un şampiyonluk yarışında olduğu sıralarda, “Bursaspor'un şampiyonluğu Türkiye'de futbol devrimi yapar” deniliyordu. Sence ne değişti Türk futbolunda? Herkesin birbirini yenebildiği bir ligde mücadele ediyoruz. Küçük veya büyük takım ayrımı kalmadı. Bursaspor'un kazandığı şampiyonluğun bunda büyük katkısı bulunuyor. Biz şampiyonluğu elde ettikten sonra, “gerçekten oluyormuş, yapılabiliyormuş” hissi yerleşti birçok kişiye. Olaylara daha farklı bakılmaya ve maçlarda daha fazla savaşmaya başlandı. Ligin çehresi değişti. Bursaspor, bir devrim yarattı. Ve beş büyüklerin arasına girdi. O şampiyonluk bekleyişini anlatabilir misin, içinden neler geçiyordu? Fenerbahçe'nin skoru çok önemliydi. Biz kazanmıştık. Onların maçı bizimkinden 10 saniye sonra bitmişti. Oradan istediğimiz netice geldi. Çok güzeldi. Ben Bursa çocuğu olduğum için daha farklı yaşadım o bekleyişi. Altyapıdayken aynı sahalarda oynuyorduk. A takım idmanlarını izlerken, “bu takım ligde kalmak için oynuyor, inşallah Bursaspor'a bir şampiyonluk yaşatırım, ben yaşatırım, benim olduğum takım yaşatır” diyordum. Bu, bir çocuğun hayaliydi. Dile getirilmesi bile zor olan, çok büyük bir hedefti. Taraftarların da hayalini kuramayacağı cinsten. Şampiyonluktan sonra ligde üçüncü olduk. Aslında bunu dahi Bursaspor tarihinde ilk defa yaşıyorduk. Şampiyonluğu kenara bırakırsak eğer, en başarılı derecemizdi. Mucizeydi. Ve biz bunu gerçeğe dönüştürdük. Galatasaray ile Bursaspor karşısına çıktığında neler hissettin? Yeşil-beyazlı formaya ilk defa rakip oluyordun... Maçtan önce beni tribüne çağırdılar. Sahip çıktılar bana. Onun için en başta Bursaspor taraftarına teşekkür ederim. Ama bir yandan da profesyonel insanlarız. Hani, “saha içinde babamı tanımam” derler ya, bu gerçekten de öyledir. Duygusallık her zaman var. Ancak bu, maç öncesinde arkadaşlarını görmek ve maç sonunda da onları uğurlamaktan öteye geçmez. Saha içinde duygusallığa yer yoktur. Talihsiz bir köşe vuruşu pozisyonu da yaşandı maç içinde... Orada Hakan Balta yerde yatıyordu. Topu uzaklaştırmak istedim. Ama top kavalıma çarptığı için düşündüğüm vuruşu yapamadım. Maalesef üzerine gol de oldu. O da benim şanssızlığım. Galatasaray taraftarına mesajın nedir? Geldiğim günden beri sıkı çalışıyorum, bundan herkes emin olabilir. Özgüvenimi yeniden kazanabilmek adına özel antrenmanlar yapıyorum. Sezonu çifte kupayla tamamlayarak taraftarımıza hak ettikleri mutluluğu yaşatmak istiyoruz. *** 21 Hakan Şükür ve Sercan Yıldırım Futbol tarihimizin unutulmaz golcüsü Hakan Şükür, 1986-1987 sezonunda Sakaryaspor ile profesyonel olduğunda 16 yaşındaydı. Kazanma alışkanlığını ilk sezonunda Türkiye Kupası'nda şampiyonluk yaşayarak edinen Kral, doğduğu şehrin takımında üç sezon forma giydikten sonra, 19 yaşında Bursaspor'a transfer oldu. Ve 1992 yılının Mayıs ayındaki Başbakanlık Kupası'nda Fenerbahçe'ye attığı golle ülke çapında tanınma fırsatı buldu. Yetenekleri, artık Anadolu topraklarına sığmıyordu. Belki de yıllar sonra 16 yaşında profesyonel olan ve 21 yaşında Bursaspor'dan Galatasaray'a geçen Sercan Yıldırım'a yol gösteriyordu, kim bilir! 1971 doğumlu Hakan Şükür'ün Galatasaray kariyeri, 1972 yılında başladı. Hikâyenin devam eden kısmını biliyorsunuz. Sekiz Türkiye Ligi şampiyonluğu, UEFA Kupası, sayısız yerel başarı... Galatasaray forması altında üç defa gol kralı olan Hakan Şükür ile Sercan Yıldırım arasında bir ortak nokta daha var: Fatih Terim! Futbol yaşantısının en olgun dönemini Terim'in takımında yaşayan Hakan Şükür, Sercan için eşsiz bir rol modeli olmalı. Sir Alex Ferguson ve Manchester United “Şöyle gelişti: O zamanlar 16 yaşındaydım. Henüz Bursaspor'un profesyonel takımında forma şansı bulamamıştım. Ama milli takımın farklı yaş kategorilerindeki maçlarda beni takip ediyorlardı. Hatta İngiltere'de İngiltere ile oynadığımız maç vardı. O günden itibaren hep izliyorlardı beni. Bursaspor'da ise seçim dönemi yaklaşıyordu. Bizim o dönemdeki başkanımız Levent Kızıl, seçimlerin ardından görevini bırakacaktı. Ali Karasu gelecekti yerine. Manchester United'ın teklifi, tam da o sırada geldi bize. Beni İngiltere'nin rezerv ligine alacaklardı. Manchester'da bir hafta kalacaktım, oraya davet etmişlerdi. Ama kabul edilmedi bu teklif; çünkü o dönem beni verselerdi, yeni gelecek yönetimin konu hakkında görüşü alınmamış olunacaktı. Benim için kötü bir döneme denk geldi.” En İyi 100 Genç Futbolcu Listesi, Don Balon 2010 Sercan Yıldırım, İspanya'da yayımlanan haftalık futbol dergisi Don Balon'un düzenlediği listede gelecek vadeden en iyi 100 genç oyuncudan biri olarak gösteriliyordu. 1989 yılı ve sonrasında doğan futbolcuların yer aldığı listede Gareth Bale (Tottenham), Mario Balotelli (Manchester City), Sergio Canales (Real Madrid), David de Gea (Atletico Madrid), Mario Götze (Borussia Dortmund), Eden Hazard (Lille), Shinji Kagawa (Borussia Dortmund), Toni Kroos (Bayern Münih), Thomas Müller (Bayern Münih), Javier Pastore (Paris Saint-Germain), Jack Wilshere (Arsenal), Thiago Alcantara (Barcelona), Neymar (Santos) ve Alexandre Pato (Milan) gibi isimler de bulunuyordu.
30 Ocak 2012 22:00
DİĞER HABERLER