Sessiz sedasız bir kaçış

Başlangıcı dünyanın dört bir köşesinden duyulmuş olan bir sürecin sonuna, sessiz sedasız gelindi; "Olsun" diye yeri göğü inletenlerin şimdilerde sesleri çıkmıyor. "Bu işi başardık" açıklamasıyla yeni bir dönemin açıldığını haber veren zat, Teksas'taki çiftliğinden burnunu dışarı çıkaramıyor. Onun her söylediğini onaylayıp peşi sıra giden başbakanlar ve bakanların bir bölümünün isimleri çoktan unutuldu. Bizdekilere bir şey olmadı, ama dünyanın başka köşelerinde onlara destek çıkmış kalem erbabı söz haklarını kaybetti. ABD ordusunun son muharipleri bugün Irak'tan çekiliyor. Geride kalan 50 bin kadar Amerikan askeri ön planda görünmeyecek destek unsurlardan oluşuyor; bir yıl sonra Irak'tan bütünüyle çekilecek Amerikan ordusu... Geride, paramparça bir siyasi zemin, harap olmuş bir ülke ve terörün insafına terk edilmiş insanlar bırakarak... Maceraya bulaşan herkese olağanüstü pahalıya mal oldu savaş, ama en büyük zararı Iraklılar gördü: 1 milyondan fazla Iraklı'nın hayatını kaybettiği sanılıyor. 1,5 milyon Iraklı ülke içerisinde göçmen durumuna düştü; 200 binden fazlası 120 kadar kampta sefalet içinde hayatını sürdürmek zorunda. Yurtdışına kaçan Iraklılar'ın sayısının 4 milyonu bulduğunu iddia eden var. Ortalık toz dumanken sesleri pek duyurulmayan "Irak ABD için ikinci Vietnam olacak" tezinin sahipleri haklı çıktı: Resmi olarak hayatını kaybeden Amerikan askeri sayısı 4400. Yaralıların 30 bini aştığı biliniyor. Savaşın sağ kalanlar ve yaralılar üzerindeki psikolojik tahribatı da çok büyük. Irak'ın insani kayıpları yanında küçük görünse de ABD için ciddi sıkıntılara yol açan bir tablo bu. Nobel ödüllü Amerikalı ekonomist Joseph Stiglitz'in hesaplarına göre, Irak savaşının ABD bütçesine getirdiği yük, en muhafazakâr hesapla, 3 trilyon dolardan fazla. Irak üzerinden 'Roma İmparatorluğu' tarzı bir global hâkimiyet oluşturma rüyası kuran ABD, Irak'ta yaşadığı mağlubiyet yüzünden büyük bir itibar kaybına uğradı. Bir zamanlar 'Amerikalı olmak' gurur vericiydi, şu günlerde Amerikalılar hangi ülkeden olduklarını -mümkünse- saklamak gayretindeler. George W. Bush ve onun arkasına saklanarak dünyayı fethe çıkan 'Neo-Çılgınlar', Amerikalılara tarihin en kara sayfalardan bazılarını yaşattılar. ABD'nin adı Ebu Gureyb Cezaevi ile anılır olduysa, sebebi Neo-Çılgın takımıdır. ABD'nin 'demokrasi' vaadi Irak halkı için şakaya dönüştü. Mart ayında yapılan genel seçimlerde oylar öyle bir bölündü ki, o gün bugündür bir hükümet oluşturulamıyor. 'Iraklı' kimliği iyice pörsüdü, Irak'ta yaşayanlar etnik ve dini aidiyetlerine göre bölünmüş durumdalar; bu da siyasete birebir yansıyor. Ülkeyi geçen dönemden kalma hükümet yönetmeye devam ediyor, ama en önemli iki bakan (içişleri ve savunma bakanları) seçimde koltuklarını kaybetti. Türkiye bu maceradan uzak kaldığı için kazandı. Bir yanlış karar ile Irak'ta kaybedenler safında yer alabilecekken, ABD'nin yanında yer almamakla, Türkiye, çevresinde (ABD'de ve Irak'ta da) sözü dikkate alınır bir ülke haline dönüştü. En önemlisi de, ülkenin Irak batağına saplanacağı beklentisiyle siyasi sisteme müdahale planları yapanların hesap vermek zorunda kalmaları... Amerika yalnız Irak'ta değil bizim ülkemizde de kendisine körü körüne bağlananları hayal kırıklığına uğrattı. Barack Obama yarın Irak'tan çekilme 'müjdesini' duyurmak üzere ulusuna hitap edecek; bizimkiler için de birkaç gönül alıcı söz söylese iyi olur.
31 Ağustos 2010 05:19
DİĞER HABERLER