Samanyoluhaber.com yazarlarından Esra Büyükcombak insan sağlığı için önemli bir problemi ve çözüm yollarını "Sessiz yorgunluk: Tükenmişliğin derin sinyalleri" başlıklı yazısında ele aldı.
Günlük koşturmacanız devam ediyorken içten içe sürekli yorgun ve tükeniyor gibi hissettiğiniz oluyor mu? Çoğu zaman bu durumun ardında imtihanlar ve yaşanılan sıkıntılar vardır. Hayatın yükleri, kayıplar, belirsizlikler, iç çatışmalar ve üst üste binen sorumluluklar ruhun taşıma kapasitesini zorlayabilir. İnsan sabırla direndiğini zannederken, iç dünyasında sessiz çığlıklar kopabilir. Dualar cevapsız gibi gelir, günler birbirine benzer ve zaman adeta akmaz olur. İşte bu noktada yaşanılan yorgunluk ve tükenmişlik, sadece dinlenmeyle geçmeyen bir hal alır. İhtiyaç duyulan bedensel dinginlik değil derinlerde birikenleri fark edebilmektir. Bu yorgunluk ve devamındaki durgunluk, içsel çöküş veya düşüş değil, sabredip teslim olanlar için manevi bir yükselişin eşiği olabilir.
Beden Ruhun Yorulduğunu Nasıl Anlatır?
Tükenmişlik sendromu adı verilen psikolojik sinyali zaman zaman hepimiz yaşıyoruz. Bu sendrom, olumsuz düşüncelerin arttığı, umudun azaldığı ve yaşamın anlamının sorgulandığı hem fizyolojik hem de ruhsal etkiler olarak ortaya çıkar. Bu sürecin arka planında, beynin kimyasal dengesinde ve hormon sisteminde meydana gelen değişimler yer alır. Uzun süreli stres durumunda kortizol hormonu sürekli yüksek seviyededir. Bu da hem bağışıklık sistemini baskılar hem de beyindeki hipokampüs gibi öğrenme ve hafızayla ilgili alanlarda küçülmelere neden olur. Bundan dolayı ruh yorgunluğu yaşayanlar, yalnızca psikolojik olarak değil, nörolojik ve fizyolojik olarak da etkilenir. Motivasyon düşüklüğü, uyku bozukluğu, bağışıklık sorunları ve sindirim problemleri bu yorgunluğun dışa yansıyan sinyallerinden yalnızca birkaçıdır. Rahatlama sistemi olarak bilinen parasempatik sinir sistemini aktive eden uygulamalar, stres hormonlarını azaltır ve vücudun dengesini yeniden kurar. Bu yüzden farkında olunursa, bir sonraki adım daha güçlü ve bilinçli bir şekilde atılabilir ve yeni bir dönüşüme vesile olur. Ve bu süreç, kişisel büyüme ve anlam arayışına da kapı aralayabilir ve bedensel bir iyileşmeyi beraberinde getirebilir.
Sinyaller Doğru Okunmazsa Ne Olur?
Ruh ve beden, yolunda gitmeyen hallerde biyolojik sinyallerle uyarılar verir. Serotonin ve dopamin gibi hormonal nörotransmiterlerin düşüşü, ruh hâlinde dalgalanmalara ve hayattan zevk almama hissine neden olur. Hastalıklar ve ruhsal zorluklar çoğu zaman, bireyin içsel dengesini kaybettiği, yönünü şaşırdığı ve anlam arayışının derinleştiği dönemlerde ortaya çıkar ya da belirginleşir.
Ruh yorgunluğu yaşayan, yaşamını gözden geçirme ihtiyacı hissetmeli, bir check-upla, bu yorgunluğu mesaj olarak değerlendirmeli ve hayatında yapılması gereken değişikliklere odaklanmalıdır. Bu süreçte, bedenin sakinleşme, iyileşme ve denge hâlinden sorumlu olan vagus sinirinin aktive edilmesi büyük önem taşır. Kalp atışını yavaşlatan, sindirimi düzenleyen ve stres hormonlarını dengeleyen bu sinir; huzurlu ilişkiler, şefkatli diyaloglar sayesinde doğal olarak uyarılır. Böylece hem psikolojik hem de fizyolojik iyileşme desteklenmiş olur.
Ruhsal ve bedensel dengeyi yeniden kurmak, vagus sinirinin düzenli çalışmasıyla yakından ilişkilidir. Bu siniri doğal yollarla desteklemek için şu adımlar atılabilir:
1. Kortizol Düzeyini Azaltacak Günlük Rutinler
Kronik stres kortizol seviyelerini yükseltir; bu da uyku bozuklukları, halsizlik ve ruh hali düşüklüğüne neden olur. Bu hormon dengesini sağlayabilmek için sabahları 10 dakikalık yürüyüşler ve derin nefes egzersizleri (4-7-8 tekniği) yapmak, sabahki ekran süresini azaltmak önemlidir.
2. D Vitamini ve Omega-3 Desteği
Araştırmalar D vitamini eksikliği ve Omega-3 yetersizliği, depresif ruh hali ve tükenmişlik belirtileriyle ilişkilendirmiştir. Bu nedenle günde 15-20 dakika gün ışığı almak, haftada 2-3 kez yağlı balık (somon, sardalya) tüketmek, doktor kontrolünde D vitamini ve Omega-3 takviyesi almak gerekir.
3. Sosyal Bağlar
Sosyal destek ve birliktelik, oksitosin salgısını artırır, bu da sinir sistemini yatıştırır ve stres tepkilerini azaltır. Güvenli hissettiğiniz birileriyle haftada bir yüz yüze görüşme, yardımlaşma ve gönüllülük faaliyetlerine katılmak sevgi hormonu olarak bilinen oksitosin hormonunu arttırır.
4. Uyku Hijyeni
Uyku sırasında özellikle REM evresinde, zihinsel onarım ve duygusal dengeleme gerçekleşir. Bu yüzden uyumadan önce ekranlardan uzak durmak ,her gün aynı saatte yatmak ve kalkmak, akşamları kafein ve ağır yemekten kaçınmak uyku kalitesi açısından önemlidir.
5. Zihinsel Arınma
Meditasyon, dua ve tefekkür gibi manevi uygulamalar, parasempatik sinir sistemini aktive eder, stres tepkisini dengeler. Tefekkür veya dua etmek, şükür günlüğü tutmak, manevi kitaplara ve rehberliğe zaman ayırmak zamanla arınmaya veya ferahlamaya sebep olur.
6. Gündelik Hayatta Hareket
Egzersiz yapmak, dopamin ve serotonin gibi ruh halini düzenleyen nörotransmitterlerin doğal salgılanmasını artırır. Haftada en az 3 gün 30 dakikalık tempolu yürüyüş,dans etme, bahçeyle ilgilenme veya hafif esneme egzersizleri, asansör yerine merdiven kullanmak gibi küçük değişikliklerruh halini düzenlemeye yardımcı olur.
7. Sağlıklı Sınırlar
Sürekli başkalarının ihtiyaçlarını öncelemek, tükenmişliğe zemin hazırlar. Sağlıklı sınırlar, kişinin psikolojik dayanıklılığını artırır. Enerji tüketen ortamlardan uzaklaşmak, gün içinde “kendine ait zaman” belirlemek, gerektiğinde kibarca “hayır” demek ruh ve bedenin yenilenmesine, dengelenmesine olanak tanır.
Yazıyı dinlemek isterseniz: