BUNDAN 8-9 yıl kadar önce Londra’da ilginç bir olaya tanık oldum.
Yılbaşına yakın bir dönemdi.
Sabah otelde İngiliz gazetelerini aldığımda çok ilginç bir fotoğrafla karşılaştım.
Bir hastanenin önüne büyük bir TIR kamyonu çekilmişti.
Üzerinde büyük bir soğutma cihazı olan frigo tarzı TIR’ın ağzı hastanenin girişine dayanmıştı.
Olayı okuduğum zaman dehşete düştüm.
O sıralarda İngiltere’de bir grip salgını başlamış.
Özellikle yaşlılar arasında çok sayıda ölen olmuş.
Ölü sayısı artınca, hastanelerin morgları yeterli gelmemeye başlamış.
Bunun üzerine soğutma sistemi olan TIR kamyonları seyyar morg haline getirilmiş.
Gazetelerde gördüğüm fotoğraf bu seyyar morglara aitti.
Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birinde gördüğüm bu manzara beni çok şaşırtmıştı.
* * *
O yüzden ne zaman bir grip salgını başlasa, o fotoğraf aklıma geliyor.
Yani normal grip de çok sayıda ölüme neden oluyor.
Öyleyse domuz gribi konusunda bu telaş niye?
Hatta daha açıkçasını yazayım.
Acaba domuz gribinin psikolojik etkisi, gerçek zararından daha mı fazla?
* * *
Peki aşı yaptırmak gerekiyor mu?
Hem Başbakan’ı hem de Sağlık Bakanı’nı çok iyi anlıyorum.
Sağlık Bakanı, domuz gribinin yaygınlaşmasından sonra ölüm vakalarında bir artış olursa, bunun sorumluluğunu taşımak istemiyor.
Başbakan da aşının muhtemel yan etkilerinin siyasi sorumluluğundan çekiniyor.
Biri bana sorsa, ben de herhangi bir tavsiyede bulunabileceğimi sanmıyorum.
Bizim evdeki durum da, Doktor Mehmet Öz’ün evindekinden farklı değil.
Eşim, “Ben kesinlikle yaptırmam” diyor.
Bense, “Güvendiğim doktorların tavsiyesine bakacağım” diyorum.
Şundan istifade ederek kendi kendimize şu soruyu soralım.
Acaba içimizde kaçımız bugüne kadar herhangi bir grip aşısı oldu?
Ben bir kere oldum.
Bu aşı beni ne kadar korudu bilmiyorum.
Yanlış hatırlamıyorsam, ondan bir önceki yıl grip geçirmiştim.
Aşı olduğum yıl ise geçirmedim.
Ama bu neyi ifade eder?
Ben grip aşısı olmadığım yıllarda da her yıl grip geçirmedim.
* * *
Türkiye bugüne kadar kuş gribi dışında bu kadar büyük bir grip tartışması yaşamadı.
Son yıllardaki vakalar bize şunu öğretti.
Geçmişte basit bir soğuk algınlığı olarak gördüğümüz grip, aslında ciddi bir hastalık.
Üstelik, mutasyon yani dönüşüm kabiliyeti en fazla virüslerin başında geliyor.
Dolayısıyla bundan sonraki yıllarda grip epey başımızı ağrıtacak.
Yani aşı tartışması, domuz gribi virüsü ortadan kalktıktan sonra bitmeyecek.
O nedenle yapmamız gereken şey, bu konuyu günlük politika ve kutuplaşmanın dışına taşıyarak sağlam ve toplum gözünde meşru zeminler oluşturarak bilgilendirmeyi sağlamak.
Çünkü bugünkü tablo böyle değil.
Domuz gribi, “kutuplaşmalar üstü” bir tartışma haline geldi.
Aynı partiden çıkmış başbakanla sağlık bakanı arasında görüş farklılığı varsa, durum ciddi demektir.
Manzaraya bakar mısınız?
Bu tartışmadan hangimiz haklı çıkacak?
İhtimallere bakın;
Eğer “Aşı olmayın” diyenler etkili olur ve muhtemel bir salgında çok sayıda insan hayatını kaybederse, “aşıdan yana” olanlar haklı çıkacak.
Sevinebilecekler mi?
Eğer “Aşı yaptırın” diyenler haklı çıkar ve salgından çok yan etkiler ortaya çıkarsa “aşıya karşı çıkanlar” haklı olacak.
Yani durum karışık.