Önümüzdeki pazartesi önemli bir gün. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’nden edebiyat dalında olanı Sezai Karakoç’a verilmişti; o gün Çankaya Köşkü’nde yapılacak törenle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ödülünü Sezai Karakoç’a (veya bir yakınına) sunacak...
Sezai Karakoç’a ödülü ‘edebiyat’ dalında verildi; şairliği, öykü, roman ve deneme yazarlığı ‘birinci sınıf’ bir edip o ve ödülü pek çok yönden hak ediyor. Ancak daha da önemlisi, onun tarih, din, toplumsal konularda da kalem oynatan bir fikir adamı oluşu. Sezai Karakoç benzeriyle başka ülkelerde pek az karşılaşılan, bizde ise neredeyse hiç rastlanmayan tam bir ‘düşünür’dür...
‘Diriliş’ adıyla kendine özel bir düşünce akımı ve eser vermelerini özendirdiği nitelikli takipçileri vardır. Pek çok yazar ve edebiyatçı, itiraf etmeseler bile, onun velut kaleminden derinden etkilenmişlerdir.
Kendi hesabıma ben, önümde parlak bir ‘ışık’ olarak gördüğüm Sezai Karakoç’un varlığına ve eserlerine güvenerek yazı hayatına girme cesareti gösterebildim. Zihin dünyamın oluşmasında, konuları ele alıp değerlendirmelerimde, tahlillerimde en büyük etki, Sezai Karakoç’un önemli temsilcilerinden olduğu ‘Büyük Doğu-Diriliş’ çizgisine aittir.
Yerel bir sestir Sezai Karakoç; hem edebi eserlerinde hem de fikir yazılarında içinden çıktığı toprağın bütün özelliklerini görürüz. Ancak sadece bu topraklarla sınırlı değildir ilgisi; bir zamanlar insanları büyük çapta birlikte yaşamış daha geniş bir coğrafyanın dertleri kendisinin de derdidir. Bunu yaparken Batı’yı da ilgisinden mahrum etmez; tam tersine, evrensel ölçülere vurulduğunda da kendisini ‘birinci sınıf’ ve benzersiz kılan özellikleri arasında Batı’yı iyi bilmesi ve yakından izlemesi mutlaka sayılmalıdır...
Düşünürdür, ama yalnız düşünmekle ve düşündüklerini edebiyatın her dalında ifade etmekle yetinmez Sezai Karakoç, düşüncelerini mutlaka eyleme de döker, güncel gelişmelerle adeta sınar... Ülkemizde tanık olunan gelişmeler kadar dünyanın dört bir tarafında yaşanan olaylarla ilgili koyduğu teşhisler, öngörü ve beklentileriyle gerçekler arasındaki örtüşme şaşırtıcıdır.
Kimseler sözünü etmezken dillendirdikleri, ele almazken yazdıkları, gündeme taşıdıkları, sonradan başkaları tarafından da tekrarlanmıştır.
‘Yüce Diriliş Partisi’ adını taşıyan siyasi oluşumun da genel başkanıdır Sezai Karakoç. Şiirleri, öyküleri, denemeleri ve romanlarıyla aydın bir kitleye ilettiği mesajları siyasetin diline dönüştürerek daha geniş kitleleri aydınlatmanın yolu olarak kullanmaktadır partiyi...
Cumhurbaşkanlığı’nın ‘devlet’ adına vermeyi kararlaştırdığı ödül, onun pek çok nesle yaptığı her alandaki önderliğin takdir edildiğinin nişanesidir. Böyle bir ödülün devlet adına kendisine veriliyor olması, değişen ve yenilenen Türkiye’nin harcında Sezai Karakoç’un büyük payı bulunduğunun Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve ödül jürisinin yetkin üyeleri tarafından teslimidir. Devlet, bu ödülle, onun edebiyatçı ve düşünür kişiliği karşısında önünü iliklemektedir.
Devlet adına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü büyük şair ve düşünüre ödülünü sunarken görmek bile törende hazır bulunmaya değer.