Kültürler Arası Diyalog Platformu ve Leuven Üniversitesi Gülen Kürsü’sünün organize ettiği ‘Şiddete karşı duruş: Mücahede ve Müslümanların Sorumluluğu’ sempozyumuna 57 farklı ülkeden katılan 400 akademisyen, kanaat önderi ve STK temsilcisi teröre karşı ortak duruş sergilediler.
İki gün süren sempozyumun ardından yayınlanan sonuç bildirisinde, İslam adına yapılan terör saldırılarına karşı net bir şekilde mesafe konulması gerektiği belirtilirken, “ Kesin bir dille ve ‘amasız’ her türlü terörü şiddetle kınıyoruz” mesajı verildi.
Şiddet içeren aşırıcılık ile nasıl mücadele edileceği konusunda Kültürler Arası Diyalog Platformu ve Katolik Leuven Üniversitesi Gülen Kürsü’sünün organize ettiği sempozyuma 250’si Müslüman ülkelerden olmak üzere toplam 400 katılımcı iştirak etti.
Katılımcılar arasında İslam alimleri, akademisyenler, bilim adamları ve kanaat önderleri yer aldı. ‘Şiddete karşı durmak’ ve bu alanda pozisyon alabilmek için “Mücahede ve Müslümanların sorumluluğu” başlığı altında bir araya gelinen sempozyum 2 gün sürdü.
Program boyunca 8 atölye çalışması ve 4 panel düzenlendi. Atölye çalışmalarında ve panellerde şiddete ve aşırıcılığın din ile olan ilişkisi, sosyal çevreyle olan ve kültürle olan ilişkileri masaya yatırıldı.
Bunun yanında bu sıkıntıların oluşmasına engel olabilecek toplumsal yaşam projeleri üzerinde fikirler sunuldu. 2. gün sonunda Müslüman alimler ile gayrimüslim meslektaşları teröre karşı ortak biz pozisyon alarak bildiri yayınladılar.
Katılımcıların ortak kanaati, “Kesin bir dille ve ‘amasız’ İŞİD, El Kaide ve Boko Haram gibi her türlü terörü şiddetle kınıyoruz. Bunun yanında intihar saldırılarıyla, şiddet içeren aşırıcılıkla ve İslam adına gerçekleştirilen terör saldırılarıyla aramıza keskin bir mesafe koyuyoruz.
Kuran ve İslam’ın ruhu bu saldırıları içerisinde barındırmıyor.Aşırıcılık ideolojisine Müslümanlar olarak pozitif hikayelerle cevap vermeliyiz” dendi.
Ayrıca panelde "İslam’ın şiddete eğilimi var mı?", "Müslümanların bu terör saldırılarda sorumlulukları var mı?", "Aşırıcılık ile mücadele için İslam alimleri ne tür önlemler almalı?", "Cihad kavramı nasıl açıklanmalı?" gibi sorulara da cevaplar arandı.
Kültürlerarası Diyalog Platformu Başkanı Ramazan Güveli ise terörle mücadele anlamında ilk kez bu kadar büyük bir kalabalığı ve farklı fikrin bir araya geldiğinin altını çizerken, ortaya çıkan önemli fikirlerin memnuniyet verici olduğunu aktardı.
Güveli, birçok İslam aliminin yaşanan olumsuzlukların İslam ile bağdaştırılmasından dolayı kaygı duyduğunu aktarırken, “ Burada bu kaygıları enine boyuna konuşup, çözüm yollarını aradık” dedi.
Panele Afganistan Diyanet İşleri Başkanı Faiz Mohammed Osmani, İndiana Üniversitesinden Prof. Asma Afsaruddin, Fas Sultan Moulay Simane Üniversitesinden Said Chabbar, Endonezya Ulema Cemiyeti Başkanı Din Syamsuddin ve Oslo Başpsikoposu Gunnar Stalsett gibi isimler yer aldı.
Şiddet içeren aşırıcılık barışı tehdit ediyor
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Leuven Üniversitesi Gülen Kürsüsü Başkanı Prof. Emmanuel Gerard, kendi üniversitelerinde Gülen Kürsüsüyle ortak çalışmalar yapabildikleri için mutlu olduklarını ve bu yüzden kürsü ile olan anlaşmayı uzattıklarını ifade etti. Gerard, üniversitenin Katolik yaklaşımını, diğer bakış açılarıyla birleştirmek gibi bir şansa sahip olduklarını da söylerken, “ Şiddet içeren aşırıcılık barışı tehdit ediyor. Gülen Kürsüsü de kendine has şekilde dinin toplumdaki yerine yeni bir anlayış, kültürlerarası etkileşime yeni bir bakış ve anlayış getirmeye çalışıyor.” dedi. Gerard, yaşanan son dönem olaylarıyla dinin çözüm yerine bir problem gibi görüldüğünü de aktarırken, “ Ancak burada kanaat önderleri, akademisyenler ve daha birçok kişi bu alanda katkı yapmak için toplandı.” dedi.
Gülen günümüz için kilit değerlerden bahsediyor
Leuven Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Bart Kerremans, üniversitelerinde Gülen kürsünün bulunmasından dolayı gurur duyduğunu ifade ederken, konuşmasında da birçok kez Fethullah Gülen’in sözlerinden alıntılar yaptı. Fethullah Gülen’in günümüz için kilit değerlerden bahsettiğini, insanları eyleme geçirmek için mücadele ettiğini belirtti. Kerremans, Gülen’in dini daha anlaşılır hale getirmek için de çabaladığını aktarırken, Müslümanlara da bir görev verdiğinin altını çizdi. Kerremans, “ Fethullah Gülen tüm insanlara, Müslümanlara ve Müslüman olmayanları tepki vermeye davet ediyor. Hizmet sadece sloganlarla hareket etmiyor ve aksiyon içerisinde.” dedi.
Despot liderlerin olduğu Müslüman ülkeler demokrasiye zarar veriyor
Endonezya Ulema Meclisinden Prof. Din Syamsuddin ise yaşanan şiddetlerin dini içerikli mi yoksa siyasi içerikli mi olup olmadığının sorgulanması gerektiğini aktardı. Syamsuddin, “Bu olay sadece Müslümanları değil, tüm insanlığı ilgilendiriyor. Tüm milletler tek yumruk olmalı.” dedi.
Fiziki şiddet, devlet şiddeti, sözlü şiddet gibi her türlü şiddettin İslam’ın gerçek değerleriyle örtüşmediğini de aktaran Syamsuddin, “Terörün hep siyasi bir boyutu vardır. Amaç siyasi değişim gerçekleştirmektir. İslam yanlış kullanımlara karşı korunmalıdır. Yaşanan sonuçlar da küresel adaletsizliğin bir sonucudur” dedi. Syamsuddin, bu dönemde İslam ile Batı’nın daha samimi olmaları gerektiğini de aktarırken, “ İslam ile Batı ortak medeniyetlerin sütunları gibidir.” dedi. Syamsuddin, despot liderlerin olduğu Müslüman ülkelerin varlığına da dikkat çekerken, bunun insan hakları ve demokrasi adına zararı olduğunu söyledi.
ZamanFransa