Zorunlu trafik sigortası kapsamında yaşanan sıkıntıları gidermek üzere hazırlanan ve Meclis'e sevk edilen Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nı memnuniyetle karşılayan Sigorta Birliği, iki maddenin daha değişmesini istiyor.
Türkiye Sigorta Birliği, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, zorunlu trafik sigortası konusundaki yeni düzenlemelerden duyduğu memnuniyeti dile getirildi. Bununla birlikte, hazırlanan tasarının mevzuattaki belirsizlikleri tam anlamıyla ortadan kaldırmadığını ifade eden Birlik, "Bu nedenle tasarı ile yapılan değişikliklerin yanında, Birliğimiz tarafından özellikle ilgili Kanunun 97 ve 111'inci maddelerinde de değişiklik yapılması belirsizliklerin tam anlamıyla ortadan kalkması için zorunlu görülmektedir." denildi.
Birliğin yenilenmesini talep ettiği söz konusu 2 madde ile ilgili mevcut durum ile kendi önerileri şöyle:
"97. maddede durum şu şekilde: Trafik kazalarında zarar görenlerin hakları kamu tarafından garanti altına alınmıştır. Karayolları Trafik Kanunu hükümleri çerçevesinde trafik kazasında maddi ya da bedeni zarar meydana geldiğinde kusursuz tarafın uğradığı zarar, kusur oranı nispetinde kusurlu tarafın trafik sigorta şirketi tarafından karşılanmaktadır. Ancak son yıllarda zarar görenler, hasar aracılarının da yönlendirmesi ile sigorta şirketine başvurmadan doğrudan yargıya başvurmaktadır. Bedeni tazminat dosyalarının ticari bir meta haline gelmesine neden olan bu durum yargı nezdinde de iş yükünü artmıştır. 2011'de 34 bin 965 adet bedeni dosyanın 8 bin 694 adedi yargıya taşınırken, 2014 sonunda 42 bin 638 adet bedeni dosyanın 21 bin 240 adedi yargıya taşınmıştır. Diğer bir deyişle 2011 yılında toplam bedeni dosyaların yüzde 25'i yargıya taşınırken, 2014 sonunda bu oran yüzde 50'ye yükselmiştir.
Ayrıca hak sahipleri alacakları tazminatın önemli bir kısmını aracılara ödediğinden hak ettiklerinden daha az bir tazminat alır hale gelmiştir. Sözleşme aracı ile hak sahibi arasında olduğundan şirketler nezdinde net bir rakam olmamakla birlikte aracı komisyonlarının yüzde 25-35 seviyesinde olduğu tahmin edilmektedir. Hak sahipleri hem daha az tazminat almış hem de tazminatını almak için 3-4 yıl beklemek durumunda kalmıştır.
Birliğin bu konuda önerisi şu şekilde: Zarar görenin daha hızlı ve eksiksiz tazminat alabilmesi ve yargı üzerinde oluşan yükün hafifletilebilmesi için zarar gören öncelikle sigorta şirketine başvurmalı, anlaşmazlık durumunda konunun yargıya taşınması sağlanmalıdır.
111. maddede durum şu şekilde: Şirketlerce hak sahibine ödeme yapıldıktan sonra ibraname alınmaktadır. Ancak 111'inci maddedeki 2 yıllık zaman aşımı süresi nedeniyle ve kanunda net olmayan bir durumla alakalı mahkeme içtihatları sonucunda yeni bir tazminat uygulaması ortaya çıktığında bu geçmiş dosyalara, hatta ibra alınmış dosyalara bile uygulanmakta ve kapanmış dava dosyalar tekrar açılabilmektedir. Bu durum şirketlerin tazminat maliyetlerini geriye dönük olarak öngörmedikleri şekilde artırmakta ve sektörün bu branşta zarar etmesindeki en önemli sebeplerden birini oluşturmaktadır.
Birliğin önerisi şu şekilde: KTK ve Türk Borçlar Kanunu'nun 132'nci maddesi arasındaki çelişki giderilerek, madde Türk Borçlar Kanunu'nun 132'nci maddesi doğrultusunda revize edilerek ödeme yapılarak kapanan dosyalar sonunda yapılan ibra sözleşmeleri ile dosyaların yeniden açılmasının önlenmesi sağlanmalıdır."
Cihan CİHAN