'Sıkıyönetim' paketine her kesimden tepki yağıyor

'Sıkıyönetim' paketine her kesimden tepki yağıyor
AKP’nin, özgürlükleri yok eden 35 maddelik yeni yargı paketine tepkiler her geçen gün büyüyor.

Siyasî partiler, hukukçular ve sivil toplum kuruluşları, savunma hakkını ihlal eden, ‘makul şüphe’ ile gözaltına alma, mal varlığına el koyma gibi antidemokratik uygulamalar getiren yasa teklifinin temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldıracağı konusunda birleşiyor. Türkiye’nin rüşvet, yolsuzluk ve kanunsuzluklar ülkesine döndüğünü söyleyen MHP lideri Bahçeli, “Hukuka güven temelden zedelenmiştir.” dedi. CHP’li Mahmut Tanal, “Savcı ve polis konuyu bilecek ama şüphelinin avukatı bilmeyecek. Bu, avukat ve şüpheliye pusu kurmaktır.” ifadesini kullandı. Mazlumder Genel Başkanı A. Faruk Ünsal ise düzenlemelerin geriye gidiş olduğunu söyledi. Hukuki Araştırmalar Derneği Başkanı Hüseyin Kaya, paketin hukuka güveni zedelediğini belirtti.

AKP’nin, özgürlükleri yok eden 35 maddelik yeni yargı paketine tepkiler her geçen gün büyüyor. Siyasî partiler, hukukçular ve sivil toplum kuruluşları, savunma hakkını ihlal eden, ‘makul şüphe’ ile gözaltına alma, mal varlığına el koyma gibi antidemokratik uygulamalar getiren yasa teklifinin temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldıracağı konusunda birleşiyor. Türkiye’nin rüşvet, yolsuzluk ve kanunsuzluklar ülkesine döndüğünü söyleyen MHP lideri Bahçeli, “Hukuka güven temelden zedelenmiştir.” dedi. CHP’li Mahmut Tanal, “Savcı ve polis konuyu bilecek ama şüphelinin avukatı bilmeyecek. Bu, avukat ve şüpheliye pusu kurmaktır.” ifadesini kullandı. Mazlumder Genel Başkanı A.Faruk Ünsal ise düzenlemelerin geriye gidiş olduğunu söyledi. Hukuki Araştırmalar Derneği Başkanı Hüseyin Kaya, paketin hukuka güveni zedelediğini belirtti.

AKP’nin özgürlükleri sınırlayan 35 maddelik yargı paketine her kesimden tepki yağıyor. Teklif, hem TCK’da hem de CMK’da çok köklü  değişiklikler öngörüyor. Hukukçuların temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması yönünde yeni bir adım olarak değerlendirdiği pakete göre, artık bir arama kararı verilmesi için ‘somut delil’ yerine ‘makul şüphe’ yeterli olacak. ‘Anayasal düzene ve devlete karşı işlenen suçlarda’ ise tutuklama, dinleme ve mal varlığına el koyma kararı verilebilecek. ‘Süper yetkili’ sulh ceza hakimleri, örgütlü suçlarda Türkiye geneline ilişkin kararlar alabilecek. Savunma hakkı kısıtlanırken, avukatlar, dosyayı iddianame kabul edilene kadar göremeyecek. Yargı paketini eleştiren hukukçular, şu uyarı ve tespitlerde bulundu:

Emekli Askerî Hâkim Veysi Savaş
:Hukuk içinde bu değişiklikler kabul edilemez. Ancak olağanüstü dönemlerde bu kanun hükümleri değiştirilebilir. Hukuku askıya alan bu değişiklikler evrensel hukuk ilkeleri ile bağdaşmaz. Bu değişiklikleri yapanlar bir an Mecelle’ye baksalar ne denli hak ve hukuku zedelediklerini anlarlar. Pakette yer alan, somut delillere dayalı kuvvetli yerine makul şüphe ifadesi yargıda geriye dönüştür. Duruma ve menfaate göre kanun yapılmaz, kanunlar objektif ve genel olmak zorundadır. Yine pakette savunma hakkı geriye alınıyor. Savunma hakkı, yürürlükteki mevzuatta sınırlandırılmış olmasına rağmen daha geriye götürülüyor. İddia ve savunma makamları arasında olan eşitsizlik daha derinleşiyor. Yargı paketinde sunulan teklifin 8’inci maddesi hem mevcut idari yargı hâkimlerinden hukuk mezunu olmayanların yetersizliğini kabul ediyor. Hem de Anayasa’nın eşitlilik kuralını ihlal ediyor. Sınavsız hukuk fakültesine kayıt kabul edilemez.

Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) Başkanı Hüseyin Kaya:
Paketteki önerilerin bir kısmı çok kısa bir süre önce meydana gelen Kobani olaylarının zorunlu sonucuymuş gibi görülmektedir. Bu gerekçelere karşın henüz netleşmeyen düzenlemelerin içeriğinde bazı temel hak ve özgürlükler konusunda, yargısal güvencelerle ilgili konularda yine bu hükümetin yapmış olduğu düzenlemelerden geriye gidiş gibi algılanacak öneriler yer almaktadır. Bu kapsamda el koyma, makul şüphe, arama, tutuklama, kaçma şüphesi gibi çok önemli hukuki kavramlar üzerinde yapılacak düzenlemeler bazı sorunları beraberinde getirecektir. Yeknesaklık ve uygulamada oluşmaya başlayan hukuk güvenliği sarsılacaktır. Fakat maalesef ülkemizde bu tür sorunlar her zaman olagelmiştir. Kamu düzeni, vatandaşın mal ve can güvenliği gibi genel konular saldırı altında olunca bir şekilde acilen, çokça düşünülmeden bu tür tedbirlere kolayca başvurulmaktadır. Hukuk objektifliği sağlanmadan yargı konusunda daha çok sorunlar yaşamaya devam edeceğimizi düşünmekteyiz. Temelde kendi değerlerimize uygun bir hukuk düzenine ihtiyacımız olduğu bir hakikat olarak karşımızda durmaktadır.

Eski Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Mete Göktürk:
17 Aralık’tan sonra kesin ve somut kanıtlar aranması gerekir denilirken şimdi eskiye dönüldü. Tamamen konjonktüre göre yasa değişikliği yapılıyor. Eskiden böyleydi, makul bir şüphe olması durumunda arama kararı verilebiliyordu. 17 Aralık meselesi çıkınca bu arama kararlarının yapılmaması için, birtakım yolsuzluk olaylarının çıkartılmaması için arama kararının makul şüphe ile değil, somut kanıt bulunması yönünde bir değişiklik yapıldı. Şimdi eskiye dönüldü. Değişikliklerin konjonktüre göre yapılması hukuka uygun bir davranış değil. Sulh ceza hakimliklerine süper yetkiler verilmesi bana göre makul bir durum değil. Gerekirse infazı oralardan isteyebilir fakat sulh hakiminin başka bölgelerde karar vermesi doğru değil.

Emekli Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel:Gündemi değiştirmek amacıyla birtakım noktalar dikkatten kaçırılmaya çalışılıyor. Bazı yerlere mesaj vermek amacıyla ceza yasalarımız ve usul yasalarımız değiştiriliyor. Yargıya hiçbir katkısı olmayan paketlerle uğraşıp duruyoruz. Anayasa’ya aykırı düzenleme yapıldığı takdirde elbette Anayasa Mahkemesi bunu dikkate alacak. Geçmişteki bazı düzenlemelerin üzerinde kelimelerle oynanarak değişiklik yapılıyor. Bir gözaltı, bir tutuklama söz konusu olduğunda elbette avukat olarak müvekkilinizin gözaltına alınmasına, tutuklanmasına neden olan delilleri, bilgileri, belgeleri görmeniz lazım ki ona göre savunma yaparsınız. Burada sıkıntı var. Bu işin savunma ile ilgili bir tarafı. Bir de olayın diğer tarafı var. Özellikle örgütsel soruşturmalarda, çok sanıklı soruşturmalarda ve iştirak halinde suçlarda zaman zaman dosyada gizlilik kararı alınması gerekir ki, suçu işleyen diğer faillere de ulaşılabilsin, onların da yargı önüne çıkarılması mümkün olsun. Burada bu dengenin kurulması önemlidir. Bizim tatbikatta gördüğümüz bu dengenin kurulmadığıdır. Gizlilik kararı alınmaması gereken birçok dosyada dahi gizlilik kararı alınıyor ve uzun zaman dosya taraflarından saklanıyor. Uygulamadaki bu sıkıntının giderilmesi gerekir.

Avukat Ercan Kanar: Bu paket, tamamen faşizan bir polis devleti kurmayı amaçlıyor. AKP, iktidara gelmeden önce her türlü vesayete karşıyız diyordu, ama bugün askeri vesayetin yerine MİT ve polis vesayeti getiriyor. Bu güvenlik paketi esas itibariyle ‘düşmanla savaş hukuku’nun tamamen kurumsallaşmasını sağlayacak. Tüm temel haklar ihlal edilmiş olacak. Tamamen ‘Tek şef, parti eşittir devlet’, tiranlık gibi bir yönetim tarzı ortaya çıkacak.

19 Ekim 2014 07:56
DİĞER HABERLER