Şimdi Diyarbakıra gelmenin tam zamanı

Şimdi Diyarbakıra gelmenin tam zamanı -Çözüm süreciyle, ekonomik ve sosyal yaşamda hareketlenen Diyarbakır, tarihi surları, peygamber ve sahabe mezarları, İslam dünyasının 5nci Harem-i Şerifi olarak tanımlanan Ulu Camisi ile bahar
DİYARBAKIR (A.A) - Meral Özdemir - Çözüm süreciyle, hem ekonomik hem de sosyal yaşamda olağanüstü bir canlanma yaşayan Diyarbakır, sahip olduğu zengin tarihsel geçmişini paylaşmak için meraklılarını bekliyor.
     Çözüm süreci, Diyarbakır başta olmak üzere bölgede adeta sihirli bir değnek dokunmuşcasına vatandaşların yüzünün gülmesini sağlarken, kadim kent, sahip olduğu zengin kültürel dokusunu, baharın coşkusu ile ziyaretçilerini ağırlamak istiyor.
     Surları, peygamber ve sahabe kabirleri, Ulu Camisi, Ziya Gökalp, Cahit Sıtkı Tarancı, Sezai Karakoç ve Ahmet Arif gibi değerlerle merak edilmesine rağmen, olumsuz algı nedeniyle turistin gelmekten biraz çekindiği Diyarbakır, sürecin her alanda yansıtığı olumlu atmosferle gezmek için yılın en güzel zaman dilimi olan baharda, konukseverliğini göstermek için kapılarını ardına kadar açtı.
    
     -Umutlarımızın yeşerdiği bir dönemdeyiz-
    
     Bu baharda turizmde büyük bir canlanma beklediğini belirten esnaf Süleyman Eriş AA muhabirine yaptığı açıklamada, süreçle umut rüzgarının estiğini, bunun devam etmesini isteğini söyledi.
     Esnaf olarak Diyarbakırın, Türkiyenin refaha, huzura kavuşması için ellerinden gelen çabayı göstermeye hazır olduklarını belirten Eriş, Çözüm süreci bize umut oldu. İnşallah bu devam eder. Ülkemizin her köşesi çok güzel. Diyarbakırda çok güzel. Biz daha çok turistin gelmesini bekliyoruz. Turizm gelişirse, hepimiz kalkınacağız. Kalkınma olursa huzurda gelir. Şimdi barış ve huzur var. Herkesi Diyarbakıra davet ediyoruz dedi.
     Hasan Paşa Hanı esnafından Nilüfer Tuncay ise son yıllardaki bazı olaylar yüzünden turizm sektörünün adeta bitme noktasına geldiğini söyledi.
     Şimdi barış hepimizin umudu oldu. Bu süreçte umuyoruz ki sadece esnaf değil bütün halkımız rahat edecek. Artık analar ağlamayacak şeklinde duygularını dile getiren Tuncay, huzur ortamının mutlaka turizme yansıyacağını kaydetti.
     Tuncay, turizmin canlanmasıyla ekonomi çarkının da döneceğini ifade ederek, Umutlarımızın yeşerdiği bir dönemdeyiz. Zengin kültürel dokumuzun batıdaki gibi değer görmesi için biz hazırız. Turistin gelip bu güzellikleri dünyaya duyurmasını istiyoruz. Bu duyuruldukça hem biz hem de ülkemiz kazanacak dedi.
     Tarihi Ulu Cami Bahçesinde, bembeyaz giysisiyle bahar güneşinden yararlanmak ve kıldığı namazın ardından bir parça soluklanmak üzere oturduğu bankta dikkat çeken Farhan Aba da (84) süreçten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
     İstanbulda yaşadığını belirten Adnan Arıkan da herhangi bir endişeye kapılmadan Diyarbakıra gezmeye gelinmesi önerisinde bulundu.
     Mükemmel bir yer şeklinde Diyarbakırı tanımlayan Arıkan, Kent güvenlik anlamında çok sakin bir kent. Mutlaka herkes gelip görsün diye konuştu.
     Aydından eşiyle gezmeye gelen Zeki Candan da Diyarbakırın genellikle uzak ve soğuk bir yer olarak algılandığını ancak gördükten sonra bu yanlış algının kırıldığını söyledi.
     Son derece sıcak bir tavırla karşılaştıklarını belirten Candan Burada bulunmaktan dolayı memnunuz. Ama adı dışarıdan soğuk geliyor. Korkmadan gelsinler. İnşallah daha iyi olacak. Diyarbakır çok güzel bir yer dedi.
     Diyarbakır Kültür Turizm ve Musiki Derneği Başkanı Kenan Aksu da Diyarbakırın kültür, edebiyat, sanat ve bir çok medeniyete başkentlik yaptığını, Diyarbakırın peygamberler ve sahabelere ev sahipliği yapmasıyla mukaddes kentler arasında yer aldığını belirtti.
     Diyarbakırın tüm değerleriyle eşsiz olduğunu ifade eden Aksu, Diyarbakır, her mevsim başka güzel, baharda ise ayrı bir güzel. Şimdi Diyarbakırı keşfetmenin tam zamanı. Surlarımız, camilerimiz, hanlarımız, hamamlarımız ve kiliselerimizle zengin tarihimizi paylaşmak istiyoruz. Bu şehir, 3 milyon turisti ağırlayacak kapasitede ve Türkiyenin ekonomisine çok büyük katkı sağlar diye konuştu.
    
     -UNECO adayı surlar-
    
     Yaz tarifesiyle İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalyadan günde yaklaşık 20 uçak seferinin yapılmasıyla kolayca ulaşılan Diyarbakır, yüzyıllarca çok sayıda medeniyete ev sahipliği yaptı.
     İnanç zenginliğinin hoşgörüyle harmanlandığı, farklı inanç ve kültürlerin aynı sokağı paylaştığı, çan ve ezan sesinin birbirine karıştığı, kültürel zenginliği ile baş döndüren kadim kent Diyarbakır, konuklarını ilk olarak Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) Dünya Miras Geçici Listesinde bulunan görkemli surlarıyla karşılıyor.
     Kuruluşu kesin olarak bilinmeyen, 5 bin 700 metreden oluşan ve bozulmadan günümüze kadar gelebilen Diyarbakır Surlarını tarihi Keçi Burcundan izlemenin tadı ise bir başka.
     Sur ilçesinde MS. 639 yılında Roma tapınağına kurulduğu düşünülen bir kilisenin üzerine inşa edilen Diyarbakır Ulu Cami, Selçuklu geleneğini yansıtan Anadoludaki en erken ve en anıtsal cami olarak nitelendiriliyor. Avlusu, avlu etrafındaki müştemilatı, maksureleri, medreseleri ve kıble yönündeki haremi, kare kesitli minaresiyle ve anıtsal yapı topluluğuyla İslamın 5. Harem-i Şerifi olarak da tanımlanan cami, görülmesi gereken en önemli değerler arasında bulunuyor
     Tarihi Hasanpaşa, Diyarbakır Evi veya Sülüklü Hanın mistik atmosferinde, yöresel lezzetlerle sunulan keyifli kahvaltının ardından, kentin yetiştirdiği ünlü kişiliklerden Cahit Sıtkı Tarancının doğup büyüdüğü müze ev, Diyarbakırlı fikir adamı Ziya Gökalpin doğduğu ev, Anadolunun ilk üniversitelerinden olan Mesudiye Medresesi ile Zinciriye Medresesi, Cemil Bey Konağı, İskender Paşa Konağı, Süleyman Nazif Konağı ve Ahmet Arif Edebiyat Müzesi de tarih ve edebiyat tutkunlarınca tercih edilebilir.
    
     -27 sahabeye ev sahipliği yapan cami-
    
     Onlarca sahabeye ev sahipliği yapmasıyla eşsiz bir konuma sahip Hazreti Süleyman Camisi, dünyanın her yerinden ziyaretçi kabul etmesiyle Diyarbakırın mücevheri niteliğinde.
     Tarihi surlarının bir bölümü olan, İçkalenin altındaki kapıdan geçildiğinde, bazalt taştan yapılmış avlusu ve büyük ihtişamıyla ziyaretçileri karşılayan Hazreti Süleyman Camisi, çeşitli kaynaklara göre şehit düşen 27 sahabenin kabirlerinin bulunduğu yerde yapılmış. Halid Bin Velidin oğlu Hazreti Süleyman ile Diyarbakırın İslam orduları tarafından fethi sırasında şehit düşen diğer sahabelerin yattığı yer olan Hazreti Süleyman Camisi, Allahtan rahmet dileyen gönüllerin soluklandığı mekanların başında geliyor.
     Surların ana kısmını oluşturan ve her dönem yönetim merkezi olmuş İçkale ise restorasyonu devam etse de MS 2. yüzyıla ait St. George Kilisesi, Artuklu Hanı ile Cumhuriyet ve Osmanlı döneminin mimari özelliklerini yansıtan yapılarıyla, ziyaret edilmesi gereken mekanlar arasında...
    
     -800 yıllık köşkte manzara keyfi-
    
     Diyarbakırdan 3 kilometre uzaklıktaki hakim bir tepeye kurulu 800 yıllık tarihi Erdebil Köşkünü gezen ziyaretçiler, Ongözlü Köprü ve altından akan Dicle Nehri, karşısında Kırklar Dağı ve bütün ihtişamıyla tarihi Diyarbakır Surlarını izleyerek günün yorgunluğu atabilir ve bir yandan da yöreye özgü yemeklerin tadına bakabilir.
     Kentin güneyindeki Dicle Vadisinin hakim bir noktasında bulunan Atatürk Köşkü de Diyarbakır denilince ilk akla gelen mekanlar arasında... Gazi veya Seman Köşkü de denilen, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürkün 2. Ordu Komutanı olarak Diyarbakıra geldiğinde kaldığı köşkte Atatürkün, kullandığı eşyalar görülebilir.
     Öte yandan, geleneksel el sanatlarından bakır, ipek puşi, altın ve gümüşten özel tasarımlı takılar, baharat, özel yöntemlerle yapılan örgülü peyniri ve vazgeçilmez lezzet Diyarbakır Kadayıfı da yöresel alışveriş tutkunlarını mutlu edecek seçenekler arasında yer alıyor.
     Diyarbakır-Bingöl karayolu ayrımındaki Asur Kralığına ait çivi yazılı kitabelerle kabartmaların bulunduğu, sarkıt ve dikitleriyle doğa harikası Bırkleyn Mağaraları görülmeye değer.
    
     -Peygamberler diyarı Eğil-
    
     Anadolunun en eski mağara yerleşimlerinden biri olan Hilar Mağaraları, Diyarbakıra 60 kilometre uzaklıktaki Ergani ilçesi yakınlarında Çayönü de göçebelikten yerleşik yaşantıya, avcılık ve toplayıcılıktan üreticiliğe geçilen neolitik devrin izlerini taşır. Çayönü Tepesi, günümüzden 10 bin yıl önceye tarihlenmesiyle sadece bölge tarihine değil, dünya uygarlık tarihine de ışık tutmasıyla ilgi çekici değerler arasında.
     Denizi özledim diyenler için ise peygamberler ve evliyalar diyarı olarak anılan Eğil ilçesi ise mükemmel bir seçenek.
     Dicle Barajı Gölüne bakan yamaca kurulan, bungalov tipi evler, göl kıyısındaki çardaklar, restoranlar, kır kahveleri, gezinti tekneleri, sürat motorları, jet skileriyle Ege ve Akdenizdeki turizm mekanlarını aratmayan doğa harikası ilçe, göle hakim bir tepede bulunan Hazreti Zülkif, Hazreti Elyesa, Nebi Harun ve Nebi Ömer türbelerinin bulunduğu Ziyaret Tepesi, inanç turizmin gözde mekanları arasında hak ettiği değeri bulmak istiyor.
    
     Yayıncı: Behçet Güngör
05 Nisan 2013 12:29
DİĞER HABERLER