Şimdi kim kazandı, kim kaybetti?

Avrupa Birliği (AB) ile İngiltere arasındaki ayrılığın çerçevesini çizen serbest ticaret anlaşması 1 Ocak Cuma gününden itibaren yürürlüğe girecek. Bu tarihten sonra, 47 yıldır birlikte yaşayan İngiltere ve AB'nin 27 üyesi arasında ekonomiden, sosyal yaşama; eğitimden, turizme pek çok şey değişecek.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Konsey Başkanı Charles Michel, 30 Aralık Çarşamba günü Londra ile Brexit sonrası taraflar arasında yürütülecek ticaretin kurallarını belirleyen anlaşmayı, kameraların önünde imzaladı. AB bayrakları önünde "güler yüzle" imzalanan bin 246 sayfalık anlaşma, İngiliz Başbakanı Boris Johnson tarafından da parafe edilmesi için Kraliyet Hava Kuvvetleri uçağıyla Londra'ya gönderildi. Johnson da anlaşmayı Londra’da imzaladı, Avam Kamarası da anlaşmayı onayladı.

Hafta başında 27 üye devletin AB büyükelçilerinin onaylandığı metin İngiliz Parlamentosu’nun üst kanadında da onaylandıktan sonra, Perşembe gecesi Londra'da saat 23:00'de (Brüksel'de gece yarısı) yürürlüğe girecek.

AB Konsey Başkanı Charles Michel, anlaşmayı imzalarken yaptığı açıklamada, "Bugün imzaladığımız anlaşma, Avrupa Birliği'nin eşi benzeri görülmemiş bir birlik gösterdiği, aylarca süren, yoğun müzakerelerin bir sonucu. Avrupa Birliği'nin temel çıkarlarını tamamen koruyan adil ve dengeli bir anlaşma oldu" dedi.

Amerika'nın Sesi internet sitesi Brexit'in taraflara ne getireceği ve götüreceğini araştırdı.

Anlaşmalı boşanma

İngiltere, 31 Aralık gecesi, AB ile geçirdiği 47 yıllık ortaklık ve Brexit referandumunun ardından yaşanan dört buçuk yıllık zorlu bir sürecin ardından, bir yıl önce resmen ayrıldığı AB'ye, anlaşmalı olarak veda edecek. 1 Ocak'tan itibaren de AB kurallarıyla değil, artık kendi kurallarıyla yaşamaya devam edecek. İngiltere tek Avrupa pazarını, Gümrük Birliği'ni ve Erasmus öğrenci değişim programını tümüyle terkedecek.

Ayrılığın önemli aktörlerinden İngiltere Boris Johnson, yeni durumu, "Anlaşma, İngiltere'nin, hem Avrupalı, hem de bağımsız olabileceğini gösteriyor. Ulusal tarihimizde yeni bir sayfa açacağız, tüm dünyada ticaret anlaşmaları yapacağız ve İngiltere'yi iyi, liberal ve dışa dönük bir güç olarak yeniden teyit edeceğiz" sözleriyle tanımladı. AB üyeliğine ikna olmayan hatta engelleyici bir üye olan İngiltere'nin "AB'nin mümkün olan en iyi dostu ve müttefiki" olacağını da ekledi.

Vize ve oturum izni

Anlaşmayla, Avrupa ülkeleri ile Schengen'e katılmayan İngiltere arasındaki serbest dolaşıma ilişkin yeni sınırlamalar getirilecek. Ekim 2021'e kadar öngörülen geçiş sürecinin ardından AB üyesi ülkeler artık basit bir kimlik kartı ile İngiltere'ye gidemeyecekler; 3 aydan uzun ziyaretler için pasaport sunmak zorunda kalacaklar. Yine 6 aydan kısa ziyaretler için vize zorunlu olmayacak ancak "oturum izni" şartı aranacak. İngilizler de AB ülkelerine geçerli bir pasaport ile ziyarette bulunabilecekler ancak, sağlık sigortası bulundurmaları zorunlu olacak.

Göçmenlere "puan sistemi"

Ocak 2021'den itibaren İngiltere’ye göç etmek isteyenler için daha katı bir göçmenlik politikası uygulanacak. Yeni bir "puan sistemine" tabi olacaklar. Buna göre, ayrılık tarihinden önce yerleşenler için özel yeni şartlar aranmayacak. Ancak, 1 Ocak 2021'den itibaren İngilizce seviyesi, eğitim düzeyi, yaş gibi kriterlerle belirlenecek bir puan sistemine göre İngiltere'de kalıp-kalamayacağınıza karar verilecek.

Beş yıl geçerli bir vize almak için İçişleri Bakanlığı tarafından onaylanan bir şirkette, yıllık en az 26 bin 500 Sterlin gelir vadeden bir iş teklifi şartı getirildi.

Manş Tüneli'nden geçen turistler için uluslararası bir ehliyete sahip olma şartı getirildi çünkü ehliyetler artık otomatik olarak tanınmıyor. Londra-Paris uçuşları devam edecek, ancak İngiliz havayolları artık kabotaj hakkını, yani, "Londra-Paris-Roma" gibi, Paris üzerinden bir başka kente uçma hakkını kullanamayacak.

Brexit'in bir başka sonucu, roaming sistemi sona erecek. Avrupalı tüketicilerin, ulusal tarifelerde telefon ve internet kullanma hakkı artık garanti edilmeyecek. İngiliz cep telefonu operatörleri Avrupa dolaşım müşterilerinden ek ücretler talep edebilecekler. Avrupa'daki İngilizler için de bunun tersi geçerli olacak. Ancak telefon operatörleri müşteri kaybetmemek için şimdilik bu talepte bulunmayacaklarını açıkladılar.

Erasmus sona erdi

AB üyesi ülke vatandaşları, İngiltere'de eğitim görebilecekler. Ancak anlaşmayla buna da yeni şartlar getirildi. Öncelikle İngiltere, her yıl 32 bin Avrupalı öğrencinin faydalandığı AB öğrenci değişim programı Erasmus'a son verdi. Halen bu çerçevede eğitim gören öğrenciler özel bir izinle eğitimlerine devam edebilecekler. Ancak 1 Ocak'tan sonra İngiltere'de eğitim görmek isteyenler için durum bir hayli zorlaştı. Öğrenci vizesi almak için (6 ayı aşan bir süre için 390 Euro, kamu sağlık hizmetinden yararlanmak için 557 Euro) bir eğitim kurumu tarafından kabul edilmek, İngilizce okuyup anlayabilmek, konuşabilmek ve kalışını finanse edebileceğini belgelemek gibi şartlar aranacak.

Ticaret: Sıfır kota, sıfır vergi

AB ile İngiltere arasında varılan anlaşmanın özünü oluşturan bu düzenlemeyle, AB, İngiltere'ye bugüne kadar olmayan bir ayrıcalık tanıdı. Buna göre, İngiliz malları "tarifesiz ve kotasız olarak" AB tek pazarına erişim sağlayabilecek. İhracatının yüzde 46'sını AB'ye yapan İngiltere, hiçbir ek ücret ödemeden mal satmaya devam edecek. Aynı şey AB ülkeleri için de geçerli olacak. Bu düzenleme AB'de en çok havacılık, otomotiv ve gıda sektörünü mutlu etti.

Gümrük uygulamasına geri dönüş

Brexit sonrası varılan ticaret anlaşmasıyla, taraflar arasında 1993 yılında kaldırılan gümrük uygulaması geri gelecek. Her geçişte ithalat ve ihracat beyanları her iki taraf için de kural olacak. Bu da ürün fiyatlarını artırma riski taşıyan idari bir yük. Üstelik, gümrük memurlarının, sınırdan geçen her kamyon için belgeleri inceleyecekleri zaman kaybı ve bunun sınırdaki yığılmalara katkısı da eklenecek. Özellikle sınırdan geçen gıda ürünleri düzenli biçimde istisnasız kontrol edilecek. Uzmanlar, bu düzenleme ile pratikte yaşanabilecek sıkıntıları, "Geçen her canlı hayvanın veteriner kontrolünden geçtiğini düşünürseniz, kaybedilen zaman ve paranın derecesini anlamak daha da kolaylaşır" örneğiyle açıklıyor.

Adil rekabet koşulları

AB yönetimi, tüm mali ve sosyal dampinglerden kaçınmak için İngiltere ile son ana kadar sert bir pazarlık yürüttü. Dampingin, yani bir ürünü piyasadan silmek amacıyla fiyat düşürmenin engellenmesi, AB'nin kırmızı çizgilerinden birisiydi. "Çevre, iş hukuku, vergilendirme..." gibi bir takım standartlarda farklılıklar koyarak, bir ürünün daha ucuza mal edilmesi gibi adil olmayan bir rekabet yolu izlenirse, diğer taraf buna misilleme olarak gümrük tarifeleri uygulama yoluna gidebilecek. Bir Avrupalı şirket, bir İngiliz rakibine, şüpheli bir şekilde devlet yardımı yapıldığını tespit ederse, "haksız rekabet şikayetiyle" yargıya ya da Avrupa Komisyonu'na başvurabilecek.

Bu bağlamda, Avrupa'nın en büyük finans merkezi olan La City, bundan böyle AB genelinde finansal ürünlerini satamayacak.

Çok tartışılan balıkçılık

Ticari anlaşmayı başarısızlığın eşiğine getiren "Balıkçılık" maddesi üzerinde, son dakikaya kadar Avrupa Birliği'nin, İngiltere'ye bırakması gereken yüzde etrafında çatışma yaşandı. Avrupalı balıkçılar, Haziran 2026'ya kadar, 5 yıllık bir geçiş sürecinde, İngiliz sularında avlanmayı kademeli olarak azaltacak ve sonunda yüzde 25'e kadar gerileyecek. Daha sonra kara sularında avlanmadan elde edilen gelirin paylaşımı her yıl yeniden belirlenecek. Yani, 5 yılın sonunda İngilizler'in artık Avrupalı balıkçıları kendi karasularında avlanmasını istemediğini söyleme riski doğacak. Ancak buna karşın metne güvenlik önlemleri konuldu.

La City liderliği kaybedecek mi?

Avrupa'nın en büyük finans merkezi olan La City, 1 Ocak'tan itibaren, AB genelinde finansal ürünlerini satamayacak. Artık La City firmalarına "finansal pasaport" verilmeyecek. Avrupa Komisyonu, Londra'nın AB ile eşdeğer düzenlemeleri sürdürmesi şartıyla, tek taraflı olarak eşdeğerlik kararı verecek. Şimdilik, Brüksel tarafından, 39 firmadan sadece 2'si hakkında bu karar verildi. Böyle bir durum, büyük bankaları veya Londra merkezli yatırım fonlarını AB ülkelerinde şubeler açmaya zorlayacak. Şirketler şubelerini, Dublin, Frankfurt, Lüksemburg ve Paris'e kaydırmayı planlıyor.
31 Aralık 2020 11:18
DİĞER HABERLER