Kulislerde AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faizde en fazla yüzde 21-22 bandına izin verdiği ve bunu da faizlerin en kısa sürede (aralık ayı gibi) indirilmesi şartına bağladığı konuşuluyor. Ayrıca Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in, Merkez Bankası yönetiminden destek alamadığı ileri sürülüyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) seçimlerden sonraki ikinci toplantısında politika faizini 250 baz puan artışla yüzde 17.5'e yükseltmekle yetindi. Piyasaların beklentisi ise yüzde 20'ydi.
Birleşik Arap Emirlikleri'nden (BAE) 50.7 milyar dolarlık yatırım geleceği açıklandığı için kararın piyasalara yansıması geçen ayki gibi sert olmadı. Bazı ekonomistler, politika faizi beklentilerin altında artırılacağı için bu açıklamanın öne çekildiğini iddia etmişti. Nitekim, son gelişmeler bu tahminin doğru olduğunu ortaya çıkardı.
Karar, 10 Haber yazarı Barış Soydan'ın da gündemindeydi. Bugünkü yazısında "Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politika faiziyle ilgili tam yetki vermediği ve faiz kararları konusunda kısıtların devam ettiği dün net biçimde görüldü" diyen Soydan, şöyle devam etti:
"Kulislerde Erdoğan'ın faizde en fazla yüzde 21-22 bandına izin verdiği ve bunu da faizlerin en kısa sürede (aralık ayı gibi) indirilmesi şartına bağladığı konuşuluyor. Alınan karar ve karar metnindeki ifadeler de bu bilgileri teyit eder mahiyette.
Karar metninde yer alan 'Kurul faiz artırımının yanı sıra parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almıştır' ifadesi çok dikkat çekici. Bu ifade açıkça 'Faizi artırmakta kısıt nedeniyle mecburen makro ihtiyati tedbir görünümlü kredi kısıtlamalarına gideceğiz' anlamına geliyor.
'MAKRO İHTİYATİ ADIMLARDAN SONUÇ BEKLEMEK HAYALCİLİK OLUR'
Benzer çabaların özellikle Erdem Başçı zamanından itibaren hayata geçirilmeye çalışıldığı, enflasyonun görece çok daha düşük olduğu ortamlarda bazı olumlu sonuçlar verdiği biliniyor. Ancak enflasyonun resmi rakamlara göre bile yüzde 60-70 bandına yükselme trendinden olduğu ve iyice katılaştığı bir dönemde makro ihtiyati adımlardan sonuç beklemek hayalcilik olur. Literatürde makro ihtiyati politikaların para politikasını ikame edemeyeceği açıkça yazıyor.
Krediler cephesinde zaten hem miktar hem de faiz açısından zor bir dönem yaşanıyor. Seçici bir yaklaşımla diyelim ki bireysel kredilere veya ürün/sektör bazlı kısıtlar uygulansa bile tek başına çözüm üretemez.
'ŞİMŞEK'İN FAİZ TARTIŞMALARINDA MERKEZ BANKASI YÖNETİMİNDEN DESTEK ALAMADIĞI İDDİALARI DA ÖNEMLİ'
Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerel seçimler öncesinde kredilerin sınırlanmasını kabul etmesi de çok zor. Hatta tam tersine sonbahardan itibaren yeni KGF kredileri ve BDDK eliyle kredide genişlemeci adımlar gelmesi daha büyük bir ihtimal.
Bu arada daha bu aşamada bile Şimşek'in özellikle faiz tartışmalarında Merkez Bankası yönetiminden yeterince destek alamadığı iddiaları da önemli.
Yaşananlar ekonomi yönetiminin bir yol haritası olmadığını gösteriyor. Harita yok ama yol belli. Erdoğan'la çatışmadan, dış kaynak vb. konularda umut pompalayarak beklentileri canlı tutmak, somut adım atılması gereken yerlerde ise sınırlı adımlar atıp bunları meşrulaştırmaya çalışmak."