Şirketlerin net döviz açığı 16 yılın zirvesinde

Finans dışı firmaların net döviz açığı, 16 yılın zirvesine çıktı. Bu yılın ocak ayında finans dışı firmaların net döviz pozisyon açığı 221,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Böylelikle reel sektörün döviz açığı Ocak 2002 tarihinden bu yana en yüksek seviyeye çıktı.
Finans dışı şirketlerin net döviz pozisyon açığı, ocak ayı itibarıyla 221.5 milyar dolara yükseldi. Bu rakam, Aralık ayında 212.7 milyar dolar idi. Merkez Bankası’nın (TCMB) açıkladığı verilere göre, Türk şirketlerin varlık ve yükümlülükleri arasındaki fark, ocak ayında 8.9 milyar dolar sıçrayarak 2015 yılının Aralık ayından bu yana olan en yüksek seviyeye ulaştı.

Finansal kesim dışındaki firmaların döviz varlık ve yükümlülükleri tablosu değerlendirildiğinde, Aralık 2017 değerlerine göre varlıklar 1 milyar 414 milyon dolar azalırken, yükümlülükler ise 7 milyar 472 milyon dolar arttı. Net döviz pozisyon açığı 221 milyar 536 milyon dolar olarak gerçekleşti ve Aralık 2017 dönemine göre 8 milyar 886 milyon dolar arttı.

Söz konusu dönemde varlık dağılımı incelendiğinde, bir önceki aya göre yurt içi bankalardaki mevduat ve ihracat alacakları sırasıyla 1 milyar 170 milyon dolar ve 469 milyon dolar azalırken, yurt dışına doğrudan sermaye yatırımları ise 222 milyon dolar arttı.

Yükümlülük dağılımında ise bir önceki aya göre yurt içinden sağlanan nakdi krediler, yurt dışından sağlanan nakdi krediler ve ithalat borçları sırasıyla 3 milyar 62 milyon dolar, 2 milyar 620 milyon dolar ve 1 milyar 790 milyon dolar yükseldi.

Bu dönemde yükümlülüklerin vade yapısına bakıldığında yurt içinden sağlanan kısa vadeli krediler Aralık 2017 dönemine göre 744 milyon dolar, uzun vadeli krediler de 2 milyar 331 milyon dolar artış gösterdi. Yurt dışından sağlanan kredilerde ise kısa vadeli olanlar 2 milyar 393 milyon dolar, uzun vadeli krediler 2 milyar 17 milyon dolar arttı.

Ocak 2018 döneminde kısa vadeli varlıklar 93 milyar 66 milyon dolar, kısa vadeli yükümlülükler 89 milyar 826 milyon dolar oldu. Kısa vadeli net döviz pozisyon fazlası ise 3 milyar 240 milyon dolar gerçekleşerek Aralık 2017 dönemine göre 4 milyar 773 milyon dolar azaldı. Kısa vadeli yükümlülüklerin toplam yükümlülükler içindeki payı yüzde 27 düzeyinde gerçekleşti.

DÖVİZ AÇIĞI RİSKİ HÜKÜMET’İN GÜNDEMİNDE

Hükümet, bir süredir reel sektörün döviz cinsinden borçlanmasına yönelik kısıtlamalarla ilgili çalışmalar yürütüyor.

Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, şirketlerin büyük şirketlerin dövizle borçlanmasına sınırlama tedbirine ilişkin, “Yasal altyapıyı biz hazırladık. Şu anda Merkez Bankası’nın yetkisi var. Dolayısıyla Merkez Bankası ve Hazine ekip olarak hazırlanıyoruz. Şu anda 2 bin 118 büyük şirkete ilişkin veriler toplanıyor. Bunlar toplam döviz borcunun yüzde 84’üne tekabül ediyor. Bunlara ilişkin analiz ve değerlendirme devam ediyor” ifadelerini kullanmıştı.

Önümüzdeki dönemde önemli bir tedbiri hayata geçireceklerine dikkat çeken Şimşek, 2008’de vatandaşların dövizle borçlanmasını yasakladıklarını hatırlatmıştı. KOBİ düzeyindeki firmalara, “İhracatınız varsa dövizle borçlanın” dediklerini dile getiren Şimşek, “Şimdi büyük şirketlere ilişkin de bir çalışmamız devam ediyor. Bu da aslında ekonomi literatüründe makroihtiyati bir tedbirdir. Biz ihtiyatlı gidiyoruz. Bu da önemli riskleri azaltacak” demişti.

NE OLMUŞTU?

Başbakan Yardımcısı Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde dövizle ilgili açıklamalarda bulunarak, “Enflasyon, karşı karşıya olduğumuz en büyük sorunlardan biri. En büyük sebebi liradaki değer kaybı” diyerek, şunları söylemişti:

“Sorun reel sektörün döviz borçları. Ne yapacağız? Meşhur ABD Başkanı JF Kennedy’nin lafı var; ‘çatıyı güneşliyken tamir etmek lazım.’ Şu anda faizler nispeten düşük; ekonomiler büyüyor ama yağmur yağacak. Bunlar için tedbir alıyoruz. Döviz borçlanmaya sınır getireceğiz; KOBİ’lerde yaptık. Büyükler yönetebildiklerini söylüyor ama görüyoruz yönetemiyorlar; tedbiri alacağız.

Malesef yatırımlarda inşaatın payı çok yüksek. Artık inşaata yatırım yapan yatırımcılardan, Ar-Ge’ye, teknolojiye yatırım yapmalarını istiyoruz; inşaattan kazandıklarını imalata yatırsınlar. Vergi tabanımız dar, genişletmemiz lazım. Kayıt dışı ekonomiyle mücadeleyi kastediyorum.

Yatırımlar durağan. Gelişmekte olan ülkelerde yatırımlarda çok güçlü bir artış var. Fakat dünya ortalamasına baktığınız zaman dünya yatırımlarının milli gelire oranı 90’lı yılların altında. Gelişmiş ülkelerde oldukça altında. Bu şu anlama geliyor: Yatırımlar artmadığı için verimlilik de artmıyor.

Verimliliğin artmadığı bir dünyada biz kalıcı refahtan bahsedemeyiz. Dünya büyük bir borç batağında, bunu abartmıyorum. Dünya toplam borç oranının milli gelire oranı neredeyse yüzde 320’lere yaklaşmış durumda. Şimdi sorun yok ama faizler yükselirse bu borçların geri ödenmesi sıkıntı olacak.

Reel sektör şirketlerimizin döviz açığı, net pozisyonu 213 milyar dolar. Şimdi bizim çatışı onarma zamanımız. Çünkü yağmur yağacak. Belki yarın, belki daha uzun vadede ama eninde sonunda bu küresel sekronize büyüme devam etmeyecek. En önemli konu reformlar, reformları hızlandırıyoruz. Bizim reel sektör mutlu değil ama kusura bakmayın biz size rağmen tedbir almak zorundayız bazen. Diyorlar ki döviz borçlanmaya sınır getirmeyin. Biz getireceğiz. Çünkü reel sektörün ciddi bir döviz borç açığı var. Biz KOBİ düzeyindeki firmalara sınırlama getirdik.”

BU SÖZLER ERDOĞAN’IN TEPKİSİNİ ÇEKMİŞTİ

Bu açıklamalar sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ekonomik durumun sıkıntılı olduğunu söyleyenlerin kendisini üzdüğünü ifade ederek, “Aramızdaki bazı arkadaşların ülkemizdeki ekonomik durumun sıkıntılı olduğuna dair açıklamalar yapacak kadar yanlışın içine düştüklerini görmek bizi üzdü” demişti.

Erdoğan, geçen haftasonu yaptığı konuşmada da, “Partide kendi ayağımıza kurşun sıkanlar var. AKP’ye zarar verebilecek tek şey dava şuurunu kaybetmiş kendi içimizdeki arkadaşlarımızdır” ifadelerini kullanmıştı.

Kronoshaber.com
03 Nisan 2018 16:42
DİĞER HABERLER