Şişmanlığa çareyi hayvanlar üzerinde arıyorlar

Şişmanlığa çareyi hayvanlar üzerinde arıyorlar -Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde, hamster, gerbil gibi hayvanlar üzerinde, beslenme, kilo alımı, kilo kontrolü ve şişmanlık ile ilgili bilimsel araştırma yapılıyor -ÇOMÜ Öğretim Üy
ÇANAKKALE (A.A) - Mehmet Bayer - Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde (ÇOMÜ) başlatılan çalışmayla, hamster, gerbil gibi hayvanlar üzerinde, beslenme, kilo alımı, kilo kontrolü ve şişmanlık ile ilgili bilimsel araştırma yapılıyor.
     ÇOMÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Bülent Gündüz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, beslenme kalitesinin ve dengesinin canlılardaki gelişimi nasıl düzenlediği konusunda çalışmalar yürüttüklerini söyledi.
     "Şişmanlık" denilen kavramın yeme ve içmedeki dengesizlikten kaynaklandığının, aşırı tüketim, hareketsizlik ve fazla enerji tüketilmemesinden dolayı kişilerin şişmanladığının söylendiğini dile getiren Gündüz, bunun sonucunda klasik bazı tedavi edici yöntemlere gidildiğini bildirdi.
     Gündüz, beslenme ve kilo alımı gibi kavramların beynin kontrolünde olduğunu deneysel çalışmalar sonucu belirlediklerine işaret ederek, "Çalışmalarımızın kaynağını hamster ve gerbil gibi hayvanlar oluşturuyor. Bu hayvanların bir özelliği, davranışlarını, bütün fizyolojik çalışmalarını günlerin uzunluğu ve kısalığına göre belirlemesi. Dolayısıyla hayvandaki bu dış çevre şartlarına göre düzenleme faktörlerinin nelerden olabileceğini, hangi kavramların, hangi fizyolojik faktörlerin bunda rol oynadığını araştırdık" dedi.
     Pineal bez ve bunun salgıladığı melatonin hormonunun bu tür davranışları kontrol ettiğinin daha önceki çalışmalarda belirlendiğini anlatan Gündüz, "Biz de bunların üzerine daha güzel çalışmalar inşa ettik. Şunu tespit ettik ki doğada yaşayan birçok hayvan kilo kontrolünü mükemmel şekilde gerçekleştiriyor. Doğada hiçbir zaman şişman bir hayvanı göremeyiz. Şişman bir köpeğin, kedinin, farenin, balinanın, ayının, keçinin dolaştığını göremezsiniz. Evde beslediğimiz ve pet olarak adlandırılan hayvanlar var. Biz onları kendi ellerimizle beslediğimiz için şişmanlatıyoruz. Çünkü onların doğal çevrelerini izole ettiğimiz için anormal şekilde kilo alımını gerçekleştiriyorlar. Ama doğada böyle bir canlıyı bulamıyoruz" diye konuştu.
     Gündüz, bu faktörlerin, düzenlemenin nasıl olduğu konusunda çalıştıklarını belirterek, şu bilgileri verdi:
     "Eğer bunu bulabilirsek, insanlarda da vücut ağırlığının düzenlenmesi konusunda nerede kontrolün kaybolduğunu tespit edip, ona göre reçete yazabiliriz ya da tedavi edici yöntemler gerçekleştirebiliriz. Çalışmalarımızın ana dayanağını bu oluşturuyor. Bu ilişkiler içinde çevrenin canlıyı kontrol ettiği yerde, madem doğada yaşayan canlılar kilo alamıyorsa o zaman şunu düşündük, çevresel faktörler, ışık, özellikle melatonin dediğimiz hormonun salınımı etkili oluyor. Melatonin kış aylarında fazla, yaz aylarında ise daha az salınıyor. 1992 yılında keşfedilen ve leptin adı verilen bir başka hormon da canlılarda kilo alımını kontrol ediyor. Yediğimiz besinlerin fazlası yağ dokularında depolanır. Bu dokuların depolama kapasitesi var. Kapasite aşıldığında leptin hormonu salgılanır ve beslenmeyle ilgili davranışlarımız durur. Bu sistem hayvanlarda güzelce işliyor. Ama insanlarda bu var mı- Evet var, ama bazı yerlerde kontrol noktasında problemlerimiz bulunuyor. Ya leptin fazla salınıyor ya da leptinin beyinde etki edeceği noktalarda problemler olabiliyor."
    
     -Hormonların ilişkilendirilmesi-
    
     Çalışmalarında melatonin ile leptini ilişkilendirdiklerini anlatan Gündüz, bunun sonucunda melatoninin fazla olduğu yerlerde leptinin daha düşük, melatoninin olmadığı yerlerde ise leptinin fazla bulunduğunu belirlediklerini söyledi.
     Melatonin hormonunun yaz aylarında daha düşük, leptinin daha fazla salındığını gördüklerini anlatan Gündüz, "Leptin kanda fazla olduğu zaman insan yemeğe daha isteksiz oluyor. Melatonin kış aylarında daha fazla salınıyor. Çünkü karanlık fazla. Bu sefer leptin baskılanıyor, daha düşük düzeyde kalıyor. Leptinin düşük olduğu yerde ise insanlar yemeye daha fazla düşkün oluyor. Böylelikle insanlar, kış aylarında daha fazla kilo almaya eğilimli hale geliyor. Biz bunu nörolojik olarak da ilişkilendirdik. Beyindeki bir takım faktörlerin bu kontrolü sağladığını düşünüyoruz. Şu an ki projelerimiz de onun üzerine" diye konuştu.
     Gündüz, insanların geceleri fazla oturdukları sürece yemek yediğini ifade ederek, "Melatonin ışıkta baskılanan bir hormon. Dolayısıyla melatonini ne kadar baskılarsanız, insanları da o kadar yemeye zorlarsınız. Biz her zaman söylüyoruz, mümkün olduğu kadar insanlar erken saatlerde yatmalı. Eğer böyle olmazsa ritmler bozuluyor. Böylece insanlar doğal olarak şişmanlıyorlar. Özellikle bir takım programların geç saatlerde değil de erken saatlerde verilmesi, insanların bir an önce uyumalarını teşvik edici kampanyalar yapılması lazım" dedi.
    
     Yayıncı: Doğan Sarıtaş
07 Mayıs 2013 13:10
DİĞER HABERLER