Eşi kaçırılan Sümeyye Yılmaz, "Vatandaşın güvenliğini sağlaması gereken devlet mekanizmaları eşlerimizi kaçırdı. Bu nasıl hukuk devleti?" diye soruyor.
Evrensel’den Burcu Yıldırım‘a konuşan kaçırılan KHK Mağdurlarının eşleri yaşadıkları süreci ve hukuk mücadelesini anlattı.
Türkiye’de 6 kişinin kaybolmasıyla işkence iddialarını gündeme taşıyan İnsan Hakları Derneği (İHD) ve diğer kurumlar süreci takip ederken aileler ise kendi çabalarıyla neredeyse çalmadık kapı bırakmamışlar. “Eşin devlette” cevabı verilen Fatma Betül Zeybek ve “Seni terk edip kaçmış” denilen Sümeyye Yılmaz, “Vatandaşın güvenliğini sağlaması gereken devlet mekanizmaları eşlerimizi kaçırdı. Bu nasıl hukuk devleti?” diye soruyor.
Evrensel‘in haberi şöyle:
21 Şubat 2019 da kaçırılan Salim Zeybek’in eşi Fatma Betül Zeybek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Birleşmiş Milletler (BM) dahil olmak üzere birçok kuruma başvurduklarını ancak eşinden haber alamadıklarını belirterek, “Ailecek uykusuzluk problemi çekiyoruz. Eşim, benim ve çocukların gözü önünde kaçırıldı. Seyir halindeyken kiralık bir araç önümüzü kesti. Aracın amblemi ya da resmi işareti olmadığı için arabadan inmedik, kaza yaptık ve bu sırada silahlar patladı. Eşimin hayatından ve sağlığından endişe ediyorum” dedi.
Kaçıranların kendilerine sivil polis olduklarını söylediğini ve sadece birinin kimlik gösterdiğini ifade eden Zeybek, “Beni ve çocuklarımı evin yakınına bırakarak yolda eşimle görüştürdüler. Eşim telefonda, ‘Ankara’ya gidin normal hayatınıza devam edin’ dedi. Ben bir bilinmeze gittiğini anladım. ‘İyi misin?’ soruma da duraksayarak ‘İyiyim’ dedi. Evimin yakınındaki Esertepe Karakolu’na gidip başvurduğumda önce inanamadılar sonra ‘Eşin devlette. Gözaltı süreci dolunca duyururlar’ dediler ve beni yolladılar” ifadelerini kullandı.
“GÜVENİMİZ KIRILDI”
Savcılığın ardından İHD, AYM başta olmak üzere birçok kuruma başvurduğunu söyleyen Zeybek, “Çocuklarım yaşadıkları olaydan bir ay ‘Babam güvende değil mi, sen neden hep üzülüyorsun, polisler iyi insanlar değil mi’ şeklinde soru soruyorlar. Benim ve çocuklarımın o kadar güveni kırıldı ki. Maddi ve manevi anlamda da çok yıpratıcı bir süreç. Hasta olmamanız lazım ki başvuruları takip edebilesiniz. İyi görünmeniz lazım ki çocuklara sahip çıkasınız. Gözüm sürekli kapıda, zilde” diye konuştu. İhraç edildikten sonra çalışabilmek için birçok sertifika aldığını da ekleyen Zeybek, “Annemle birlikte mantı yapıp sattık. Terzinin yanında çalıştım, broşür dağıttım ve ailemizin destekleriyle ayaktayız” diye konuştu.
Emniyetin 33 gün sonra eve arama kararı çıkardığını belirten Zeybek, “Gecenin bir buçuğunda uyuyan çocukların bazaların altına baktılar. Kaçırılma olayına ‘FETÖ işi’ dediler, savcı bile bunu söyledi. Ortada kamera kayıtları var, plaka var, şahitler var, biz varız. Açığa çıkartılmasını istediğimizde ise herkes suspus” dedi.
“DEVLETİMİZ BU KADAR MI ACİZ?”
İçişleri ve Adalet Bakanlığı’nın hala kayıp ailelerine bir açıklama yapmadığına ve yetkililerden bu konuda empati kurmalarını beklediğini ifade eden Zeybek “Bizim devletimiz bu kadar mı aciz, bu kadar mı kaçırılanı bulmayacak durumdayız? Bayram öncesi sırf bürokrasiye takılmasın diye meclise giderek 70 milletvekilini tek tek ziyaret ettim ve yerinde olmayanlara da kapısının altından suç duyurusunu ve dilekçe örneğini bıraktım. Daha ne yapmam lazım, bilmiyorum. Bize resmi makamlardan ‘Evine git bekle’ deniyor. Nasıl bekleyebilirim, Bir meçhulü, meçhul zamana kadar bekliyorum. İşkence iddiasından söz ediliyor. Yetkililere, insan olan herkese sesleniyorum ve ümitle bekliyorum” diye konuştu.
“EŞİN SENİ TERK ETTİ BIRAKIP GİTTİ’ DEDİLER”
Kayıp Mustafa Yılmaz’ın eşi, Sümeyye Yılmaz da kendisinin Hacettepe Üniversitesinde araştırma görevlisiyken KHK ile ihraç edildiğini ve eşinin birkaç ay tutuklanarak bırakıldıktan sonra 19 Şubat 2019’da kaçırıldığını ifade etti.
İşe gitmek üzere evden ayrılan eşinin evin önüne yarım saat önce gelen birkaç kişi tarafından kaçırıldığını iddia eden Yılmaz, “Polisler hep “Eşin seni terk etti, bırakıp gitti” diye söyledi. Şikayetlerimden sonuç alamayınca kendi imkanlarımla kamera kayıtlarını buldum: Eşim belli bir noktaya geldiğinde evin önünde bekleyen kişiler, iki taraftan gelip karnına vuruyor ve kafasına torba geçirerek siyah bir arabaya götürüyorlar. Daha sonra eşimin birkaç kıyafetini ve otobüs kartını aldığını düşündüğüm birisi otobüs ve metroya binme süsü vererek kartı kullanıyor ve birisi de kameranın çalışıp çalışmadığına bakıyor. Bu görüntüleri emniyete sunduğumda bana ‘Tamam Mustafa Yılmaz orada otobüse bindirilip kaçırılmış ama sonrasında çıkıp otobüse binip gitmiş’ dediler. Kamerayı kontrol edene de ‘Bu hırsızdır’ diye devamını getirmediler” diye konuştu.
Görüntüleri savcılık ve bilirkişiye verdiğini ama kendisine dosya çokluğundan üç ay zaman verildiğini söyleyen Yılmaz, “Zaten 4 aydır bekliyorum, nasıl bekleyeyim. İki yaşında bir kızım var” diye sitem etti.
“BM’YE DAHİ YANIT VERİLMİYOR”
Kayıp olayının BM tarafında da Adalet Bakanlığına da sorulduğunu ifade eden yılmaz onlara da yanıt verilmediğine dikkat çekti. Maddi anlamda sa yıprandıklarını ifade eden Yılmaz, “Bazen dalgınlıktan kirayı ödemeyi unuttuğum bile oluyor. Borçların faturaların kiranın ödenmesi, çocuğun ihtiyaçlarının karşılaması her şey şu an benim üzerimde. Ben hukuk mücadelemi devam ettirirken bir yandan da evdeki işleri idare etmem gerekiyor” diye konuştu. Yılmaz son olarak, “90’larda Cumartesi Annelerinin yaşadıkları tekrar yaşanmasın” ifadelerini kullandı.”