Samanyoluhaber.com yazarlarından Kadir Gürcan, son günlere damga vuran sahte diploma ve sahte e-imza skandalını köşesine taşıdı. Yazının başlığı ise dikkat çekici.
Hiç güleceğim yoktu. Şu hale bakın! Üniversite imtihanlarında binlerce kişinin eksiye düştüğü ürkütücü rakamları görüp de hala eğitim seviyesini milli-muhafazakar çizgide tuttuğu iddiasında asılı kalan hükümetin hali ortada. Üstüne üstlük, mektep-medrese görmeden çalışma ofislerine diploma asan bir zümre de aynı iktidarın üretimlerinden. Milli ve muhafazakar çizginin cehalet ile kesiştiği bir noktada duruyoruz.
İmtihan skandalları, sahte diplomalar ve hala gizemi çözülemeyen Saray'ın diploma krizi. Oyuncular kötü ama, senaryo tamamıyla gerçek ve hayattan alınma. İşlerin neden kötüye gittiği ve ülke tarihinin en kötü idari krizleri ile boğuşuyor olmamızın sebeblerini aramaktan kurtulmuş olduk. Okul kaçkınları ile olacağı bu kadardı. TBMM'ne makam olarak saygımızı korumakla beraber anlayış kaliteleri olarak ortaokul seviyelerine çakıldıklarını acıyla seyrediyoruz.
Onu bunu bilmem! Birbirine kafa-kol girip, silah çeken, ve sol kroşe ile muhalif milletvekillerinin dudağını patlatan maganda ekibinin bütün eğitim geçmişleri mercek altına yatırılmalı. Bir şey çıkacağından değil de, yaşayacakları paniği görmek ayrı bir zevk olacak. Bu bizim vatandaşlık hakkımız! Baksanıza YÖK bile ne yapacağını şaşırdı. Söylentileri ciddiye alıp araştırma yapacağına, kadrolardaki usulsüzlüğü haber yapanlara dava açtı. “Diplomasız diye elemanlarımızı size yedirmeyiz!” şeklindeki militan refleksin akedemik türü böyle bir şey! Suçlulara etten duvar örmek havuz medyasının günlük uğraşları arasında.
Diploma gereklerini yerine getirdiğinizde elde ettiğiniz bir ayrıcalıktır, vatandaşlık gereği, milletvekili özlük hakkı ya da iktidar partisinin A takımına ulufe olarak dağıttığı bir takdir belgesi değil. O sürekli küçümsenen okula devam, imtihanları geçme, dört yıllık uzun süreye katlanma, vize, final ve sınıf tekrarı gibi bütün çileler işte o ayrıcalığı netice veren uğraşlardır. Katlanan ve başaranlar alır, dökülenler ise bir önceki eğitim kurumunda elde ettiği ile yetinmek durumundadır. İşte o dudak büktüğünüz ve hak edilememiş diplomalar nasıl milyonlar harcanıyor görün! Tabii, kafası basmayıp parası olanları kastediyoruz.
İşin ilginç tarafı, liyakati, profesyonelliği ve işin ehli olmayı tamamıyla devre dışı bırakan, okul, mektep, diploma gibi yeterlik belgelerini küçümseyen bir hükümet kadrosunun “Diploma şehveti” ni aşamaması. Aslında “Saray'ın diploması yok ama, ülkeyi bal gibi idare ediyor!” diyerek tatmin olmalarını beklerdik. Ama halleri “Horoz ölür ama gözü çöplükte kalır!” hicranına asılı kaldıklarını haykırıyor. İyisi mi “Herkesin var bizim de bir diplomamız olsun! Ederi neyse veririz!” yüzsüzlüğüne razılar. Ta ki, gece karanlığında far önünde afallayan tavşan gibi yakalanmadığınız sürece. Hatta biri hızını alamamış bir değil dört tane sahte diploma almış. Olur ya, biri iptal edilirse diğerini kullanırım diye! Paranın gözünü seveyim, alamayacağı şey yok!
İktidar sözcülerinden gelen ilk tepkiler kursaklara düğümlenmiş hıçkırık cinsinden. Eğitim bakanlığı ya da üniversite yönetimlerinden gelmesi beklenen cevaplar nedense İçişleri Bakanlığı'ndan geldi. Neden ola ki? Bir sonraki kabine değişikliğinde kapının önüne konacağı için mi? Saray sözcüsünün ise özrü kabahatinden büyük; “Bir sene önceden haberimiz vardı. Kurumları uyardık”. Eğer hasbelkader bir yerden patlamasaydı yine üzerine yatıp, ört-bas mı edecektiniz? Yoksa “Diplomaları sahte olanlar ilgili okullara hemen başlasın, fark edilinceye kadar okullarını bitirsinler!” gibi parti içi özel genelge mi yayımladınız? Ya hu, bu diploma denilen evrak-ı perişan, okula devam edenler için en az iki yıl, tam bir fakülte içi dört yıl gerekiyor. Herhalde genelge, parası olup işi yirmi beş dakikaya düşüren şark kurnazları için!
“Siyasi ah!” diye bir kavram yok ancak, son altı ay içerisinde diploma ile alakalı yaşanan hızlı gelişmeleri görünce böyle bir kullanıma ihtiyaç hissediliyor. Eski İBB Başkanı'nın fakülte ve master diplomalarını iptal ettirdikten sonra, iktidara sırtını dayayan onlarca okul kaçkınının usulsüzlükleri piyasaya dökülünce, ister istemez insan “Hakk'ın sopası yok ki!” deyişini hatırlıyor. Öyle ya, el-ceza min cinsi'l-Amel, karıştıkları pis işlerin cezası, bizzat aynı suça bulaşarak karşılık buldu. Aman, siyaseten de olsa kimsenin 'Ah!' ını almayın!
Saray'ın diploması hakkındaki söylentiler devam ediyor. Madem etrafında ve kabinesine yakın isimlerde bu kadar çok diplomasız var o halde pek yalnızlık çekmez. İBB eski başkanı bir defasında “Miting yapacak kadar üniversiteli arkadaşım var. Saray bir tane çay içecek fakülte arkadaşı bulamıyor!” diye dalgasını geçmişti. Bundan sonra Saray hiç olmazsa Okey'de dörtlüyü tamamlamada sıkıntı çekmez. Diploma krizi Saray'ı yalnızlıktan kurtardığı için kimbilir yakın çevresi ne kadar seviniyordur!