Erdoğan’ın TMSF üzerinden Bank Asya’ya el koyma girişimi aslında Türkiye’de sinyallerini gördüğümüz büyük ekonomik krizin tetikleyicisi olabilir ve Şubat ayı Erdoğan’ın ekonomik nedenlerle Halktaki kredisini kaybetmeye başladığı bir dönem olarak tarihe geçebilir.
Zira dünyada bütün ülkeler ve aklı başında yöneticiler bankacılık sistemine olan güveni arttırmak için uğraşırlar. Çünkü bu sistem güvene dayalı bir sistemdir. O yüzden ülkeler mevduat hesaplarını garanti altına alırlar. Türkiye’de bu rakam 100,000 TL iken, ABD’de $250,000 garanti altındadır.
Bankalar kısa dönem müşterilerinden borç alırlar ve bununla uzun dönemli borç verip yatırımları finanse ederler.
Bankalar şöyle batar: Bankaya kısa dönemli borç veren müşteriler bir anda paralarını geri çekmek isterse, banka uzun dönemli yatırımlarını bir anda nakite çeviremez, çevirmeye çalışınca da düşük fiyattan satmaya zorlanır. Kağıt üzerinde banka karlı gözükse bile batar.
Bankalar ekonomide motorun yağı gibidirler. Ekonominin işleyişini kolaylaştırırlar. Yağ bitince motor nasıl yanarsa, bankalar batınca ekonomi de öyle zarar görür.
2008 krizinde bankaların batması ile Amerikan ekonomisindeki nispeten ufak bir sorun, global bir krizi tetikledi. Bankacılık krizleri bulaşıcıdır. Bir banka batarsa bu bütün ülke ekonomisine zarar verir.
Yabancılar açısından bakarsanız, ileride hükümet, benzeri bir şekilde hizmetten başka bir düşman ararsa, mesela faiz lobisi bahanesi ile, Doğan grubuna ya da, HSBC bankasına saldırmayacağından kim emin olabilir.
Quinnipiac Üniversitesi Ekonomi bölümü öğretim üyelerinden Profesör Muhammed Elahee eylül ayında Today’s Zaman için yaptığım röportajda şunları söylemişti:
‘Siyasi nedenlerle bir bankaya el koymanın bu Bank Asya ya da başka bir banka olsun fark etmez, ölümcül sonuçları olur. Modern bankacılık sektörü güvene dayanır. Bankacılık sektörüne yersiz hükümet müdahalesi güveni sarsar ve pazarın bankacılık sistemine kuşku duymasına neden olur. Bankacılık sektörü sorun yaşamaya başladığı zaman ise tüm ekonomi sorun yaşamaya başlar. Amerikan 1929 Büyük Buhranı menkul kıymetler borsası yüzünden değil, Amerikan Hükümetinin Bankacılık sektöründe düşüncesizce yaptığı hatalardan kaynaklandı. Amerikan Hükümeti bu dersi aldığı için 2007’de büyük Amerikan bankaları batma noktasına geldiği zaman Amerikan Hükümeti bu bankaları kurtarmak için elinden geleni yaptı, hatta bazı bankalar açıkça hukuk ihlali yapmış olmalarına rağmen. Kanımca Bank Asya’nın Türk Merkez Bankası’nın talep ettiğinden daha fazla, hatta bir çok bankadan daha fazla sermaye birikimi vardı. Türk Hükümeti, Bank Asya’yı Gülen Hareketi ile muhtemel bağlantısı nedeniyle batırmaya çalışırsa bu çok büyük bir talihsizlik olur. Siyasi hesaplar ekonomik maliyetlere feda edilemez. Türk Hükümetinin en ufak bir yanlış hareketi yabancı banka ve yatırımcılara yanlış bir mesaj verecektir. Bunun Türk ekonomisine vereceği zararı kelimelerle ifade etmek bile zor.’
Yine ünlü Alman yazar ve Türkiye uzmanı Dr. Reinar Herman’ın Türkiye ile ilgili öngörüsü şöyle:
‘Güç piramidinin en tepesinde ahbap çavuş ilişkilerinin ve çıkarlarının gözetildiği oryantal bir devlet sistemine gidiyor Türkiye. 2011 yılında Arap dünyasında bu tür devletlerin sürdürülebilir olmadıklarını gördük. Türkiye örneğinde Erdoğan karşıtı protestolar, ekonomik büyüme durduğunda artacak. Çünkü himayeci, ahbap çavuş ilişkisi gözeten ekonomiler kaynakları çarçur ederler ve rekabetçi olamazlar. Bu politika düzeltilmezse Türkiye'de olacak olan budur.’
Türkiye nereye mi gidiyor? Çok büyük bir kaosa.
Türkiye beklentilerinin karşılanmaması durumunda gerekirse tüm ülkeyi yakabileceğini açıkça belli eden başka bir lider görmedi.