'Siyasi gerekçelerle şirketlere yapılan baskınlar ekonomiye zarar verdi'

CHP Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, hükümetin siyasi gerekçelerle şirketlere yaptığı baskınların ekonomiye büyük zarar verdiğini belirterek, "Türkiye yatırım endeksine göre 6 sıra geriledi. Vergi silahı sebebiyle hem yerli, hem de yabancı yatırımcı yatırım yapmaktan korkuyor. İktidarlar kayıt altına alınan bir ekonomi ister. Ama bu demek değildir ki vergiyi bir silah olarak kullanıp, şirketlere gözdağı verecek şekilde kullanacaksınız. Yatırım kolaylığı endeksi var. Türkiye, vergi cezalarının politik anlamda kullanılması nedeniyle 6 sıra düşmüş durumda." dedi.

Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan, Bakanlar Kurulu tarafından kararlaştırılan 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülmeye başlandı. 5 maddeden oluşan tasarı, 2016 Yılı Merkez Yönetim Bütçesi yürürlüğe girinceye kadar 2016 yılının ilk üç aylık döneminde merkezi yönetim harcamalarının yapılmasına ve gelirlerinin tahsiline imkan verecek. Geçici Bütçe Kanunu Tasarısının geneli üzerinde yapılan görüşmeler tamamlandı; maddelere geçildi.

Plan ve Bütçe Komisyonu'nda konuşan CHP Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, sağlıklı bir bütçe çalışması için gerçekçi, şeffaf veriler üzerinden hareket edilmesinin önemli olduğunu söyledi. Gerçekten hissedilen veriler kullanılması gerektiğini belirten Karabıyık, "Böylece şapkamızı önümüze koyalım, gerçek durumu görelim ve rehavete kapılmayalım." ifadelerini kullandı.

Bir önceki yılın ortalamasına göre yüzde 12.9 düşmüş olan milli gelirin, yeni haliyle ve bir hamleyle yüzde 2.3 artmış gibi gösterildiğine dikkat çeken Karabıyık, "Satın Alma Gücü Paritesi yöntemi çoğu ülkelerde kullanılır, yanlış değil; ancak bu ülkelerde her iki yöntem de yıllardır kullanılır ve ikisi de ilan edilir. Bizde ise yıllarca cari fiyat yöntemi kullanılıyor, hatta 2008 küresel krizinde bile değiştirme gereği duyulmuyor, sonra seçime 3 hafta kala yöntem değiştiriliyor. Kendimizi kandırmayalım." diye konuştu.

Türkiye'de gelir dağılımının iyileşmesinin söz konusu olmadığını dile getiren Karabıyık, gelir dağılımında 27 ülke içinde sondan üçüncü olunduğunu ifade etti. "Gelir dağılımındaki bozulmanın her zaman için kısa dönemde toplam talebi azaltarak büyüme üzerinde de olumsuz etki yarattığını da unutmamak gerekir." diyen Karabıyık, yoksullukla mücadelede elde edilen bir başarı olmadığını savundu.

"Uzun vadeli faizleri düşürme ve büyüme için çok güçlü bir destek sağlanabilmesi ancak bağımsızlığı güçlendirilmiş bir Merkez Bankası'yla mümkün olacaktır." diyen Karabıyık, enflasyon hedefinin manşet enflasyon tüfe mi yoksa çekirdek enflasyon mu olacağını sordu.

"KAYNAKLAR NEDEN BÜYÜK ORANDA LÜKS KONUTA, AVM GİBİ ALANLARA AKTARILDI?"

"Şimdiye kadar kaynaklar neden büyük oranla lüks konuta, avm vb alanlara aktarıldı? Neden üretim desteklenmedi?" diye soran Karabıyık, şöyle devam etti: "Zaten ihracat da büyüme de bundan geriledi. AKP iktidarında ihracata dönük ürünlere, katma değeri yüksek ürünlere kaynaklar yeterince aktarılamamıştır. Kaldı ki hangi dış politikayla var olan pazarları da kaybetmeden yeni pazarlara girebileceğiz. Bir başka nokta, yıllık 200 milyar dolar dış kaynak ihtiyacımız var. 2.5 yılda net bazda sermaye gelmedi, 10 milyar dolarlık net çıkış yaşandı. Şirketlere baskı da yatırım yapılabilir ülke sıralamamızı olumsuz etkiledi, Güven Endeksi de düştü. 64. Hükümet Programında Büyüme ve Makro İstikrar Başlıklı bölümde Sayfa 68. Büyüme ve Makro İstikrar başlıklı bölümde ülkemizi hem yerli hem yabancı yatırımcı için cazip bir ortam haline getirdik ve uluslararası sermaye girişinde büyük artışlar sağladık deniyor. Maalesef durum böyle değildir. 2002-2007 yılları arasında dünya ekonomisinin hızla büyüdü ve Türkiye de bundan payını aldı, bu süreçte bir taraftan da çok iyi bir yabancı girişi yaşandı. Ancak daha sonra hükümetin siyasi gerekçelerle şirketlere yaptığı baskınlar ekonomiye büyük zarar verdi. Türkiye yatırım endeksine göre 6 sıra geriledi. Vergi silahı sebebiyle hem yerli hem de yabancı yatırımcı yatırım yapmaktan korkuyor. İktidarlar kayıt altına alınan bir ekonomi ister. Ama bu demek değildir ki vergiyi bir silah olarak kullanıp, şirketlere gözdağı verecek şekilde kullanacaksınız. Yatırım kolaylığı endeksi var. Türkiye, vergi cezalarının politik anlamda kullanılması nedeniyle 6 sıra düşmüş durumda."

"CARİ AÇIK KAYNAĞI BELLİ OLMAYAN PARALARLA KAPATILDI"

"Cari açığın finansmanında yabancı sermaye ile kapanamayan açık, rezervler dışında kaynağı belli olmayan paralarla kapatıldı." diyen CHP Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, "Şeffaflık nerede, hangi paralar nereden geldi? Net Hata ve Noksan Kaleminin içerik ayrıntısı nedir? Sadece istatistiksel hatalardan oluşsa, bir yerde dengelenmesi gereken hesapta üst üste görülen artışlar nasıl açıklanabilir? Sekiz ayda ortaya çıkan 2.6 milyar dolarlık cari açığın 10.9 milyar dolarının kaynağı belli olmayan döviz girdisiyle karşılandı. Böylece söz konusu Net Hata ve Noksan rakamının sekiz aylık ihracat tutarı olan 101.5 milyar doların yüzde 107sine ulaştığını söylemek mümkün. Son 14 yılda Türkiye'ye kaynağı belli olmayan para, adeta akın etti. MB verilerine göre 2002-2015 yılları arasında 37.5 milyar dolar meçhul para girdi. Ne kadarı varlık barışından, ne kadarı nereden bilinmelidir." şeklinde konuştu.

"İSTİHDAM ÜZERİNDEKİ VERGİ VE KESİNTİLER KAÇAK İŞÇİ ÇALIŞTIRMAYA TEŞVİK EDİYOR"

Kamu kaynaklarının verimsiz kullanılması, özellikle ihalelerde maliyetlerin yüksek çıkmasının da istikrarsızlığı oluşturan önemli bir sorun olduğunu dile getiren Karabıyık, istihdam üzerindeki vergi ve kesintilerin, brüt ücrete oranının yüzde 37 olduğunu ifade etti. Bu yükün kaçak işçi çalıştırmayı teşvik ettiğini beliren Karabıyık, şunları ekledi: "Ayrıca emek yoğun yatırımları engelliyor. Bu nedenle istihdam yükü AB ortalaması olan yüzde 25'e indirilmelidir. Aslında özelleştirme bir takım ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla kullanılan araçlardan biridir. Eğer özelleştirme bir araç yerine amaç olarak kullanılırsa asla başarılı olma ve ekonomiye fayda sağlama işlevini sağlayamaz. Özelleştirme, amaca ulaşmanın araçlarından bir tanesidir. Özelleştirme uygulamalarında nihai amacın ulusal ekonominin bir bütün olarak etkinliğini ve verimliliğini arttırmak, dış rekabet gücünü yükseltmek ve toplumsal refahı çoğaltmak olduğunu belirtmek isteriz. Fakat sadece kaynak yaratmak amacıyla anlamsız kullanıldığında günü kurtaran ancak geleceği kaybeden bir uygulama özelliği arz eder. Eğer verimsiz ve karsız olup da özelleştiği zaman verimliliği artacak, istihdam ve gelir artışı sağlayacak, toplumsal fayda yaratacaksa ne ala. Ama gelecekteki karlarıyla birlikte, ucuza ve ülke için stratejik önemi olduğu halde elden çıkarılmış ve kontrol dışı kalması bile göz ardı edilerek zaten yüksek kazanç potansiyeli olan bir yerin satışı yapılarak tepside sunulmuşsa bu yanlıştır. Burada kamu yararından değil ancak kamu zararından söz edebilirsiniz. Tasarruf Açığı konusuna gelince, AKP iktidarında yabancı sermayeye daha da muhtaç hale gelindi; çünkü 2000 yılı öncesi yüzde 20lerde olan Yurt İçi Tasarruflar düzeyi özellikle 10 yıldır oldukça geriledi ve yüzde 12.4 seviyelerine geriledi. Tabi bu da kırılganlığı artırıyor. Ekonomik Kırılganlık Endeksinde 145 ülkede en kötüyüz." CİHAN
10 Aralık 2015 19:30
DİĞER HABERLER